31 Ekim 2021 Pazar

Önce Irak, şimdi Afganistan; 30 yıldır değişmeyen senaryo

 ABD Afganistan'da işbirliği yapan yerel unsurları aileleriyle birlikte toplam 53 bin kişiyi ülkesine götüreceğini açıkladı. Türkiye de bu operasyonda, göçmen istasyonu olarak kullanılmak isteniyor.

Bu olay, yaklaşık 30 yıl önceki Guam'a götürülen Kuzey Iraklı Kürtleri hatırlattı. ABD, Kuzey Irak'ta ABD ile işbirliği yapan Kürtleri de Pasifik'in ortasında ABD'ye bağlı bir ada olan Guam'a götürmüş, 1996 yılında sayıları 6 bini geçen Kürt, önce Guam adasına, sonra ABD'nin Teksas, Tennessee, Michagan gibi eyaletlerine yerleştirilmişti. Bunların büyük çoğunluğu eğitildikten sonra Kuzey Irak federal bölge haline gelince dönerek, ABD çıkarlarına hizmet etmeye devam ettiler.

Şimdi benzer durum Afganistan için yaşanıyor. Durum aslında ortada kalan o insanlar için oldukça vahim. Bu tür işbirliği yapan yerel unsurların neler yaşadıkları, birçok ABD dizisi ve filmine de konu oldu.

ABD, bu insanlarla işbirliği yaptıysa sahip çıksın ama sorun Türkiye'nin göçmen istasyonu olarak kullanılmasında. Tıpkı Guam'a götürülen Kürtler gibi alın direkt ülkenize götürün. Önce Türkiye'ye getirip, Almanya'nın Suriyeli göçmenlere yaptığı gibi işine yarayanı almak, geri kalanı burada bırakmak planı işletilebilir.

ABD'nin çekilmesi sonrası Türkiye'nin Kabil Havaalanı'nda görev alması ve Afganistan göçüyle ilgili konuları TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu ile konuştuk.

ABD'nin muhbir ve tarafları için Türkiye'yi bekleme odası olarak görmesinin kabul edilecek bir durum olmadığını vurgulayan Çavuşoğlu, şunları söyledi:

'İnsan hak ve hürriyetleri konusunda tavır koyan, fikir beyan eden ve ahkam kesen ABD menfaatleri ve emperyal çıkarları söz konusu olduğunda hiçbir şekilde sınır tanımadan bu hak ve hukuk ihlallerine hemen müracaat edebiliyorlar'

Göç ve mülteci meselesinin dünyanın sorunu olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, şunları söyledi:

'Dünyadaki şu anda mülteci sayısı 70 milyon. Türkiye'nin yoğun bir göçe mülteci kabulüne hiçbir şekilde tahammülü yok. Eskiden geçiş ülkesiydik, şimdi şartlar dolayısıyla hedef ülke haline geldik. Afganistan konusunda da diğer ülkelerin artık yerinde çözüm için ellerini taşın altına koymaları gerekiyor.'

Afganistan'a geçmişte başbakan ile birlikte ziyarette bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, 'Afganistan'da halkın Türkiye'ye karşı güçlü bir sevgi ve teveccühü var. Orada gördüğümüz şu: hiçbir şekilde hava alanından dışarıya adım atamayan diğer ülkelerin yanında Türk bayraklı askerler her zaman büyük bir güven içinde istedikleri yere ulaşıyordu. Batı dünyası Türkiye'nin bu durumundan istifade etmek istiyor. Diğer taraftan baktığınızda Türkiye'nin itibarının arttığı süreçlerde ise ket vurma, durdurma çabası içinde' dedi.

Çavuşoğlu, Türkiye'nin güçlü bir aktör ve kendi hinterlandındaki ülkelere güven telkin eden bir ülke olduğunu, sadece bölgesel anlamda değil küresel ölçekte de kiriz alanlarındaki varlığının her zaman olmaya devam edeceğini kaydederek, Afganistan'daki şartların bakanlıklar ve Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından değerlendirilerek karar alınacağını sözlerine ekledi.

'KIBRIS'TA ADIM ATILDI, TAŞERONLAR DEVREYE GİRDİ'

Akdeniz ve Ege'de içimizi yakan orman yangınları konusuna da değinen Çavuşoğlu, 'Organize bir şekilde ve peş peşe yangınların çıkması düşündürücü. Kasten yangın çıkaran zanlılar da var' değerlendirmesini yaptı.

Çavuşoğlu, dünyanın birçok bölgesinde yangınların devam ettiğini, Türkiye'de dün itibarıyla 171 yangından 162 tanesinin kontrol altına alındığını kaydederek, 'Kim ne derse desin bir başarı var. Sonuç itibarıyla topyekun hareket vetme ve koordinasyon var. Diğer taraftan baktığınızda yangınlar üzerinden milletin manipüle edilmeye çalışılması hükümetin acziyet içinde gösterilmesi için yürütülen bir çalışma var' şeklinde konuştu.

Bunun Türkiye'nin bölgesinde istikrar kazanmasından ve uluslararası aktör olmasından rahatsızlık duyulması nedeniyle yine taşeronların devreye alındığını ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

'Bu işi biraz Kıbrıs meselesi üzerinden okumak istiyorum. Kıbrıs'taki açılım; Türkiye'nin Kıbrıs'ta KKTC olmaktan çıkıp Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olma yönündeki ilerleyişi, Maraş bölgesinin geleceğiyle ile ilgili alınan kararların etkisi var. Esas hedef 2023'e giden süreç. Bu süreçte Türkiye'de istikrarsızlaştırma oluşturmak hükümeti zayıf ve acziyet içinde göstermek, yönetilmez bir aşamaya sürüklemek hesapları var.'

Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu konularda şerbetli olduğunu da vurgulayarak, 'Türkiye ulaşmak istediği amaç ve hedeflerine giden yolda her seçim çok önemli bir kilometre taşı. Dolayısıyla 2023'e giderken kilometre taşını kendi hedefleri doğrultusunda oluşturmak isteyen bir sistem var. Elbette bunlara içeride işbirliğini sürdüren başta HDP ve CHP olmak üzere bir muhalefet de var. Biz teyakkuzda, milletimiz uyanık olacak. 2023'te artık gelecek göremeyen muhalefet aynı yöntemlere sarılma cihetine gidiyor' dedi.

BURSA İÇİN VAKA ALARMI...

Son bir buçuk yıldır gündemin birinci maddesi koronavirüs. Salgınla mücadele ise inişli çıkışlı bir seyir izliyor. Önce kapanma ardından kısıtlamaların kaldırılmasıyla birlikte vaka sayılarının artması.

Sağlık Bakanlığı, dün bir haftalık verileri açıkladı. 1 Temmuz öncesi iyice azalan vaka sayısı son haftada artışa geçti. Gerçi başta Siirt olmak üzere aşılamanın da az olduğu illerdeki rekora sahip değiliz ama 17-23 Temmuz haftasında 100 binde 43,63 olan vaka sayısı 24-30 Temmuz arasında 93,62'ye yükseldi.

Aşılamada tam da mavi haritaya geçme hazırlığı yaparken artan vaka sayıları Bursa için alarm işareti. Gerçi bayram tatilinde deyim yerindeyse kuralları unuttuk ve bunun bir faturası olacaktı.

Bunlar ilk rakamlar, 15 Ağustos sonrası gelecek tehlikenin ilk sinyalleri...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...