Yüreğimizi yakan İzmir depreminin görüntülerini televizyon ekranlarından izliyoruz.
Enkaz altından kurtarılan her canlı, canlı diyorum çünkü kurtarma ekipleri evcil hayvanların da yardımına koşuyor, umutlarımızı artırıyor.
Önce üzüntüden dolan gözlerimizden kurtarma haberi sonrası sevinç yaşları dökülüyor.
Türkiye'nin kalbi İzmir'le birlikte atıyor. Milletçe dayanışma örneklerinin en güzelini sergiliyoruz.
Bu işin bir yönü bir de madalyonun diğer yüzü var ki, gerçekten dünyanın ilk 20 ülkesi arasına giren Türkiye'ye yakışmıyor.
Drone'larla çekilen görüntüleri izliyoruz; yan yana iki bina, biri yerle bir olmuş, beton yığını, çevresindeki binaların camları bile kırılmamış sapasağlam ayakta.
Bunun anlamı şu; Marmara depremi sonrası tüm uzmanların söylediği gerçek bir kez daha tokat gibi yüzümüzde patlıyor; deprem değil binalar öldürüyor.
Evler, maalesef tabutumuz haline geliyor.
Kanun, 2012 yılında çıkarılmış, adı da 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi'.
Kentsel dönüşüme çevirip, başka amaçlar için kullanmaya başlamışız. Aradan geçen 8 yılda daha Türkiye'nin depreme dayanıksız bina envanteri bile yok.
Deprem sonrası yardımına koşma konusunda AFAD gibi büyük başarılara imza atan bir kurumu oluşturmayı başardık.
Asıl önemlisi binalarımızı hazır hale getiremedik.
Büyük Marmara depremi kapıda. Anadolu'nun yüzde 70'lik kısmı deprem riski altında. Uzmanların değerlendirmelerine göre, büyük Marmara depremi milli güvenliğimizi tehlikeye sokacak sonuçlar ortaya çıkarabilir.
Peki, ne yapabiliriz?
Depremin yanı sıra su baskını, heyelan gibi doğa olaylarının tehdidi altında olan bir ülkeyiz. Öncelikle yapılması gereken Afet ve Acil Durum Bakanlığı'nın kurulması.
Şu anda bu çalışmaları İçişleri ve Çevre ve Şehircilik bakanlıkları yürütüyor.
Aynı çatı altında birleştirilecek kurumlar, verimliliğin artmasını sağlayacak.
Afet riski altındaki konutların dönüştürülmesine gelince; kurulacak bakanlık, belediyelerle işbirliği yaparak önce bina envanterlerini çıkaracak. Ardından yol haritasını belirleyerek, kimi yerde res'en projeler başlatacak. Birkaç örnek dışında işe kendi akışına bıraktığımızda maalesef sonuçlandıramıyoruz.
Türkiye'nin bu konuda milli bir seferberliğe ihtiyacı var. Yarın çok geç olabilir.
'FAYLARI KONUŞMANIN HİÇBİR FAYDASI YOK''
Televizyon ekranlarında bir yandan kurtarma görüntülerini izlerken diğer yandan her deprem sonrası olduğu gibi yer bilimi uzmanlarını dinliyoruz. Aralarında eser miktarda da olsa inşaat mühendisleri var. Onlara da söz arada bir geliyor.
Oysa faylar konusunda bilmediğimiz bir şey kalmadı. Depremin ne zaman olacağını bilmeyi ise sanırım birkaç asır sonra başarabileceğiz.
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak ile dün sohbet imkanı bulduk.
O da aynı şeyi söylüyor; 'Fayları konuşmanın ülkeye hiçbir faydası yok'
Devam ediyor...
'İzmir'de yıkılan binaların fay hattıyla ilgisi yok. Söylemekten dilimizde tüy bitti. Deprem değil bina öldürüyor. Yanındaki bina sağlamken çöken binada mutlaka bir hata vardır'
Bu tür binaların her yerde olduğunu ve Bursa'da da binlercesi bulunduğunu vurgulayan Albayrak'a göre, Marmara fayı bize 21 yıl verdi. Bir 21 yıl daha vermeyecek. Problem fay hatlarında değil, binalarda.
Marmara Depremi'nin Bursa'yı da ciddi biçimde etkileyeceğini, ayrıca Bursa içinden geçen fay hatlarının da tehlike oluşturduğunu vurgulayan Albayrak, '30 yıldan beri bu mesleği yapıyorum. Geriye dönüp baktığımda bir arpa boyu yol alamadığımızı üzüntüyle görüyorum. Artık devletin bu işe ciddi biçimde el atması gerekiyor. Siyasi iradenin ortaya konulması zamanı geldi.'dedi.
BURSA, YARDIMA KOŞTU
Elazığ ve Malatya depremlerinde olduğu gibi İzmir'deki sarsıntının duyulmasının ardından Bursa, en hızlı hareket eden kentlerden biri oldu. Bursa Büyükşehir, Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer, Mudanya ve Gemlik'ten arama-kurtarma ekipleri hemen yola çıktı.
Dün gece ve dün gün boyunca kurtarma çalışmaları yapan ekiplerden güzel haberler aldık. Enkaz kaldırıp, çöken binalardan depremzedeleri kurtardılar.
Kurtarma ekiplerinin ardından Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin gece yarısı yola çıkan ikinci kafilesi sabahın ilk ışıklarıyla birlikte depremzede ve kurtarma ekiplerine sıcak çorba ve temel gıda maddesi dağıtımına başladı.
Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş da İzmir'e giderek, AFAD Koordinasyon Merkezi'nde yapılan ve bakanların da bulunduğu toplantıya katıldı. Sahada çalışanları da ziyaret ederek bilgi alan Aktaş, afetin en az hasarla atlatılması için Bursa olarak İzmir'in yanında olduklarını söyledi.
Millet olarak, deprem sonrası yardıma koşma çalışmalarını çok güzel yapıyoruz. Keşke aynısını deprem öncesi alınacak tedbirler konusunda da gerçekleştirebilsek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder