Bursa’ya 1640 yılında gelen Evliya Çelebi, ünlü
seyahatnamesinde çeşmelerini anlatır:
”Gerçi bu kentin çeşmeye ihtiyacı yoktur ama gelip geçenler için hayır sahipleri 2 bin 065 çeşme yaptırmıştır. Her biri âb-ı hayat gibidir. Sürgündeki Şeyhülislam Aziz Efendi 200 adet çeşme yaptırarak her birinin üzerine ‘sahibü´l-hayrat fakir Aziz’ diye yazdırmış ve fatiha rica etmiştir. Bursa’nın selsebile ihtiyacı yoktur ama, büyüklüğünün eseri olarak eski sultanlar, ayan ve ileri gelenleri selsebil yapıp temmuz ayında tüm susayanlara Uludağ´ın billur gibi, buz gibi âb-ı hayatını dağıtırlar. Su ve havasının güzelliğinden Bursalıların yüzü kırmızıdır. Velhasıl Bursa sudan ibarettir… ”
”Gerçi bu kentin çeşmeye ihtiyacı yoktur ama gelip geçenler için hayır sahipleri 2 bin 065 çeşme yaptırmıştır. Her biri âb-ı hayat gibidir. Sürgündeki Şeyhülislam Aziz Efendi 200 adet çeşme yaptırarak her birinin üzerine ‘sahibü´l-hayrat fakir Aziz’ diye yazdırmış ve fatiha rica etmiştir. Bursa’nın selsebile ihtiyacı yoktur ama, büyüklüğünün eseri olarak eski sultanlar, ayan ve ileri gelenleri selsebil yapıp temmuz ayında tüm susayanlara Uludağ´ın billur gibi, buz gibi âb-ı hayatını dağıtırlar. Su ve havasının güzelliğinden Bursalıların yüzü kırmızıdır. Velhasıl Bursa sudan ibarettir… ”
Aradan geçen 374 yıl ve son 40 yıldır çarpık kentleşme ve
sanayileşmeye rağmen doğa hala Bursa’dan ümidini kesmemiş, yaşamasını istiyor.
Bunu neye dayanarak söylüyorum, çevremizi kabus gibi saran kuraklığa rağmen Bursa yaz aylarında hiç susuzluk çekmediği gibi Uludağ’ın eteklerindeki çok ünlü firmaları aracılığıyla Türkiye’nin de su ihtiyacını karşıladı.
İş tehlike boyutlarına varmadan başlayan yağmur, barajları doldurdu. Uludağ’da önceki gün 24 saatte metrekareye 160, dün de 58 kilogram yağış düştü. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Doğancı Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 44’ten 55,4’e hem su ihtiyacı hem de elektrik üretimi için kullanılan Nilüfer Barajı’da yüzde 55 doluluk oranına ulaştı.
Bu en çok BUSKİ yetkililerinin yüzünü güldürmüştür. Çünkü daha önce yapılan hesaplamalara göre, hiç yağmur yağmasa bile ocak ayına kadar yetecek su miktarı 8 Şubat’a kadar uzadı.
Bu arada, yağmur hem kentin havasını hem de derelerini temizledi.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama yağmurla birlikte Bursa’nın dört bir yanını saran koku da kayboldu.
Ancak, bu çark daha ne kadar döner, Uludağ ve yağmur Bursa’yı ne zamana kadar kurtarır bilinmez. Çünkü kaynakları hoyratça kullanmaya devam ediyoruz. Bursa ovasından çekilen yer altı sularının yerine konması 10 yılları bulan bir süreç. Barajlar dolsa bile yer altı sularının tükenmesi tehlikesi hala devam ediyor.
Dağı, denizi, ovası ve dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen ürünleriyle bir tabiat harikası olan Bursa, bize bu imkanları sunarken, biz ne yapıyoruz?
Yüzde 60’ı kaçak olduğu resmi raporlarla tespit edilen beton yığınlarına yenilerini eklemeye devam ederken, 13 organize sanayi bölgesine yenilerini katmak için seferber oluyoruz. Su kaynağımız olan Uludağ eteklerine sanayi bölgesi kuruyoruz.
Kentin doğusundaki çimento fabrikası büyürken, batısına yeni çimento fabrikası, kuzeyine kömürle çalışan santral kurmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Bunu neye dayanarak söylüyorum, çevremizi kabus gibi saran kuraklığa rağmen Bursa yaz aylarında hiç susuzluk çekmediği gibi Uludağ’ın eteklerindeki çok ünlü firmaları aracılığıyla Türkiye’nin de su ihtiyacını karşıladı.
İş tehlike boyutlarına varmadan başlayan yağmur, barajları doldurdu. Uludağ’da önceki gün 24 saatte metrekareye 160, dün de 58 kilogram yağış düştü. Bursa’nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Doğancı Barajı’ndaki su seviyesi yüzde 44’ten 55,4’e hem su ihtiyacı hem de elektrik üretimi için kullanılan Nilüfer Barajı’da yüzde 55 doluluk oranına ulaştı.
Bu en çok BUSKİ yetkililerinin yüzünü güldürmüştür. Çünkü daha önce yapılan hesaplamalara göre, hiç yağmur yağmasa bile ocak ayına kadar yetecek su miktarı 8 Şubat’a kadar uzadı.
Bu arada, yağmur hem kentin havasını hem de derelerini temizledi.
Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama yağmurla birlikte Bursa’nın dört bir yanını saran koku da kayboldu.
Ancak, bu çark daha ne kadar döner, Uludağ ve yağmur Bursa’yı ne zamana kadar kurtarır bilinmez. Çünkü kaynakları hoyratça kullanmaya devam ediyoruz. Bursa ovasından çekilen yer altı sularının yerine konması 10 yılları bulan bir süreç. Barajlar dolsa bile yer altı sularının tükenmesi tehlikesi hala devam ediyor.
Dağı, denizi, ovası ve dünyanın hiçbir yerinde yetişmeyen ürünleriyle bir tabiat harikası olan Bursa, bize bu imkanları sunarken, biz ne yapıyoruz?
Yüzde 60’ı kaçak olduğu resmi raporlarla tespit edilen beton yığınlarına yenilerini eklemeye devam ederken, 13 organize sanayi bölgesine yenilerini katmak için seferber oluyoruz. Su kaynağımız olan Uludağ eteklerine sanayi bölgesi kuruyoruz.
Kentin doğusundaki çimento fabrikası büyürken, batısına yeni çimento fabrikası, kuzeyine kömürle çalışan santral kurmak için var gücümüzle çalışıyoruz.
Tarım arazileri Orhangazi’den Yenişehir’e, Karacabey’den
Mustafakemalpaşa’ya kadar olan bölgelerde ticari arazilere dönüşüyor.
Yetmezmiş gibi yeni sanayiler için davetiyeler çıkarıp, bunların çevreye etkilerine bakmadan otomotiv için Detroit, hava ve uzay sanayi için Houston benzetmeleri yapıyoruz.
Oysa biz doğasıyla güzellikleriyle yaşanacak bir Bursa istiyoruz.
Çünkü dünyanın hiçbir yerinde tüm doğa nimetlerini bünyesinde barındıran başka bir şehir veya Velsahısıl başka Bursa yok.
Yetmezmiş gibi yeni sanayiler için davetiyeler çıkarıp, bunların çevreye etkilerine bakmadan otomotiv için Detroit, hava ve uzay sanayi için Houston benzetmeleri yapıyoruz.
Oysa biz doğasıyla güzellikleriyle yaşanacak bir Bursa istiyoruz.
Çünkü dünyanın hiçbir yerinde tüm doğa nimetlerini bünyesinde barındıran başka bir şehir veya Velsahısıl başka Bursa yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder