17 Ağustos 2021 Salı, 08:07
O geceyi unutmak asla mümkün olmayacak.
17 Ağustos 1999'da, saatler 03.02'yi gösterdiğinde başlayan ve 45 saniye süren bugün bile büyüklüğü tartışılan Marmara Depremi Kocaeli, Sakarya, İstanbul, Düzce ve Yalova'da yıkıma yol açtı. Resmi rakamlara göre, depremde 18 bin 373 kişi hayatını kaybetti, 48 bin 901 kişi de yaralandı. 5 bin 840 kişi de kayboldu. depremde 364 bin 905 konut ve işyeri yıkıldı ya da çeşitli düzeylerde hasar gördü.
Günlerce süren enkaz kaldırma çalışmalarında en çok duyduğumuz, 'Sesimi duyan var mı?' sözleri beynimize kazındı.
Daha Marmara Depremi'nin yaraları sarılmadan insanlar çadırlarda yaşarken, 12 Kasım'da Düzce Depremi yaşandı.
Peş peşe yaşanan sarsıntılar, bizim kuşakta büyük travmalara neden oldu. Sağlam olduğunu bilmemize rağmen günlerce evlerimize giremedik. Hala aracında deprem çantası taşıyanları biliyorum.
Bu hatırlatmayı yapmamım sebebi; geçen süre içinde yeni bir kuşak yetişti. Van, Elazığ, İzmir depremleri yaşandı ama hiç biri Marmara Depremi kadar büyük ve etkili değildi.
O yüzden depremi unutmamak ve unutturmamak gerekiyor.
Bu günlerde yıldönümü dolayısıyla televizyonlarda yine deprem uzmanlarını göreceğiz. Saatlerce süren tartışmalarda yine fay hatlarını ve üretecekleri depremleri konuşacaklar. Uzun yıllar bu tartışmaları yaparak enerjimizi tükettik.
En son konuşan uzmanlardan biri, depremde son çeyreğe girdiğimize dikkat çekerek, '8 yıl içinde büyük bir deprem olma olasılığı yüzde 64' uyarısındada bulundu.
Kuzey Anadolu Fay hattı, Türkiye'nin gerçeği. Tarih boyunca depremler meydana gelmiş ve yıkımlara neden olmuş. Yapılması gereken ise Türkiye ekonomisinin can damarı olan Marmara Bölgesi'nde yapı stokunun yenilenmesi.
Olası bir deprem, geçtiğimiz günlerde meydana gelen yangın ve sel felaketlerinin çok ötesinde yıkıma neden olacak.
Geçen süre içinde depreme hazırlık amacıyla ciddi çalışmalar yürütüldü, deprem sonrası müdahale konusunda belki de dünyanın en iyi ülkelerinden biri haline geldik. Yara sarmayı çok iyi biliyoruz.
Peki, yapı stokunu yenilenme konusunda ne yaptık?
Bununla da ilgili özel yasa ve düzenlemeler hayata geçirildi. Ama yasanın olması yetmiyor. Bir türlü istenilen kentsel dönüşüm projeleri gerçekleştirilmedi.
Yapı kontrolleri ile ilgili düzenlemeler sayesinde yeni binaların deprem güvenliği konusu büyük ölçüde başarı elde edildi. Ancak, İmar Barışı yüzünden bu da maalesef sekteye uğradı.
Uzmanlara göre, fay saatinin geri sayımı devam ediyor. Yapılması gereken tıpkı deprem sonrasındaki başarıyı yapı stokunun yenilenmesinde de kullanabilmek. Bunun yolu ise Türkiye'nin bir an önce Afet Bakanlığı'nın kurulmasından geçiyor. Afet öncesi ve sonrası tek elden yürütülecek çalışmalarla yapı stokunun yenilenmesi hızlandırılmalı.
Sağlık için kullanılan bir kavram olan önleyici hekimlik, gibi afetten korunmayı sağlayacak projeler hayata geçirilmeli. Afet öncesi harcanacak bir birim değerindeki önleyici tedbir belki de 100 birim değerindeki zararı ve can kaybını önleyecek.
İMO: AMAÇ YARA SARMAK DEĞİL, İNSANI YAPILARIN ALTINDA BIRAKMAMAK
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi 17'inci dönem Yönetim Kurulu, 17 Ağustos'un yıl dönümü dolayısıyla kentlerin deprem güvenliği bakımından ne durumda olduğunu değerlendirerek açıklama yaptı.
'Her deprem sonrası yara sarmaya gidilmesini engelleyecek önlemler alınmalıdır' vurgulanan açıklamada, şöyle denildi:
'Yaşamını yitirenlerin yaralarını da hiçbir kimse saramaz. Amaç yara sarmak değil, insanlarımızı yıkılacak yapıların altında bırakmamak olmalıdır. Yaşamış olduğumuz orta büyüklükteki bir depremde bile yapıların yıkılması, yapı stokumuzun büyük bir riskle karşı karşıya olduğunu net olarak göstermektedir. Ayrıca kendi kendine yıkılan yapıların varlığı ve tümüyle kaçak olarak yapılan yapıların af kapsamına alınmış olmaları da kentlerimizin büyük bir risk altında olduğunun önemli bir işaretidir. Bu risk zaman kaybedilmeden giderilmelidir'
Türkiye'nin bir çok ilinin deprem tehlikesiyle karşı karşıya olduğu vurgulanan açıklamada, 'Buralarda kısa süreli ve acil olan bazı önlemlerin dahi alınmadığı, para uğruna var olan risklere yeni risklerin eklendiği görülmektedir. Üzülerek söylemek gerekir ki, kentlerimiz deprem güvenliği bakımından 1999 yılından daha iyi durumda değildir' denildi.
Açıklamada, bugün gelinen noktada, konutlar, endüstri tesislerinin yanı sıra kamu yapılarının da deprem güvenli olmadığı savunulan açıklamada, 'Apartmanların altında bulunan birçok işyerinin güvenli olmadıklarını ve yaşanacak bir deprem de büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaklarını bilmek bizleri rahatsız ediyor' vurgusu yapıldı.
Depreme karşı yapı stokunu güvenli hale getirmek iddiasıyla başlatılan kentsel dönüşüm uygulamaları, yeni sorun alanları yarattığı ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:
'YIK-YAP anlayışı kentsel dönüşümün temel bir mantığı olarak karşımıza çıkmaktadır. YIK-YAP anlayışı; bilimi, bilgiyi, mühendisliği ve kentleşme bilimini yok sayan bir anlayıştır. Bir taşeron ve müteahhit bakışıdır. Özellikle ekonomik krizin büyümesiyle birlikte birçok kentsel dönüşüm projesinin yarım kalması, çok fazla mağdur aile yaratmıştır'
'KENTSEL DÖNÜŞÜM AĞIR AKSAK GİDİYOR'
17 Ağustos'un yıldönümü dolayısıyla MHP Yıldırım Belediye Meclis Grup Başkanı İhsan Bilgili de, bir açıklama yaparak depreme hazırlık ve kentsel dönüşüme dikkat çekti.
Yılları boşa geçirmeden, iyi bir planlama yapılarak bir an önce dönüşüme tekrar ve hızlı olarak başlanmasını istediklerini vurgulayan Bilgili, yapılan bazı projelere rağmen kentsel dönüşümün ağır aksak gittiğine dikkat çekti.
Bilgili, kaçak, çarpık ve çürük yapıların bir an önce yenilenmesi gerektiğini ve bunun siyaset üstü davranılması gereken milli bir görev olduğunu da ifade ederek, şöyle devam etti:
' Belediyelerimiz yeterince hızlı davranamamaktadırlar. Son yıllarda Bursa'da kentsel dönüşüm neredeyse tamamen durmuştur. Bursa'da deprem riski taşıyan ve acilen dönüşüm bekleyen 360 bin konut bu hızla kaç yılda dönüştürülecektir.'
Bu konuda yapılması gerekenleri 6 maddede sıralayana Bilgili, mevcut fayların imar planlarına işlenmesini, fay hatları üzerine yapılmış binaların tespit edilerek temizlenmesini, acilen zemin vize kontrol birimi kurulmasını, kentsel dönüşümde sektörün önünün açılmasını önerdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder