Bu kez İzmir'den acı haber geldi. En hızlı hareket edenler sanırım televizyon kanalları. Biz daha depremin nerede olduğunu bulmaya çalışırken anında canlı yayınlar başladı.
Büyüklüğü konusunda çelişkili değerlendirmeler yapılsa da şiddetli bir deprem olduğu ortadaydı. Ekranlardaki görüntüler, maalesef 1999'daki Marmara depremini aratmayacak türdendi.
Binalar yine akordeon gibi çökmüş, vatandaşlar enkazın üzerinde arama-kurtarma yapıyor. Enkaz altından canlı çıkarılanlar alkışlarla karşılanıyordu.
Görüntü ve fotoğraflar gelmeye devam ettikçe Gölcük'ten daha çok Elazığ depremi manzaralarına benzediği fark ediliyordu. Çevresindeki binalar sapasağlam dururken ortadaki bir veya iki binanın çöktüğü görülüyordu.
Seferihisar'da tsunami nedeniyle çok sayıda yat zarar görürken, caddeler nehre döndü, denizin 150 metre kadar sahilden içeriye girdiği söyleniyordu. Bayraklı ve Bornova'da yıkılan binalarda yapılan arama kurtarma çalışmalarından iyi haberler bekleniyordu.
30-40 kilometrelik bir fayın kırılması sonucu meydana gelen depremin verdiği zararın ayrıntıları yazıyı kaleme aldığım saatlerde yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. Binalar yıkılmış, maalesef can kayıpları da vardı.
Sonbahardan kışa doğru geçiş yaptığımız bu günlerde hava sıcaklığı düşüyor. Depremin ilk darbesini hasarsız atlatan vatandaşlarımızın birkaç gün o korkuyla evlerine gireceğini sanmıyorum. Umarım yağmur yağmaz. Yağışlı ve soğuk hava deprem bölgesinde yaşayanlar için büyük zorluklar doğuracaktır.
***
İslam düşünürü İbn-i Haldun'un 'Coğrafya kaderdir' tanımlamasının tam karşılığı bu olsa gerek. Deprem, Anadolu topraklarının bir gerçeği ve kaderi...
Bu gerçeği zaman zaman unutsak da o bize hatırlatmasını biliyor.
Anadolu'yu boydan boya geçen dünyanın en tehlikeli fay hatları bizde, Ege bölgesi deseniz depremsiz gün geçirmiyor.
Kuzey Anadolu Fay hattının büyük Marmara depremi ise eli kulağında...
Her deprem sonrası yaptığımızı yine tekrarlıyoruz. Deprem uzmanları saatlerce televizyon kanallarında konuşuyor. Depremin büyüklüğü, hangi fay zonu olduğu saatlerce, belki günlerce tartışılmaya devam edecek.
Sonra unutup, hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam edeceğiz.
Oysa 21 yıl önce Marmara Depremi bize izi bir ders vermişti. Geçen süre içinde maalesef bunu değerlendiremedik. Hala fay hatları üzerinde binalar yapmaya devam ediyoruz...
DEPREMİ DEĞİL, ÖNLEMLERİ KONUŞMA ZAMANI
Depremin üzerinden kısa bir süre geçmeden Jeoloji Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Engin Er ile konuştuk.
O da söze 'Biz depremi unutturmaya çalışsak da o unutturmuyor' söyleriyle başladı. Ege Bölgesi'nin depremselliğinin yüksek olduğu hatırlatması yapan Engin Er, şöyle devam etti:
'Yaptığımız yanlışlık bu. Deprem olduğunda bizi arıyorlar. Şu büyüklükte, şu fay hattında. Başka yeri tetikler mi soruları yöneltiliyor. Bunların hepsini biliyoruz. Türkiye'nin tamamında deprem bekleniyor. Buna karşı ne yapmamız gerekiyor onu konuşmamız lazım'
Türkiye'nin deprem anında nasıl davranılması gerektiği ve deprem sonrası acil yardım ve kurtarma konusunda önemli gelişmeler kaydettiğini vurgulayan Er'e göre, asıl yapılması gereken yerleşim yerlerindeki binaların depreme dayanıklı hale getirilmesi, fay hatları üzerinde bina yapılmaması.
Bu konuda, Bursa örneğini veren Er, 'Söylemekten dilimde tüy bitti' vurgusu yaparak, şunları söyledi:
'Bursa'nın içinden önemli fay hatları geçiyor. Bunların üzerinde bina yapılmaması lazım. Bursa'da yapılıyor mu? Maalesef yapılıyor. Çünkü fay hatları belediyelerin imar planlarına işlenmemiş. Bunların bir an önce yapılması gerekiyor. Ayrıca kentsel dönüşümün de şehirlerin yeniden dizayn için değil deprem odaklı hayata geçirilmesi lazım'
MESUT YILMAZ VE BURSA...
Bir süreden beri akciğer ve beyninde tespit edilen tümör nedeniyle tedavi gören eski başbakanlardan Mesut Yılmaz'ı kaybettik.
Türk siyasetinin bir dönemine damga vuran Mesut Yılmaz, görev yaptığı dönemlerde en çok Bursa'yı ziyaret eden siyasetçilerden biriydi.
Hem siyaset hem de iş dünyasından yakın arkadaşları olan Yılmaz, her kış sezonunda mutlaka Uludağ'a çıkardı. Anadolu Ajansı muhabirliği yıllarımda, hem Uludağ hem de Bursa gezilerinde Yılmaz'ı izlemiştim.
Entelektüel birikimi olan ve Türkiye'nin AB yolculuğu için büyük çaba harcayan Yılmaz'ın kaybı sonrası Bursa'da birlikte görev yaptığı arkadaşları duygusal paylaşımlar yaptı. Anavatan Partisi Bursa Gençlik Kolları Başkanlığının ardından partinin genel merkez disiplin kuruluna kadar yükselen Sefa Gönen, Yılmaz'a benzerliği ile dikkat çekiyordu.
Telefonla görüşmemizde, Yılmaz'ın kaybından büyük üzüntü duyduğunu söyleyen Sefa Gönen, benzerliğiyle ilgili ilginç bir anısını da anlattı. Bu anı sonrası ona 'hormonlu Mesut Yılmaz' benzetmesi yapılmıştı.
1993 veya 1994 yılları olsa gerek, Mesut Yılmaz Fomora meydanındaki mitinge giderken öndeki otobüste Sefa Gönen anons yapıyor. Akşam saatleri olduğu için Gönen'i gören partiler, havai fişekler patlatarak, karşılıyor. Arkasından Yılmaz gelince, alanda sessizlik.
Konu anlatılınca gülerek karşılayan Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz, 'bir daha benden önce miting alanına girme' uyarısında bulunuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder