Ne reyting rekorları kıran diziler, ne masterchef. Ekranlara bizi kilitleyen İzmir'de enkaz altından çıkan umut kıvılcımları...
Ahmet Arif yıllar önce boşuna dememiş:
Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim.
Yüreğimiz İzmir için atıyor.
Depremin başından beri, tonlarca beton yığının altında kalanların çıkarıldığı sahneler bizleri gözyaşlarına boğuyor.
Önceki gün ve gece peş peşe sevindirici haberler geldi. Gece yarısı İdil Şirin'in enkaz altından çıkarıldığı canlı yayınla verildiğinde, aklım Doğanlar enkazındaki 3 yaşındaki Elif Perinçek'teydi.
Annesi Seher Dereli Perinçek ve 10 yaşındaki ikiz ablaları Elzem ve Ezel, depremden 23 saat sonra canlı olarak çıkarılmış, 7 yaşındaki ağabeyi Umut ise yaşamını yitirmişti.
Elif, oradaydı ve kurtarılmayı bekliyordu.
Sabah saatlerinde müjdeli haber, depremin simgesi olacak fotoğrafla birlikte geldi.
Saatlerce ve adeta iğne ile kuyu kazancasına sürdürülen çalışmanın sonucu Elif ranzasının yanında bulunarak, deprem 65 saat sonra kurtarıldı.
Simge fotoğraf, Elif'in enkazdan ambulansa götürüldüğü zaman dilimi içinde çekildi. Elif, kendisini kurtaran itfaiyeci Muammer Çelik'in parmağını sımsıkı tutmuş, bırakmıyordu.
Düzce Depremi'nde, Kaynaşlı'da kucağındaki ekmeği taşırken diğer yandan gözyaşlarını silen depremzedenin fotoğrafını çeken Anadolu Ajansı'nın efsane foto muhabiri Abdurrahman Antakyalı'ya göre yılın fotoğrafı olan görüntüyü bir kez daha aşağıda yazdığım satırları okuyarak bir kez daha bakın.
Özellikle de sedyeyi taşıyanlara...
Birinin kaskında Bursa UMKE, diğerinin göğsünde İstanbul Büyükşehir, AFAD, İHH... yazı ve logoları...
Sunay Akın'ın paylaşımındaki yazdığı gibi...
'Ülkenin dört bir yanından geldiler, birlik oldular... Elif'i kurtardılar. Salgın hastalık ve depremlerden bizi koruyacak olan da bu dayanışmadır... Emeklerin en yücesi insan hayatı kurtarandır...'
Ve Elif Perinçek'in sıkı sıkıya tuttuğu itfaiyecinin eli, her türlü felaket karşısında bizi koruyacak olan dayanışmanın simgesi.
Bu dayanışma olduğu sürece bizler varız...
Keşke aynı dayanışma ve seferberliği deprem öncesi binaların güvenli hale getirilmesi konusunda da başarabilsek.
Yazıyı, İsmet Özel'in 'Sevgilim Hayat' şiirindeki dizelerle tamamlayayım...
'Ben öyle bilirim ki yaşamak, berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır.'
Pelerinsiz kahramanlara saygıyla....
ŞAKAYDI GERÇEK OLDU, TABELALARDA ARTIK NÜFUS YER ALMAYACAK
İnegöl'deki tabela tartışmalarını hatırlarsınız. Eskişehir yönünde farklı, Bursa yönünde farklı nüfus bilgileri yer alınca sosyal medya karışmıştı.
Hatta İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, 'Konuyu Müge Anlı'ya götürmeden çözdük' paylaşımıyla gelişmeyi haber vermişti.
Ardından tabelalardaki nüfus bilgileri silinince Taban, bu kez, ' Lütfen Müge Anlı'yı aramayın. Her şey kontrol altında' diyerek, İnegöllüleri uyarmıştı. Aslında tabelada İnegöl'ün yıllardır beklediği il özlemini dile getiren, her ne kadar hız sınırını anlatsa da 82 rakamı görenleri sevindirmişti.
Önceki gün acaba bizim Bursa'ya giriş tabelası nasıl diye baktığımda, nüfus bilgilerinin olmadığını gördüm. Güncelleme yapılacak diye pek önemsemedim.
Haberi yine Alper Taban verdi. Sosyal medya hesabından İnegöl tabelasını paylaşan Taban, 'Şakaydı, gerçek oldu. Yeni düzenlemeyle birlikte artık tabelalarda nüfus yazmayacak. Bilginiz olsun' duyurusunu yaptı.
Merak edip arayınca işin gerçeğini öğrendim. O da Karayolları müdürlüğüne sormuş. Meğer Avrupa Birliği uyum mevzuatına göre, tabelalarda artık sadece şehir adı yazılacak ve tek tip hale gelecekmiş.
Bu işe en çok İnegöl sevinecek sanırım. Çünkü artık nüfusumuzu az yazmışlar tartışmasına nokta konulmuş olacak.
UÇAN İHRACATÇININ BALKANLARA AHUDUDU SEFERİ
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkan Vekili ve Dış Ticaret Konseyi Başkanı Murat Bayizit'e pandemi öncesi, 'uçan ihracatçı' benzetmesi yapmıştı.
Aynı zamanda dondurulmuş gıda ihracatı yapan şirketi bulunan Bayizit'in o günlerde hızına yetişmek mümkün değildi. Bir gün uzak doğuda ertesi gün Baltık kıyılarında, bir süre sonra İngiltere'de maç izlerken görüyorduk.
Pandemi Bayizit'in hızını kesmişti. Uzun süre karantina tedbirleri kapsamında Bursa'dan ayrılamayan Bayizit, dün bıraktığı yerden seferlere başladı. Bu kez yönü Balkanlara çeviren Bayizit, 6 ülke dolaşacak.
Gezi öncesi ahududu ya da frambuaz olarak bilinen ve Balkanlar'daki adı Malina olan ürünü anlatan Bayizit, biz yeni tanısak da Balkan coğrafyasında ahududunun küçük aile işletmelerinin en önemli gelir kaynaklarından biri olduğunu vurguladı.
Bayizit'in verdiği bilgiye bizleri de şaşırttı. Adına festival düzenlediğimiz ahududunun Türkiye'deki üretiminin tamamı Bursa'da gerçekleştiriliyor. Toplam ürün miktarı ise 3 bin 500 ton. Aynı ahududu Türkiye'nin yüzölçümünün yüzde 10'undan küçük Bosna da 20 bin, Sırbistan'da 70 bin ve Polonya'da ise 110 bin ton üretiliyor.
Ne diyelim darısı Bursa'nın başına....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder