14 Eylül 2021 Salı, 08:12
Koronavirüs pandemisi, hayatımızı altüst ederken birçok sektörü de olumsuz yönde etkiledi. Başta turizm olmak üzere çok sayıda sektör yeniden eski günlere dönmek için büyük çaba sarf ediyor.
Ancak, pandemi bir sektöre doping etkisi yaptı.
Dondurulmuş gıdada, başta ABD olmak üzere birçok ülkede Çin'den ithalatı durdurunca Türkiye'nin ihracatı katlanarak büyüdü.
Bu gelişmeyi Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanvekili ve Türkiye Dondurulmuş Gıda Derneği Başkanı Murat Bayizit'in paylaşımı sayesinde öğrendik.
Türkiye'nin ABD, Almanya başta olmak üzere 109 ülkeye yaptığı dondurulmuş meyve sebze ihracatı 2021 yılının 7 aylık döneminde yüzde 46 artarak, 71 milyon dolar olarak gerçekleşti. İhraç edilen doldurulmuş ürünler arasında domateste yüzde 15, patates 105, bezelye, brokoli, karnabahar gibi donuk sebzeler ise yüzde 87 artış sağlandı.
Artışın nedenini ve sektörün gelişmesini Bayizit'e sorduk. O da yanıtladı.
Pek çok ihracat kalemindeki değerlendirmeler 2020'ye göre yapılıyor. Yüzde 30-40'larda artış görülen bu sektörler, kayıpları kapatıyor. Ancak gıda sektöründe durum öyle değil. Tüm sektörler gerilerken dondurulmuş gıdada 2020'de yüzde 7,5 artış vardı. 2019'da 227 milyon dolar olan ihracat, 2020'de pandemiye rağmen 243 milyon dolara çıktı. 2021'de de artarak devam ediyor.
Bu nasıl gerçekleşti?
Bayizit'e göre, ABD'nin dondurulmuş gıdada Türkiye'yi keşfetmesinden kaynaklanıyor. Çin'den ithalat yapmak istemeyen pek çok ülke, Türkiye'ye yöneldi. ABD'nin yanı sıra Rusya ve Irak da ciddi ithalatçılar haline geldi. Rusya, brokoli ve karnabahar, Irak patates, ABD ise ayrıca organik ürünleri tercih ediyor.
Bursa açısından güzel haber ise Türkiye'de faaliyet gösteren 65 dondurulmuş sebze ve meyve fabrikasından 12'sine sahip olmamız. Ayrıca Bursa tarımsal ürün çeşitliliği açından bu işte şanslı.
Bu başka iyi haber ise son 5 yılda mısırda ithalatçı ülke olmaktan çıkıp, ihracatçı hale gelmemiz. Artık yılda 45 bin ton mısır üretilerek, ihraç da ediliyor.
Sektörün gelecekte parlayan yıldız olmaya devam edeceğini ifade eden Bayizit, sektörün geleceği için 3 temel unsur bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:
'Artık sadece makineye yatırım yapmak yerine firmaların tarlayla entegre olmaları gerekiyor. Bunu yaparken sermaye yapıları da güçlenmeli. Bir de hâlâ fason aşamasındayız. Hazır yemek üreticilerine hâlâ bezelye, fasulye satıyoruz. Artık sofraya konulabilecek türden hazır yemekler yapmalıyız. Dünyada vegan yiyecekler popüler hale geldi. Bizim yaprak sarma inanılmaz güzel bir vegan ürün. Bunu dünyaya satmamız lazım'
BORÇTAN KAPANACAK ODAYI AYAĞA KALDIRDI
Refik Aksu, pandeminin en zor günlerinde en çok konuştuğumuz oda başkanlarından biriydi. Bursa'daki seyyar pazarların açık kalması için çalmadık kapı bırakmıyor, iktidar muhalefet ayrımı yapmaksızın milletvekillerinden, belediye başkanlarından destek istiyordu. O dönem yaptığı çabalar sonucu elde edilen başarı pazarcı esnafı kadar Bursalıların da işine yaramıştı.
81 ildeki pazarlar kapalıyken, Bursa günleri kaydırılsa da pazarsız hafta geçirmedi. Refik Aksu, bir yandan üyesi olan 2 bin 300 esnafın derdine çare olmaya çalışırken, diğer yandan 800 bin lira borçla teslim aldığı odayı ayağa kaldırmaya çalıştı. Göreve geldiği günlerde, Ticaret Bakanlığı'nın gönderdiği gelirlerin giderleri karşılamadığı gerekçesiyle kapanma yazısı şokunu yaşayan Aksu ve ekibi 6 ay maaş bile almadı. Emekleri boşa gitmedi. Bugün odanın bir kuruş borcu olmadığı gibi kasasında da para var.
Çekici hariç neredeyse hurdaya çıkmış eski model 8 aracı satarak yerine 10 araç aldı. Nilüfer Belediyesi'nin borcunu ödeyebilmek için sattığı çekici yerine artık filosu var. Çünkü hizmet satın alma yoluyla anlaştığı firma saye-sinde artık kaç üyesi isterse anında çekici gönderebiliyor.
Dün gazeteci arkadaşım İlhami Yıldız ile birlikte sohbet ettiğimiz Seyyar Pazarcılar Odası Başkanı Refik Aksu ve Başkanvekili Ergin Birdal, üç buçuk ay sonra yapılan seçimlere ve yeni döneme hazırlanıyor.
Aksu ve Birdal'ın üzerinde önemli durdukları konu, belediyelerle ilişkiler. Geçmiş dönemde üç belediye ile oda mahkemelik olmuş ve sıkıntılar yaşanmıştı. Aksu ve ekibi göreve gelir gelmez uzlaşma sağlanarak, belediyelerle uyumlu ilişkinin yolu açılmıştı. Yeniden aday olacağını vurgulayan Aksu ve Birdal'ın yeni hedefi Bursa'da tüm pazarların kapalı hale getirilmesi. Vatandaşı sokaktan kurtarıp, rahat alışveriş imkanı sunmak için yeni dönemde çalışacaklarını söylüyorlar.
Bir de pazarlardaki fiyat konusu var tabii... Birdal, 3,5 yıllık süre içinde hileli etiket ile mücadele ettiklerini, pazar çev-resinde seyyar satıcı bırakmadıklarını ifade ederek, 'Kimseden korkumuz yok. Vatandaşa karşı dürüst satış yapılması için elimizden geleni yaptık, yapmaya da devam edeceğiz' dedi.
BU KADARI DA OLMAZ DEMEYİN: AŞI YAPILAN YERE SÜLÜK KOYDU
Önceki gece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın sosyal medyadan yaptığı paylaşımı okuyordum. Başlığı 'Bana bir şey olmaz'dı. Koca, devam ediyordu: Bugünkü vaka sayısı: 21.352. Bu vakalara "Bana bir şey olmaz." ihmali yol açıyor. Bugünkü can kaybı: 243. Vefatların nedeni, ihmallerin yol açtığı yayılım. Tam doz aşımızı zamanında olmalı, tedbirlere düzenli ve birlikte uymalıyız. Risk devam ediyor'
Aşının önemini vurgulayan bu paylaşımın altındaki mesaj ise gerçekten bu kadarı da olmaz dedirten türdendi. Bir hemşire Sağlık Bakanı Koca'yı etiketleyerek yazmış aynen aktarıyorum:
'Şu an hayatımın şokunu yaşıyorum. PCR testi vermemek için aşı yaptırmaya gelen vatandaşın aşısını yaptık. Çıktı bahçede koluna sülük yapıştırdı. Aşıyı emmesi için pes yaaa pes doğrusu.
Yaaa vallahi artık isteyen yaptırsın, istemeyen sonucuna katlansın yazık günah bunca emeğe, bunca paraya. Pazar günü herkes evinde ailesi ile vakit geçiriyor bizler vatandaş aşı olsun diye görevimizin başındayız'
Mesajın sonunu da şöyle bağlamış: Bill Gates Türk insanının aklı ile baş edemez. Kendine gelsin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder