Kestel Akiniş rampasında 12 Mart'ta meydana gelen ve 4 kişinin yaşamını yitirdiği, 34 kişinin yaralandığı ve kazada, TIR'la birlikte 25 araç hasar görmüş, Bursa-Ankara yolu savaş alanına dönmüştü.
Son yıllarda Bursa'da meydana gelen en büyük kazalardan biriydi.
Kazadan bir gün sonraki yazımda 'Böylesine büyük ve korkunç bir faciayı önlemek mümkün müydü?' sorusuna yanıt aramıştım.
Her kaza sonrası yapılan klasik ifadelerden birini veren TIR sürücüsünün, 'aracın frenlerinin boşaldığını fark ettim' sözlerinden başlayarak konuyu irdelemek istemiştim.
O notlarla devam edeyim:
Freni suçlamak kolay yol. Oysa gerçek suçlu fren değil, sürücü ya da şirkettir. Fren balon gibi patlamaz. Bu benim değil konuyu çok iyi bilen uzmanların görüşüydü.
Çünkü fren sisteminin herhangi bir yerinde oluşabilecek bir ve hatta iki hata/arıza durumunda bile aracı durdurabilecek en az iki yedek sistem bulunuyormuş. Bunların tümünün devre dışı kalması imkansız. Frenin tutmamasının ana nedenleri bakım eksikliği, yanlış kullanım sonucu ısınma, yüksek hız nedeniyle frenin yetersiz kalması.
Kazayla ilgili önce İnşaat, ardından Makine mühendisleri odaları Bursa şubeleri açıklama yaptı. Makine Mühendisleri Odası Ulaşım Komisyonu raporunda, aracın freninin tutmaması, aracın kötü kullanımı, bakım eksikliği ve denetim (muayene) eksikliği gibi nedenlerden kaynaklanabileceğine dikkat çekilerek, dolayısıyla fren tutmaması tek başına kaza nedeni olarak gösterilemeyeceği ifade edilmişti. Sürücünün durumu ile birlikte araç bakım ve muayene durumu da mutlaka sorgulanmalıydı.
Raporda facia önlenebilir miydi? başlığı altında verilen bilgiler ise ilginç:
'Birçok trafik kazası gibi, fren tutmamasına bağlı kazalarda önlenebilir kazalardır. Dolayısı ile bu kaza da önlenebilir ve facia yaşanmayabilirdi'
Kazayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı'nca yürütülen soruşturma geçtiğimiz günlerde tamamlanarak, hazırlanan iddianame 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edildi. Kazayla ilgili TIR sürücüsü ve lojistik firma yetkililerinin de bulunduğu 4 sanık hakkında 22,5 yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamedeki ilk önemli ayrıntı, polis kaza tutanağında TIR sürücüsünün birinci derece asli kusurlu olduğuydu.
Asıl detaylar ise 5 kişilik heyet tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda yer alıyor. Rapora göre, kaza zincirleme ihmaller sonucu meydana gelmiş.
Kazadan 10 gün önce Samsun'da denetlenen araçta takograf nedeniyle işlem yapılarak, eksikliğin giderilmesi için 7 günlük süre verilmiş. Ancak araç bu sürede eksikliği gidermemiş.
İkinci tespit ise yüksek hızda giden tren yolun sağ ve solunda uygun alan olmasına rağmen kaçmadığı, takografda çekicinin eski plakasının kayıtlı olduğu, aracın kalibrasyonunun yapılmadığı.
Kaza anında çarpmanın etkisiyle aracın hız kadranının 101 kilometrede takılı olmasına rağmen usulsüz müdahale yapılan takografta ise en son hızın 93 kilometre olarak görülmesi. Şoförün yasal sürüş süresini bir saat 10 dakika aştığı da tespit edildi.
Raporun sonuç bölümünde ise çekici ve dorsenin fren sisteminde hava kaçağı ve patlamanın söz konusu olmadığı, fren sistemlerinin bakımsızlığının ölümlü, yaralamalı ve hasarlı trafik kazasının meydana gelmesinde ciddi anlamda etken olduğu ifade edildi.
Çekicinin ve dorsenin malikinin tekerlek ve fren bakımlarını zamanında yaptırmadığı için kusurlu olduğu aktarılan raporda, TIR sürücüsünün de hızını bölgenin şartlarına göre ayarlamadığı, trafik hız işaret levhalarına riayet etmediği gibi sürekli iniş eğimli kara yolunda motor frenini kullanmadığından da kusurlu bulunduğu yer aldı.
Demek ki neymiş? Fren balon gibi patlamazmış...
MMO: AĞIR TONAJLI VE SERVİS ARAÇLARI DAHA SIKI DENETLENMELİ
Makine Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fikri Düşünceli, kazanın olduğu günden beri ısrarla denetim konusuna ağır verilmesine dikkat çekiyor.
Ticari araçların Almanya'da 6 ayda bir denetimden geçtiğini vurgulayan Düşünceli, TIR ve kamyonlar ise 3 ayda bir teknik kontrole alındığını söyledi. Düşünceli, 'Bu tür kazaların önüne geçilmesi için denetimler arttırılmalı. Göründüğü gibi TIR faciası da fren sistemlerinin bakımsızlığı ve ihmali sonucu meydana gelmiş' dedi.
İLK KEZ BİR KADIN ŞUBE BAŞKANI OLDU
Ağır ve erkek yoğun bir işkolu olan metal sektöründe, devrim niteliğinde bir gelişme yaşandı. Sektöründe örgütlü en büyük sendika olan Türk Metal, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirerek, Bursa'da yeni kurulan şube başkanlığına sendikanın Bursa Kadın Kolları Sorumlusu Selda Tekman getirildi.
Çalışma yaşamına 1997 yılında Siemens işyerinde başlayan Tekman 1999 yılında işyeri baştemsilcisi, 2007 yılında Bursa Nilüfer Şubesi Mali Sekreteri, 2012 yılında da Şube Eğitim Sekreteri seçildi. Daha sonra Bursa Kadın Kolları Sorumlusu olan Tekman, Sendikanın Yönetim Kurulu kararıyla, 13 Nisan 2021 günü yeni kurulan Bursa Şubesi başkanlığına getirildi.
Yaşamının 22 yılını sendikal mücadeleyle geçiren Tekman, 2017 yılında Ankara'daki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamalarına giden Bursa ekibinin kaza geçirdiği İnegöl'de ölümden dönmüştü. 7 kadın işçinin yaşamını yitirdiği kazada ağır yaralanan Tekman, uzun süren tedavinin ardından çalışma yaşamına geri dönmüştü.
Başkan olmasını 'Bu görev yalnızca benim için değil, Türk Metal'de örgütlü 20 binin üzerindeki kadın işçi için çok büyük bir onur' sözleriyle değerlendiren Tekman, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı Pervul Kavlak ve yönetim kurulana teşekkür etti.
Tekman, görevde elde edeceği başarıların kendisinin değil, iş kolunda alınteri döken tüm emekçi kadınların olacağını sözlerine ekledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder