Belki biraz iddialı olacak ama Bursa, sahip olduğu doğal güzellikler ve tarihi zenginle Türkiye'nin güzel şehirlerinden biri.
Her kent Bursa gibi şanslı değil. Kiminde dağ var, deniz yok kiminde deniz var, böylesine zengin üretim yapılan tarım arazisi yok.
Peki, biz Bursa'nın kıymetini bildik mi?
Maalesef hayır...
Dünyaca ünlü mimar ve şehir plancısı Luigi Piccinato'nun aşık olup, bozulmasına kıyamadığı için hassas planlar yaptığı Bursa'yı son 50 yılda beton yığınına çevirdik.
Hava kirliliğinde Türkiye'nin ilk sıralarından inmiyoruz. Derelerimiz kaçak deşarjlar yüzünden simsiyah akıyor. Geçtiğimiz günlerde doğan Doğancı Barajı'nın savakları açılarak pırıl pırıl su Nilüfer Çayı'na verildi. Kıvrıla kıvrıla Bursa'yı dolaşan çayın bir de Marmara'ya döküldüğü noktaya bakın...
En son yine kirlilik yüzünden Marmara Denizi'ne musilaj denilen salya musallat oldu. Bilim insanlarına göre, bu da kirliliğin doğal sonucu. Azot ve fosfor miktarı artınca bir tür, diğerlerine baskın gelerek hızla çoğalıyor.
Bu kadar yoğun şehirleşme ve sanayinin kirlettiği Bursa, son yıllarda can havliyle alarm veriyor.
Bayram kutlaması için görüştüğümüz Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'la kısa bir Bursa ve çevre sohbeti yaptık.
Aktaş, Bursa'da göreve başladığından beri hatta İnegöl'deki döneminde de çevre konusundaki duyarlılığıyla biliniyor. İnegöl'deki vahşi çöp toplama alanıyla ilgili yaptığı çalışma birçok yerde örnek olarak gösteriliyor.
Bursa'da da başkanlık koltuğuna oturduğu günden beri birçok konuşmasında, açık yüreklilikle kirletici sanayi istemiyoruz sözünü tekrarlıyor. En son kuraklık günlerinde sanayi tesisleri ve tarımsal alanlarda su kullanımının disiplin altına alınacağı açıklamaları dikkat çekiciydi.
Aktaş, Marmara'ya kıyısı bulunan ilçe ve mahallelerde arıtma tesislerinin yapımına da önem veriyor. Kendi yaşadığım yerler olduğu için biliyorum. Gemlik ve Küçük Kumla'daki arıtma tesisleri yapılmadan önce bütün sitelerin kanalizasyonu denize akıyordu.
Arıtma tesisleri tamamlandıktan sonra, iki yıldan beri hiç olmazsa kanalizasyon atıklarını denizde görmemeye başladık.
Gerçi salya konusunda açıklama yapan bilim insanlarına göre, bu tesislerin de azot, fosfor ve özellikle endokrin bozucu atıklar konusunda güncellenmesi gerekiyor.
Gemlik Körfezi'ndeki kirlilik ile ilgili hatırlatmam üzerine Aktaş,'Orhangazi ile ilgili eksiğimiz var. İhale aşamasındayız. O da Marmara denizine geliyor. Orhangazi'yi halletmeden bu işi tam zapturapt altına almak mümkün değil' yanıtını verdi.
Ardından da;
'Denizin temizlenmesi için müstakil bütün deşarjları kontrol altına alıp arıtmaya bağlamamız lazım. Bir yıl içinde bu işler toparlanır' dedi.
'FÜTURSUZCA SANAYİ FAYDA DEĞİL, ZARAR VERİR'
Bursa aslında, uzun yıllardan beri ortaya çıkan sorunların ortadan kaldırılmasının çözümünün rotayı turizme çevirmekten geçtiğinin farkına varmıştı. Alinur Aktaş da buna ivme kazandırdı. Büyükşehir belediyesinin son yıllardaki önemli projeleri de turizme yönelik.
Aktaş'a göre, Bursa'nın artık hantal, kirletici sanayiden ziyade katma değeri yüksek ileri teknoloji yatırımlarına yönelmesi lazım. Sanayi türleri deyim yerindeyse parmakla seçilmeli. Böyle fütursuzca sanayileşme bu saatten sonra Bursa'ya fayda değil zarar verir.
Bursa'nın vizyon değiştirmeye ihtiyacı olduğunu vurgulayan Aktaş, şöyle devam etti:
'Yeşili, dağı, denizi ile Bursa büyük bir zenginliğe sahip. Turizm önümüzdeki günlerde çok gelişecek. Artık insanların doğayla istifade edeceği turizm alanları daha revaçta olacak. Bursa bu konularda en büyük imkanlara sahip. Uludağ ve Dağyeni bölgesi patlama yapacak. Kamp ve karavan turizminin acayip gelişmesi bekleniyor. Biz de bu konuda çalışma yapıyor. Zor bir döneme denk geldik. Turizm neredeyse sıfıra yaklaştı ama zerre kadar şüphem yok. Pandemi sonrası herkes Bursa'yı konuşacak. Bunlar Bursa'nın vizyonunu da değiştirecek. Turizm de bunun en önemli araçlarından biri'
'İKİ DOZ AŞIYI OLMAMA RAĞMEN YAKALANDIM'
Başkan Aktaş, iki doz aşısının üzerinden 28 gün geçmesine rağmen geçtiğimiz ay kronovirüse yakalanmıştı. Tedbir amacıyla Şehir Hastanesi'nde 13 gün tedavi gören Aktaş, 4 Mayıs'ta taburcu olmuştu.
İlk gün sosyal medyadan yayınladığı mesajda sesinde hastalığın etkisi görülen Aktaş'la yaptığımız telefon görüşmesinde bu sıkıntının ortadan kalktığını da gördük.
Bursalıların bayramını sosyal medya hesabından eşi Sevinç, kızı Sıla ve oğlu Safa Hilmi ile selfie fotoğrafıyla kutlayan Aktaş, 12 Mayıs Hemşireler Günü'nde de Şehir hastanesini ziyaret ederek, teşekkür etmişti.
Hastalık sürecini anlatan Aktaş, 'İki aşıya rağmen yakalandım. Aşı olmam süreci daha kolay atlatmamı sağladı. Hala etkileri devam ediyor. Doktorların söylediğine göre 2-3 ay daha devam edecekmiş' dedi.
Aşı konusundaki tereddütlere de işaret eden Aktaş, 'Sırası gelenler mutlaka aşı olmalı. Geçtiğimiz ay ölüm vakaları 40-55 yaş grubunda aşı olmayanlardı. Daha yukarı yaş grupların da yoğun bakım ve ölüm oranları oldukça azaldı' dedi.
Görüşmeden son not; Aktaş, önümüzdeki günlerde düzenleyeceği toplantıyla büyükşehirin yaptığı çalışmaları anlatacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder