“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür”
Yani, insan hafızasının eksikliği unutmasıdır…
Hayatın acılarını unutmak ve insanoğlunun yaşamını her şeye rağmen devam etmesini sağlamak için belki de bir nimet…
Ancak, yaşananlardan ders almasını da bilmek gerekir…
1999 yılında yaşadığımız Marmara depremi felaketi üzerinden tam 18 yıl geçti… İlk günlerdeki korkular ve önlemlerle ilgili seferberliğimizden eser yok.
Ancak doğa uyumuyor ve milyonlarca yıldan beri hiç aksatmadığı devinimini sürdürmeye devam ediyor.
Önceki gün Ege Denizi’ndeki 6.2 büyüklüğündeki deprem, sarsıntıyı yaşayan İzmir’den İstanbul’a kadar uzanan 550 kilometrelik hat üzerindeki insanların her an yanı başımızda olan doğal felaketin korkusunu bir kez da hissetmiştir.
Su uyusa da deprem uyumuyor ve hatırlatıp önlem almamızı istiyor.
Deprem, tıpkı yağmur, yıldırım ve her bahar ayında tabiatın yeniden yeşermesi gibi bir doğa olayı. Onu afet haline getiren insanların kendi elleriyle yaptığı binalar.
Deprem kendini hatırlatmışken, Bursa ne durumda, deprem riski ve alınan önlemler yeterli mi buna bakalım isterseniz.
Kamunun yanı sıra depreme en çok kafa yoran ve kaygı duyanlar akademik odalar.
BURSA, İSTANBUL’DAN DAHA RİSKLİ
Deprem riskiyle ilgili Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’den soruyoruz, Bursa ne duruma?
Er’e göre, katil fay olarak adlandırılan Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey, orta ve güney kollarının her hangi birinde olası 7 ve üzerindeki bir deprem direkt Bursa’yı etkileyecek. Yani Bursa, deprem tehlikesi açısından İstanbul’dan daha kötü durumda. İstanbul’u kuzey kolu etkileyecekken, Bursa her üç koldaki sarsıntıdan zarar görecek.
Bursa için büyük bir risk var.
1855’te daha çok katlı binalar yokken meydana gelen deprem küçük kıyamet olarak adlandırılmış Ulu Cami’nin 16 kubbesi ile Orhangazi türbesi yerle bir olmuş. Birçok tarihi eser zarar görmüş.
Engin Er, 1855 depreminin çok iyi araştırılması gerektiğini üzerine basa basa söylüyor. Çünkü bu depremin hasar verdiği bölgeler ve tekrarlama periyotlarını bilmek çok önemli. Henüz bu konuda bilimsel bir çalışma yapılmadığına dikkat çeken Er’e göre, kenti bekleyen tehlikenin farkında olunması gerekiyor.
Engin Er’in diğer dikkat çektiği bir konu da alüvyon zeminde devam eden yapılaşma. Fay hatları ve zemin dikkate alınmadan gerçekleştirilecek yeni yapılaşma önümüzdeki günlerde kentsel dönüşüm yapılan alanların da yeniden dönüşüme girmesini zorunlu kılacak. Ayrıca dönüşüm alanlarında hala yapı ruhsatları verilmeye devam ediliyor.
Engin Er’e göre, Bursa hala ne yaptığını bilmiyor.
13 YIL KAYIP ZAMAN
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Albayrak ise depremi afete çeviren binalara dikkat çekiyor.
1999 depremini yaşandıktan 13 yıl sonra kentsel dönüşüm yasasının çıkarılabildiğini kaydeden Albayrak, 13 yılın çok uzun bir kayıp zaman olduğuna dikkat çekiyor.
Albayrak, anlatırken endişelerimiz daha da artıyor.
Bursa’nın 650 bin konut stokunun maalesef yüzde 60’ı kaçak ve ruhsata aykırı binalardan oluşuyor.
Peki, yasa çıktıktan sonra yani 2012’den bu yana kaç binada bundan faydalanılmış. Belki inanamayacaksınız ama sadece ve sadece 160 bina.
Devede kulak bile denemeyecek bir rakam.
Yani, insan hafızasının eksikliği unutmasıdır…
Hayatın acılarını unutmak ve insanoğlunun yaşamını her şeye rağmen devam etmesini sağlamak için belki de bir nimet…
Ancak, yaşananlardan ders almasını da bilmek gerekir…
1999 yılında yaşadığımız Marmara depremi felaketi üzerinden tam 18 yıl geçti… İlk günlerdeki korkular ve önlemlerle ilgili seferberliğimizden eser yok.
Ancak doğa uyumuyor ve milyonlarca yıldan beri hiç aksatmadığı devinimini sürdürmeye devam ediyor.
Önceki gün Ege Denizi’ndeki 6.2 büyüklüğündeki deprem, sarsıntıyı yaşayan İzmir’den İstanbul’a kadar uzanan 550 kilometrelik hat üzerindeki insanların her an yanı başımızda olan doğal felaketin korkusunu bir kez da hissetmiştir.
Su uyusa da deprem uyumuyor ve hatırlatıp önlem almamızı istiyor.
Deprem, tıpkı yağmur, yıldırım ve her bahar ayında tabiatın yeniden yeşermesi gibi bir doğa olayı. Onu afet haline getiren insanların kendi elleriyle yaptığı binalar.
Deprem kendini hatırlatmışken, Bursa ne durumda, deprem riski ve alınan önlemler yeterli mi buna bakalım isterseniz.
Kamunun yanı sıra depreme en çok kafa yoran ve kaygı duyanlar akademik odalar.
BURSA, İSTANBUL’DAN DAHA RİSKLİ
Deprem riskiyle ilgili Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er’den soruyoruz, Bursa ne duruma?
