01 Eylül 2021 Çarşamba, 08:05
Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarımda deniz kıyısında yaşadığım için balıkçılık konusuna hem ilgim hem de merakım var.
Bugün artık Gemlik'in girişindeki Karsak Deresi'nin denizle buluştuğu noktada, bizimle birlikte yüzen kefallerden veya dere ağzına yumurta bırakmak için ta Meksika'dan gelen yılan balıklarından, ya da balığa çıkıp, sandalına doldurduğu istavritleri mahalleliye dağıtanlardan eser yok. Evsel ve sanayi atıkları Marmara'nın canına okudu.
Yine de sezonun açılmasını heyecanla beklerim. Acaba, 'bu yıl hamsi mi yoksa palamut mu bol olacak, ya da denizin padişahı lüferi seyyar tezgahta görebilecek miyiz?' sorularının yanıtını ararım.
Bu yılki merakım biraz daha farklı. Geçmiş yıllarda, bahar ayları veya sıcaklar tam başladığında Marmara'da görülen kırmızı renkli alg'ler o yıl balığın bol olacağı işareti sayılırdı.
Tam av mevsiminin sona erdiği günlerde kırmızı alg'lerin yerini müsilaj kâbusuna bıraktı. Denizin üzeri bir tabakayla kaplanmıştı. Marmara'nın müsilaj ile attığı kirlilik çığlığı haziran ayında karşılık buldu ve adeta seferberlik başladı.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın 22 maddelik eylem planından biri olan denizin yüzeyi çok kısa sürede temizlendi. Ancak bilim insanlarına göre, 20-30 metrelik kesimde müsilaj hâlâ devam ediyor.
O yüzden müsilajın balıkçılığa nasıl etki edeceğini yeni sezon için 'vira bismillah' diyerek dün gece yarısı denize bırakılan ağlar toplandığında göreceğiz.
Müsilaj konusunda kamuoyunun dikkatini çeken ilk isimlerden biri olan aynı zamanda Müsilaj Bilim Kurulu Üyesi Bandırma 17 Eylül Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı'ya göre, müsilaj sezonu olumsuz etkileyecek. Prof. Dr. Sarı'yı bu yorumu yapmaya sezon öncesinde bilimsel çalışmalar için çıktığı karides avındaki gözlemleri yöneltti. Çünkü Prof. Sarı ve ekibinin 75-80 metreye bıraktığı ağlar ve yakalanan karidesler çamur gibi müsilajla kaplanmıştı.
Suyun yüzeyindeki müsilajın görülmez olduğunu ancak dipte büyük kümeler bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Sarı'ya göre, müsilaja neden olan üç temel konu henüz çözüme kavuşturulmadı. Bunlardan biri deniz suyu sıcaklığı, ikincisi Marmara'nın durağan yapısı ve deşarjların hâlâ devam etmesi. Deşarjlarla denize hâlâ müsilajı tetikleyen azot ve fosfor yüklemesi devam ediyor.
Karadeniz'den gelen suyun etkisiyle müsilaj oluşumu kırıldı ancak ekim sonu itibarıyla gelen suyun debisi azalacak. Geçmiş yıllarda müsilaj oluşumu ekim sonu, kasım başı gibi başlar ilkbaharda ortadan kalkardı. Müsilajın yeniden oluşma olasılığı yüksek.
Marmara Denizi Koruma Eylem Planı'nın 19'uncu maddesindeki balıkçılık konusu yer alıyor. Prof. Dr. Sarı, bunun hayata geçirilmesi ve Marmara'da ekosistem esaslı balıkçılığa uygun koruma alanları oluşturulmasını öneriyor.
Balıkçılar ise yeni sezondan umutlu, bu yıl hamsi, lüfer ve palamutun bol olması bekleniyor. Bugün gözümüz ve kulağımız Bandırma, Tekirdağ, İstanbul ve Gemlik'te ağlarını toplayan balıkçıların vereceği haberlerde olacak.
BURSA 'GÜLEN YÜZÜNÜ' TÜRKİYE GÜLDÜREN USTASINI KAYBETTİ
Son yıllarda eskisi kadar görüşmesek de 'Gülen Adam' Fahrettin Çakan'ın sosyal medyadan en iyi takipçilerinden biriydim. Gazeteci abim İlhan Öztat ile birlikte yaptığımız sohbetlerin yerini tutmasa da sosyal medyadaki paylaşımlarıyla yüzümüzü güldürmeye devam ederdi.
Ülke gündemini kendisini ağır biçimde etkileyen hastalığına rağmen takip eder, en sert eleştirileri yapmaktan çekinmezdi. Sert olmasına rağmen eleştirilerine espri katmayı da bilirdi.
Hayata bakışını ise 11 Temmuz'daki paylaşımı anlatıyordu. Can Yücel'in 'Boşver be yaşı başı' şiiriyle yaşama tutkusunu dile getiriyordu:
Boşver be yaşı başı... Yüzündeki çizgileri saçındaki beyazı, Kaç bahar daha göreceğin meçhul ömründe, Fazla kurcalama hayatı, Gül güle bildiğince, Sev sevebildiğince, Yaşa yaşayabildiğince 'Gülen adamı'n bir de hüzünlü yönü vardı. Genç yaşta kaybettiği eşi ve 3 yıl önce yitirdiği ikiz kardeşiyle ilgili paylaşımlarında onun bu yönünü de görürdük.
En çok yoğun bakımdan çıkınca oğlu Murat ve torunuyla fotoğraf paylaşmıştı. Hastalığın verdiği yorgunluğa rağmen yine yüzündeki gülümsemesini eksik etmemişti.
Son mesajında da sanki bir veda gizliydi. 'Hep güzel fotoğraflarda kalın'....
Aynı gün bu kez esprileri ve mesajlarıyla Türkiye'yi hem güldüren hem de düşündüren büyük usta Ferhan Şensoy'u da yitirdik.
Son röportajlarından birinde, 'Şanslıydım, güzel bir hayatım oldu. Hâlâ da öyle. Kendi tiyatromu kurdum, kitaplarımı yazdım, gemide tiyatro yaptım. İyi ki de yapmışım... Yaşlanmak, yapacak işinin bitmesi anlamına geliyor. Benim yapacak bir sürü işim var. Buna rağmen pat diye ölebilirim. Ölümden hiç korkmadım. Ölüyorsun ve bitiyor hayat bu kadar... Gençlere tek tavsiyem var; ihtiyarların tavsiyelerini dinlemesinler... Tek bir hayatları var, istedikleri gibi yaşasınlar!...' demişti....
Güle güle büyük usta...
GÖZLEM KULESİ'NİN KONUĞU PROF. DR. KARADEMİR
Bursa Teknik Üniversitesi, yeni kurulmasına rağmen Bursa ve Türkiye çapında önemli projelere imza atmayı başardı. Üniversite-sanayi ve üniversite-yerel yönetim işbirliği konusunda güzel örnekler verdi.
ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi programına bu akşam konuk olacak Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ile üniversitenin gelişimi, projeleri ve en önemlisi Teknofest'i konuşacağız.
Ayrıca, koronavirüsün üniversite eğitimine etkilerini ele alacağız.
Gözlem Kulesi bu akşam saat 20.30'da ASTV'de
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder