31 Ekim 2021 Pazar

Yürek yakan gerçek: Yanan bölgeler ancak 30 yılda eski haline gelecek

 13 Ağustos 2021 Cuma, 08:00

 

Akdeniz ve Ege bölgelerinde meydana gelen Türkiye'nin bugüne kadar görmediği büyüklükteki orman yangınları içimizi yaktı. Yangın bölgelerinden gelen fotoğraflar ise felaketin boyutlarını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Yangınlar devam ederken o geceyi unutamıyorum. Belki de meşhur 'Ormancı' türküsünde adı geçtiği içindir.

Çökertme koyunu o gece saran alevlerin bölgeyi ne hale getirdiği dün sosyal medyadan paylaşıldı. Üstelik mavi ve yeşilin müthiş buluşmasının yer aldığı eski görüntü ve yangın sonrası siyaha dönmüş Çökertme koyu.


Yangının ardından en çok tartışılan konulardan biri bu bölgelerin yeniden yeşile kavuşturulması. Günlerce yazılı ve görsel medyadan uzmanların önerilerini dinliyoruz.
Paulo Coelho'nun Simyacı romanındaki gibi yanı başımızdaki hazine ve bilgiyi uzaklarda ararız. Bizimkisi de o mesele.
Bursa Hâkimiyet'te 25 yıldan beri eskilerin deyimiyle musahhih, yeni adıyla düzeltmen olarak görev yapan Orman Yüksek Mühendisi Abdulkadir Cibiceli, konunun en iyi uzmanlarından biri. 26 yıl Orman Bakanlığı'nda üstelik ağaç dikimi konusunda görev yapan Cibiceli, Uludağ'ın eteklerinin bugünkü haline gelmesinde de büyük katkı sahibi.

Hâlâ 40 yıl önce diktiği fidanların takibini yapmayı sürdüren Cibiceli'nin içini yakan konulardan biri de Zeytinbağı'na diktiği 40 bin fıstık çamının bir yangında küle dönmesi.
Merak edilen daha doğrusu tartışmalara neden olan yanan yerlerin hemen ağaçlandırılması mı yoksa doğal örtünün oluşması için beklemek mi gerekir sorusunu Cibiceli'ye yönettik.
Cibiceli'ye göre, yanan bölge aynı sene içinde işlenerek ağaçlandırılmalı. Çünkü yangında oluşan çok yüksek ısı nedeniyle toprağın üst tabakasında bulunan kozalaklar da yandı. Bunların yeniden filizlenmesi neredeyse imkansız. O yüzden tek çözüm ağaçlandırma.
Peki, bunun için yeterli fidan var mı?
Orman Genel Müdürlüğü yılda 500 milyon fidan üretimi yapıyor. Belirli türler için belki beklenebilir ancak yeterli miktarda fidan temin edilebilir.
Asıl önemli konu ise genetik kirliliğin önlenmesi. Her ağacın biyolojik ortamı farklı. Cibiceli, buna örnek olarak da Uludağ'ı gösteriyor. Uludağ'ın benzeri dünyaca çok az. 6 tane zon yani kuşak tespit edilmiş. Meşeyle başlayıp, kestane, ibreli ağaçlar ve köknar olarak devam ediyor. Ege ve Akdeniz'de genellikle 900 metreye kadar olan bölgelerde kızılçam ormanları mevcut. 900 metrenin üzerinde ise karaçamlar başlar. Kızılçamın bulunduğu kuşakta karaçamı dahi dikmemek gerekiyor. Aksi takdirde bodur ağaç türleri gibi farklı türler ortaya çıkar ve istenilen sonuca ulaşılması mümkün değil.
Yanan bölgeler ne zaman eski haline döner?
Cibiceli'nin verdiği bilgiye göre, her bitkinin yaşam süresi var. Kavak 10 yılda kesilebilecek çağa erişir. Ancak bizim ormanlarımız ibreli ağaçlar olduğu için bunların büyümesi asgari 30-40 yıl sürer. Yani yanan bölgelerin eski canlılığı ile görebilmemiz için en az 30 yıl beklememiz gerekiyor.

ÇEKÜL VAKFI: AĞAÇLANDIRMA İÇİN HER TÜRLÜ DESTEĞE HAZIRIZ

Orman yangınlarının söndürülmesi konusunda sivil toplum kuruluşları, adeta seferberlik halindeydi. Ahbap Derneği helikopter bile kiraladı. Bugünlerde ise yine sivil toplum kuruluşları ağaçlandırma için kolları sıvadı.
Kısa adı ÇEKÜL olan Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı, tarihi ve kültürel miras ile ilgili yaptığı çalışmaların yanı sıra 1992 yılından beri ağaçlandırma programları da yürütüyor. Beykoz 92 Ormanı ile başlayan çalışmalar 7 Ağaç Ormanları programıyla devam ediyor. Bu güne kadar 70'i aşkın sahada 4 milyondan fazla fidan yetişkin ağaca dönüştü.

ÇEKÜL Vakfı, yanan bölgelerin yeniden ağaçlandırılmasıyla ilgili oluşan bilgi kirliliğinin önlenmesi amacıyla kendilerine gelen soruları bir açıklamayla yanıtladı.
Oldukça uzun olan ve tümünün köşeye sığması imkansız açıklamayı Bursa'nın yakından tanıdığı bir isim olan ÇEKÜL Vakfı Başkan Yardımcısı Mimar Mithat Kırayoğlu gönderdi.
Ormanların kimin korumasında olduğundan sivil toplum örgütlerinin nasıl ağaç dikimi yaptığına, yangın ve afet sonrası ağaç dikiminden afet sonrası sorumluluklara kadar detaylı bilgilerin yer aldığı açıklamada, ÇEKÜL Vakfı'nın kırsal mirasın yaşatılması, tarihi yapıların restorasyonu, kentsel ve bölgesel konuların yanı sıra ağaçlandırma konusunda da teknik bilgi ve deneyime sahip olduğu vurgulandı.
Önümüzdeki sürecin uzun ve zorlu olduğu vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
'ÇEKÜL olarak yaşam alanlarındaki hasarların tespitinden sonra uzmanlarımızla birlikte ağaçlandırma, bütüncül koruma ve kırsaldaki tüm restorasyon ve rehabilitasyon çalışmalarında yereldeki insanlarımızın yanında olacak ve elimizden gelen tüm desteği sağlayacağız'

BİR LEYLEĞİN GÖÇÜ BU KADAR MI HEYECANLI OLUR

Yaren leylek ile Adem Amca'nın yürekleri ısıtan hikayesi doğa fotoğrafçısı Alper Tüydeş'in büyük çabaları sonucu sadece Türkiye'de değil dünyada bilinir hale geldi.
Her yıl rutin devam eden ve bir iki gün gecikmesi dışında göç yolculuğunu sürdüren Yaren Leylek'in bu yıl 5 yavrusu dünyaya geldi. Tüm bu gelişmeleri Karacabey Belediyesi'nin kurduğu canlı yayınla internetten merakla izledik. Hatta yavrular, gelişme çağındayken başka leyleklerin saldırısına da uğradı.

Gagasından yaralanan ve Tüydeş'in Beşnumara adını verdiği leyleğe Karacabey Belediyesi tarafından Almanya'dan getirilen 40 gram ağırlığındaki güneş enerjisi ile çalışan uydu vericisi, haziran ayında takıldı. Bu sayede, yavru leyleğin uçuş güzergahları kaydedilmeye başlandı.

Geçtiğimiz hafta yuvasından ilk kez ayrılan 'Beşnumara', bulduğu sürü ile birlikte güneye doğru yola koyulmaya başlamıştı. Uygulama üzerinden leyleğin göç rotası, binlerce kişi tarafından yakından takip edildi.
Tüydeş'in paylaşımlarıyla bilgi sahibi olduğumuz Beşnumara, Adana Yumurtalık sahillerinden İskenderun Körfezi'ne doğru yol alırken Akdeniz üstünde bir anda izleme programındaki sinyalinde kopukluk yaşandı. Beşnumara sanki birden geri dönmüştü. Sinyal Esenboğa Havaalanı'ndan geliyordu. Tüydeş, hemen alarma geçti. Bölgedeki tüm uçuşları araştırdı: Acaba Beşnumara'ya uçak mı çarpmıştı. Kurumlarla ilişkiye geçildi, havalimanlarıyla görüşüldü. Leylek çarpan uçak yoktu.

Nefesler tutulmuş, sinyalin leyleğin akıbetinin ne olduğu merakla beklenirken, korkulan olmadı ve Ürdün'den sinyal geldi. Rahat bir nefes almıştık. Meselenin aslı sinyal karıştırıcılar, bölgeye girince leyleğin izini Esenboğa'ya yönlendirmişti.

Bu arada, 'Beşnumara' isimli leyleğin de içinde olduğu ve dünya üzerinde yüzlerce kuş ve memeli hayvanın takip edilmesine imkân sağlayan 'Animal Tracker' uygulaması, ücretsiz olarak cep telefonlarına indirilebiliyor. Siz de hem bu programdan hem de Tüydeş'in paylaşımlarından Beşnumara'yı izleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...