Yazıda yer alan fotoğrafı, dört mevsim yeşil olan Sönmez Medya'nın önünde çektim. Yaz aylarında ağaç ve çimlerin sulanması kadar normal bir şey yok.
Kasım ayının 27'sinde kuraklık nedeniyle görevliler bahçeyi sulamak zorunda kalmışlardı. Çimler sararmış, bitkiler boynunu bükmüştü.
Sonbahar bitti, kış aylarına sayılı günler kaldı. Ancak beklenen sonbahar yağışlarını göremedik. Eylül gibi güneşli bir kasım ayı yaşıyoruz. Uludağ'a yağan karın soğuğu olmazsa hava sıcaklığı daha da yüksek olacak.
***
Koronavirüs, insanlık tarihindeki diğer salgın hastalıklar gibi ya kendisi sönümlenecek ya da aşı ve tedavi yöntemleri sayesinde etkisini kaybedecek. Asıl insanlığı bekleyen büyük tehlike iklim değişikliği ile ortaya çıkan kuraklık.
Aslına bakarsanız, koranvirüs ve diğer birçok hastalık da küresel iklim değişikliğinin bir sonucu. Doğal alanlara yapılan müdahaleler sonucu ortaya çıkan bir hastalık.
Kapıdaki tehlike kuraklığa gelince;
Yapılan araştırmalara göre, küresel ısınmadan Bursa'da önemli ölçüde etkileniyor. Buna hazırlık amacıyla iklim strateji planlarına göre, bitki örtüsü bile değişecek, Bursa'ya özgü ürünleri belki torunlarımız göremeyecek.
Evliya Çelebi'nin 400 yıl önce söylediği 'Velhasıl Bursa sudan ibarettir' sözü zaten tarih sayfalarına gömüldü.
Artık ne Bursa ne Türkiye ne de Dünya'da su bolluğundan söz etmek mümkün değil. Su temini ile ilgili hazırlıklar yapılıyor. Önümüzdeki yıllarda Çınarcık Barajı'nın yapımı belki Bursa'nın su sorununu bir dönem için çözecek. Ancak, kıyı kentleri için deniz suyunun arıtılarak kullanılmasına yönelik ciddi planlamalar var.
BURSA NE DURUMDA?
Son 100 yılın en kurak beşinci senesini bu yıl yaşadık. Son 45 yılın da en kurak günlerini geçiriyoruz. Yağış az, pandemi nedeniyle de su kullanımı yüzde 20 artınca BUSKİ zor günler geçirdi. Kentin su ihtiyacı açılan 155 kuyu ile sağlandı.
Beklenen yağış ise bir türlü gelmedi. Birkaç günlük yağışlı havanın etkisi sadece yüzde 5 oldu.
Merak edip, BUSKİ'nin sitesinden barajların doluluk oranlarına baktım. Doğancı Barajı yüzde 41, Nilüfer Barajı ise yüzde 5 oranında dolu. Site geçmiş yılların da karşılaştırmalı istatistiklerini veriyor. Geçen yıl bu günlerde Doğancı Barajı'nın doluluk oranı yüzde 61 seviyesindeymiş.
Geçen ay Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, su ile ilgili program çekimimizde, Bursalılara seslenerek, şunları söylemişti:
'Bursa su zengini bir şehir değil bu söylemler, hamasi nutuklarla söylenmiş ifadelerdir. Bunu benden ve benden sonra da bu görevi ifa edecek tüm yetkililerden sıkça duyacaksınız. Suyumuzu tasarruflu kullanmak zorundayız. Yoksa torunlarımıza, gelecek nesillere bırakabileceğimiz bir su olmayacak'
Son söz; İnsanlığın bu sorunun çözümü için küresel ölçekli planlara ihtiyacı var. Yapılan anketlere göre, insanlar artık durumun farkında. İklim değişikliği en az salgın hastalıklar kadar tehlike olarak değerlendiriliyor.
Birey olarak bize düşen ise başta su olmak üzere doğal kaynakların kullanımında tasarruflu olabilmek.
DR. ESGİN, DOĞALGAZ YASASINI VATANDAŞA ANLATTI
Yıldırım, Osmangazi ve Gürsu'da yaklaşık 30 bin konut, yıllardan beri bu yasayı bekliyordu.
TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından imzalandıktan sonra yürürlüğe giren 'Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun' sayesinde imar barışından yararlanan konutlara doğalgaz bağlanabilecek.
AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin, yasanın getireceği kolaylığı dün Osmangazi Mehmet Akif Mahallesi sakinleriyle paylaştı.
Mehmet Akif Mahallesi Muhtarı Osman Sakin ve mahalle sakinleri tarafından karşılanan Esgin, TBMM'de kabul edilen yasayla Bursa için önemli bir sorunu çözüme kavuşturduklarını belirterek, güzel haberi paylaşmak için mahalleye geldiğini söyledi.
Mehmet Akif Mahallesi Muhtarı Osman Sakin, Dr. Esgin'e süreç içerisinde gösterdikleri destek ve ilgili için teşekkür etti.
TAPU'DAN 'KORONA MANZARASI'
Koranavirüs salgını Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da geçtiğimiz günlerde açıkladığı gibi Bursa'da da üçüncü zirve dönemini geçiriyor.
Hastaneler doldu, vatandaşa duyarlı olun çağrısını sürekli tekrarlıyor.
Sanırım bu çağrılar insanların bir kulağından gidip ötesinden çıkıyor. Mantık hep aynı 'bana bir şey olmaz'
Dün Tapu Müdürlüğü'ne bir işlem için gittiğimde manzara fotoğraftaki gibiydi. Tapu Müdürlüğü, dijital ortama geçti. Artık işlemlerinizi saate göre verilen randevu ile gerçekleştiriyorsunuz. Bana gelen randevu saati bile ilginçti; 14.23.
Yani bir saat öncesinden gidip beklemenin anlamı yok. Sıranız gelince ekrandan görüp işlem yapıyorsunuz.
Tüm bu organizasyona rağmen işlem için gelenler ne yapıyor?
Kimi bir saat öncesinden gelip, salonda kamp kuruyor. Mesafe konusundaki uyarılara rağmen ekranın önünde maç izler gibi toplanıyor. Oysa ekranı kaçırsanız bile görevli gelip isminizle sesleniyor.
Hasta olunca da 'Ben virüsü nereden kaptım' yakınmaları...
Böyle giderse bu korana bizi asla terk etmeyecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder