Yunanistan her sıkıştığında bunu yapıyor: Türkiye'ye saldırarak, kendi kamuoyuna mesaj vermek.
Oysa, basın toplantısında gerilimin yaşandığı görüşme, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri düzeltmek amacıyla düzenlenmişti. Yunan bakanın siyasi ve diplomatik nezaketten yoksun açıklamaları yüzünden adeta sabote edilen toplantının dün Yunan basınındaki yankılarına bakınca istedikleri amaca ulaştıkları görülüyor.
Neredeyse tüm gazetelerin manşetlerinde Demdias göklere çıkarılırken, suçlu taraf olarak Türkiye gösteriliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu anında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da dün 'küstah bakana' haddini bildiren açıklamaları yaptı.
AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, basın toplantısının ardından sosyal medya hesabından 'Batı Trakya Azınlığı TÜRK'tür Nokta. Gerisi lafügüzaf' mesajını hem Türkçe hem de Demdias'ı etiketleyerek Yunanca verdi.
Çavuşoğlu, Batı Trakya'da doğup büyüyen ardından Türkiye'de siyasete atılmadan önce yıllarca Batı Trakya Derneği Başkanlığı yapmış bir isim. İnsan Hakları Komisyonu başkanı olması dolayısıyla da konuyu yakından takip ediyor.
Dün görüştüğümüzde, Yunanistan'ın demokratik hafıza ve kültüre sahip bir ülke olmadığına işaret ederek konuşmasına başladı ve şu sözlerle devam etti:
'Orada doğmuş büyümüş ve yaşamış, sorunlu alanları görmüş biri olarak söylüyorum. Yunanistan'da demokrasisi maalesef çok geride. Bunu da bir türlü aşamıyor. Devlet olarak da henüz kurumsallaşmış bir yapıya sahip değil'
Ardından da nedeni açıkladı:
'iktidarda kim olursa olsun. Halkın duygusal durumuna göre yönetim anlayışı belirleniyor. Yunanistan uluslararası platformda ve iç kamuoyunda sıkıştığı her anda Türkiye ile bir gerginlik oluşturma çabası içine giriyor. Ve Türkiye'ye karşı o tarihten kaynaklanan kompleksli tutumundan dolayı kendi iktidarını kendi iktidarını güçlendirmeye çalışıyor'
Demdias'ın da yaptığının bu anlayışın sonucu olduğuna işaret eden Çavuşoğlu şunları söyledi:
'Yunanistan, son dönemde, Gerek Doğu Akdeniz'de Libya ve Mısır'ın Türkiye ile yeniden iletişime girmesi nedeniyle zor durumda kaldı. AB'den de isteği desteği bulamadı. Zaten AB, Yunanistan'ın bu şımarık tavırlarından yaka silkmiş durumda. Kendi içine kapanan iktidar, Bakın Türkiye'de de olsa Yunanistan'ın hakkını mücadele ediyoruz mesajını vermeye çalışıyor'
'ETNİK KİMLİK DAYATMASI AYIP VE İNSAN HAKKI İHLALİ'
Bursa bir göçmen kenti. Batı Trakya'dan da yoğun göç aldığı için kentteki bir çok dostumuz ve arkadaşımızın doğdukları topraklarla bağlantıları sürüyor. Daha geçtiğimiz günlerde Olay Gazetesi'nde çalışan arkadaşımız Hasan Ali Çavuş, izlenimlerini kaleme aldı.
Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Yıldırım Belediye Meclis Üyesi Ali Mollasalih ve kardeşi Osmangazi Belediyesi Özel Kalem Müdürü Dr. Orhan Mollasalih ve isimlerini sayamadığım onlarca arkadaşımızla görüşmelerimizde, sıkıntıları dile getiriyorlar.
Batı Trakya'da Türk kelimesi yasak. Tabelalardan kaldırılmış.
Hakan Çavuşoğlu, konuşmamızda, Batı Trakya'daki Türk azınlığın statüsünün Lozan'la belirlendiğini özellikle vurgulayarak, şöyle devam etti:
'Buradaki azınlık Türk olarak varlığını sürdürmek kararlığındadır. Bir devletin veya devlet görevlisinin hiç kimseye etnik kimlik dayatma ya da kendisini ifade ettiği bir etnik kimlikten farklı gösterme çabası içerisinde olması büyük bir ayıptır ve büyük bir insan hakkı ihlalidir'
Ardından şunları ekledi:
'1985'ten itibaren 1920'li yıllarda kurulmuş isimlerinde ve tabelalarında Türk ibaresi bulunan dernekleri kapattılar. Bunun üzerine azınlık temsilcileri AHİM dava açtılar davalar kazanıldı. Yunanistan'ın haksız görüldü. Bu tabelaların yeniden asılması gerektiğine karar verildi. Buna rağmen her defasında bize AB üzerinden bir şeyler söylemeye çalışan Yunanistan bizzati AHİM vermiş olduğu kararları yok sayıyor'
Batı Trakya'daki Müslüman Türk azınlığın dini hürriyetlerinin de engellendiğine dikkat çeken Çavuşoğlu, 'Yasa çıkarıp içinde 5 Hristiyan'ın komisyon 240 camiye imam atıyor. Vakıf mallarına el koyuyorsunuz. Eğitim hürriyetinde benzer durum var. Ana okulu mecburiyeti sonrası Yunan okullarında tek dilli ve Hristiyan ritüellerine uygun eğitim verilmesi insanlık dışı ve kabul edilmez bir olaydır'
TURİZMDE 2021 DE KAYIP YILI OLACAK
Her yıl 15-22 Nisan tarihleri arasında kutlanan Turizm Haftası, koronavirüs pandemisi dolayısıyla yine buruk geçiyor.
Pandeminin başladığı geçen yılın ilk üç ayı turizm açısından çok iyi geçmişti. Mart ayıyla birlikte tüm planlar altüst oldu. Yaz aylarında durumun normalleşeceği beklentileri ise boşa çıktı. Pandemi gerileyeceğini dalga dalga yayıldı. Bugünlerdeki yüksek vaka sayıları nedeniyle geçen yılı arar olduk.
Pandeminden en çok etkilenen sektör ise turizm. Geçen yıl sektördeki daralma yüzde 70'e ulaştı. Bu yılki beklenti ise yaz aylarında bir mucize gerçekleşip virüs sönümlenmezse daha kötü olacağı yönünde.
Aslında Türk turizmcileri krizlere alışkın. Bomba, uçak düşmesi, darbe girişimi gibi krizler hiç bu kadar etkili olmamıştı.
TÜRSAB'ta Sayman Yönetim Kurulu üyesi olarak Bursa'yı temsil eden Hasan Eker, 'Umarız böylesine kötü bir turizm haftası daha kutlamayız' temennisinde bulunuyor.
Eker'e göre, turizmcilerin durumu hiç bu kadar kötü olmamıştı.
Oteller kredileri geri ödemekte zorlanıyorlar. Çekilen kredilerin geri ödemeleri kapıya dayandı. Yetişmiş personel de işten çıkarılamıyor. Çıkarsalar geri alamayacaklar.
Acenteler ise daha da zor durumda, kredi çekecek mali verilere dahi birçoğu sahip değil. Yaptıkları ön ödemeleri geri alamayan birçok acente var. İşleri durmuş durumda. Personel masrafları devam ediyor.
Eker, uygulamasına son verilen kısa çalışma ödeneğinin yeniden başlatılması çağrısını da yaparak, 'Bu turizm işletmecisine değil. Personele destek. Aksi halde milyonlarca turizm personeli işsiz kalacak. Ayrıca işletmelerin ayakta kalabilmesi için 2 yılı ödemesiz faizsiz kredi desteği bekleniyor' dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder