31 Ekim 2021 Pazar

'AFAD yeniden yapılanmalı, Göç bakanlığı kurulmalı'

 14 Ağustos 2021 Cumartesi, 07:54

 

AK Parti'den ayrıldıktan sonra Gelecek Partisi'ni kuran eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, genel başkan olarak ilk Bursa ziyaretini dün gerçekleştirdi.

Kurucu il Başkanı Alpaslan Yıldız'ın yeniden seçildiği Gelecek Partisi'nin Merinos AKKM'deki il kongresine de video konferansla katılan Davutoğlu için 2 günlük çok yoğun bir program hazırlandı. Ancak, Kastamonu ve Sinop'taki sel felaketleri nedeniyle programın bazı bölümleri iptal edildi. Davutoğlu, yarın Bolu'ya Pazar günü de felaket bölgelerine giderek incelemelerde bulunacak.

Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık dönemlerinde Bursa'ya sık sık ziyaretlerde bulunan Davutoğlu, gezisine il başkanlığındaki basın toplantısıyla başladı.

Toplantıda sorular dışındaki konuşmasının büyük bir bölümünü Bursa'ya ayıran Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı döneminde kullandığı 'Ulu Şehir' unvanının tutulup, kullanılmasından gurur duyduğunu söyledi.

Basın toplantısında yanında oturan Bursa eski Valisi ve Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Başkanı İzzettin Küçük ve AK Parti eski Milletvekili Kani Torun'u tanıttan Davutoğlu, İzzettin Küçük'ün 15 Temmuz darbe girişimini önleyen kahramanlardan biri olduğunu vurguladı. Küçük'ün darbe girişimi sırasında kendisini sıkıyönetim komutanı olarak tanıtan albayı tutuklattırarak, sıkıyönetim listesinin ele geçirilmesini sağladığını ve darbenin önlendiğini vurguladı.

Orman yangınları ve sel felaketi konusuna değinen Davutoğlu, Türkiye'de kriz yönetimi konusunda ciddi aksamalar yaşandığını belirterek, 'Bunu sadece eleştirmek kastıyla söylemiyorum tedbirlerin erken bir aşamada alınması bakımından da önem taşıyor' dedi.

'Yardım toplanması için Cumhurbaşkanı kararıyla İBAN numarası verilmesi hepimizi yaralayan bir husustur' diyen Davutoğlu, kudretli bir devletin vatandaşından İBAN numarasıyla yardım toplamayacağını ifade etti.

Davutoğlu, yaptığı gözlemler sonucu kriz yönetimindeki sorunların çözümü için AFAD'ın yeniden yapılandırılmasını da öneren Davutoğlu, şöyle devam etti:

'AFAD'ın Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtikten sonra içişleri bakanlığına bağlanması büyük hata olmuştur. AFAD bugün İçişleri bakanlığına bağlı genel müdürlük konumuna indirgenmiştir. Hâlbuki başbakanlık yaptığım dönemde AFAD doğrudan başbakanlığa bağlıydı ve bütün kurumlar AFAD'ın verdiği talimatı koordinasyonu Başbakan talimatı olarak algılar ve gereğini yapardı. Bakanlığın altında birim olan AFAD diğer bakanlıklar tarafından başka bir bakanlığın birimi olarak görülüyorsa AFAD fonksiyonunu icra edemez, Türkiye açık bir şekilde görüldüğü gibi bir afet ülkesi bur gerçeği görmek durumundayız. Şu andan itibaren Türkiye'nin AFAD'ın yeniden yapılanması da dahil olmak üzere bölge ve konu bazlı afet yönetimine geçmesi gerekir.'

'MEHMETÇİK TAHLİYE JANDARMASI DEĞİLDİR'

Davutoğlu, Suriye politikası ile ilgili kendisine yönelik eleştirileri de bir soru üzerine yanıtladı. Suriye politikasının son dönemde geldiği noktayı kendisine yöneltmeye çalışan iki kesim olduğunu savunan Davutoğlu, şöyle devam etti:

Son 5 yıldır dış politikasını felakete götüren iktidar, herhangi bir görevim olmamasına rağmen her aksamayı bana yöneltiyor. Diğer kesim ise bir milyon insanının katlinden sorumlu kimyasal silah kullandığı BM tarafından tescil edilen en kanlı diktatörlerden biri olan Esat'ı unutturmaya çalışanlar'

Dışişleri Bakanlığı döneminde yaptığı Afrika'da 27 büyükelçiliğin açılması, AB ve Balkanlarla ilgili yaptığı çalışmaların unutturulmaya çalışıldığını ifade eden Davutoğlu, 'Bu günlerde bana dönük ithamların tek amacı var; partimizin yükselen etkisinin kırılması için psikolojik bir manipülasyon. Ben onlarla mücadele etmesini bilirim. Kimse yakın tarihle oynamasın' dedi.

Davutoğlu, Türkiye'nin mülteciler konusunda insanlık tarihinin en onur verici destanını sergilediğini vurgulayarak şöyle devam etti:

'Geçen gün Altındağ'da yaşanan olaylar hepimizin yüreğini dağladı. Ama dünyanın başka yerlerinde yaşanan olaylarla karşılaştırıldığında vatandaşlarımızın insanlık abidesi sergilemiştir. Buradan hareketle Avrupa'da tenkit ettiğimiz ırkçılık benzeri tutumları sergilemeyi kim yaparsa yapmamasın. Yapan ateşle oynar'

Davutoğlu, Türkiye'nin bir mülteci politikasıyla Suriyeli ve Afgan mültecilerin bir an önce kendi ülkelerinde rehabilite edilmelerinin yolunu açması gerektiğini de belirterek, Türkiye'de göç bakanlığı kurulmasını önerdi.

Afganistan'dan göç konusuna da değinen Davutoğlu, ABD Başkanı Biden ile görüşmesinden sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Kabil havaalanının korunmasının Türkiye tarafından yapılacağının açıklanmasını vahim bir hata olarak değerlendirdi.

Afganistan'dan tahliyeler yaşanırken Türkiye'nin havaalanını tutmasının tek sebebinin tahliye jandarmalığı olduğunu öne süren Davutoğlu, 'Mehmetçik tahliye jandarması değildir. Bu, ne bizim milli çıkarımıza uygundur, ne de Afgan halkının. Tahliye edecek olan kendi güvenliğini sağlasın' dedi.

DOĞANBEY'İ GÖRÜNCE 'BU CİNAYETİ KİM İŞLEDİ' DİYE SORMUŞ

Davutoğlu'nun Bursa ile ilgili değerlendirmelerine gelince;

Yakın zamanda yabancı yayın evleri tarafından da basılacak 'Medeniyetler, Şehirler kitabında en çok Bursa üzerinde durduğunu söyleyen Davutoğlu, açık bir müze olarak nitelendirdiği Bursa gibi doğayla tarihin sentez edildiği çok az şehir olduğunu vurguladı.

Görevde bulunduğu sürede özellikle bu TOKİ yapılanması da dahil olmak üzere imar yasası gündeme getirdiğinde İstanbul ve Bursa'yı ön plana aldığını ifade eden Davutoğlu şöyle devam etti:

'Çünkü Bursa dikkatli planlanmazsa dünyanın en bereketli tarım alanlarından birine sahip olan bu niteliğini kaybedebilir. Sanayi ve tarım arasındaki denge ve bütün bunların içindeki kültür hazinesi zaafa uğrar. Bir gün tekrar iktidar nasıl olursa yarım bıraktığım işi tamamlayacağım'

Davutoğlu, Bursa'nın en önemli meselelerinden birinin kent içi ulaşım ve hızlı tren konusu olduğunu vurgulayarak, 'Demiryolu bağlantısı Bursa için zarurettir' dedi.

Bursa'nın korunması ve kaynaklarının ranta teslim edilmemesi için Gelecek Partisi olarak mücadele edeceklerini de kaydeden Davutoğlu, kentsel dönüşümü de takip ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

'Görevdeyken kentin üzerinde dolaşmış malum TOKİ binalarını gördüğümde 'bu cinayeti kim işledi' demiştim. Ama şimdi bu cinayet başka yollarla devam ediyor. Dönüşüm yapılan yerlerde 4 katlı binaların yıkılıp sekiz katlı binaların yapıldığı bilgisi geliyor. Buna kentsel dönüşüm denmez rantsal dönüşüm denir'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...