Er’e göre, katil fay olarak adlandırılan Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey, orta ve güney kollarının her hangi birinde olası 7 ve üzerindeki bir deprem direkt Bursa’yı etkileyecek. Yani Bursa, deprem tehlikesi açısından İstanbul’dan daha kötü durumda. İstanbul’u kuzey kolu etkileyecekken, Bursa her üç koldaki sarsıntıdan zarar görecek.
Bursa için büyük bir risk var.
1855’te daha çok katlı binalar yokken meydana gelen deprem küçük kıyamet olarak adlandırılmış Ulu Cami’nin 16 kubbesi ile Orhangazi türbesi yerle bir olmuş. Birçok tarihi eser zarar görmüş.
Engin Er, 1855 depreminin çok iyi araştırılması gerektiğini üzerine basa basa söylüyor. Çünkü bu depremin hasar verdiği bölgeler ve tekrarlama periyotlarını bilmek çok önemli. Henüz bu konuda bilimsel bir çalışma yapılmadığına dikkat çeken Er’e göre, kenti bekleyen tehlikenin farkında olunması gerekiyor.
Engin Er’in diğer dikkat çektiği bir konu da alüvyon zeminde devam eden yapılaşma. Fay hatları ve zemin dikkate alınmadan gerçekleştirilecek yeni yapılaşma önümüzdeki günlerde kentsel dönüşüm yapılan alanların da yeniden dönüşüme girmesini zorunlu kılacak. Ayrıca dönüşüm alanlarında hala yapı ruhsatları verilmeye devam ediliyor.
Engin Er’e göre, Bursa hala ne yaptığını bilmiyor.
13 YIL KAYIP ZAMAN
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Mehmet Albayrak ise depremi afete çeviren binalara dikkat çekiyor.
1999 depremini yaşandıktan 13 yıl sonra kentsel dönüşüm yasasının çıkarılabildiğini kaydeden Albayrak, 13 yılın çok uzun bir kayıp zaman olduğuna dikkat çekiyor.
Albayrak, anlatırken endişelerimiz daha da artıyor.
Bursa’nın 650 bin konut stokunun maalesef yüzde 60’ı kaçak ve ruhsata aykırı binalardan oluşuyor.
Peki, yasa çıktıktan sonra yani 2012’den bu yana kaç binada bundan faydalanılmış. Belki inanamayacaksınız ama sadece ve sadece 160 bina.
Devede kulak bile denemeyecek bir rakam.
BÖLGESEL
PLANLAMA
Kentsel dönüşümün bir an önce Yıldırım’daki gibi bölgesel planlamalarla ele alınması gerektiğinin altını çizen Albayrak’a göre, Nilüfer’de yapılan bina yenilemelerinin de önümüzdeki yıllarda ulaşım gibi daha büyük sorunlara yol açacak. Yılan her çürük binanın yapılması can ve mal emniyeti sağlar ancak plan çerçevesinde yapılmazsa sorunları da beraberinde getirir.
Albayrak’a göre, bu ivmeyle devam ederse Bursa’nın ancak 75-100 yıl içinde depreme hazır hale gelebilir.
Ancak bu kadar süremiz yok. Yüzde sıfır 50 emsal değer falan bunları tartışmak yerine bütünsel ve bölgesel planlar yapmak zorundayız.
DEPREM BİLİNCİNİN OLUŞMASI
Albayrak’ın diğer dikkat çektiği konu ise deprem bilincinin oluşturulması için 1999 sonrası başlatılan çalışmaların artık eski ivmesini kaybetmesi.
Deprem afetine hazırlık üç aşamadan oluşuyor. Biri hazırlık, ikincisi deprem sırasında yapılması gerekenler üçüncüsü de deprem sonrasında yapılacaklar. Türkiye sadece deprem sonrası yapılacaklar konusunda mesafe kaydetti. Ekmeğimizi bölüşme konusunda ne kadar özverili olduğumuz bu tür felaketler sonrası ortaya çıkıyor. Ama öncesindeki bilinçlenme ve depreme hazır olma konusunda maalesef yeterince çalışma yok. Tatbikatlar neredeyse unutuldu.
Albayrak, bu konuları Bursa Valisi İzzettin Küçük ile de paylaştıklarını anlatıyor.
Engin Er ve Mehmet Albayrak’ın anlattıkları gerçekten çok önemli. Belki şimdi dikkatle okuyup üzerinde duruyoruz. Ama inanın 15 gün sonra ben dahil hepimiz unutup normal yaşantımıza devam edeceğiz.
Biz unutsak da doğa unutmuyor…
Haberiniz olsun...
Kentsel dönüşümün bir an önce Yıldırım’daki gibi bölgesel planlamalarla ele alınması gerektiğinin altını çizen Albayrak’a göre, Nilüfer’de yapılan bina yenilemelerinin de önümüzdeki yıllarda ulaşım gibi daha büyük sorunlara yol açacak. Yılan her çürük binanın yapılması can ve mal emniyeti sağlar ancak plan çerçevesinde yapılmazsa sorunları da beraberinde getirir.
Albayrak’a göre, bu ivmeyle devam ederse Bursa’nın ancak 75-100 yıl içinde depreme hazır hale gelebilir.
Ancak bu kadar süremiz yok. Yüzde sıfır 50 emsal değer falan bunları tartışmak yerine bütünsel ve bölgesel planlar yapmak zorundayız.
DEPREM BİLİNCİNİN OLUŞMASI
Albayrak’ın diğer dikkat çektiği konu ise deprem bilincinin oluşturulması için 1999 sonrası başlatılan çalışmaların artık eski ivmesini kaybetmesi.
Deprem afetine hazırlık üç aşamadan oluşuyor. Biri hazırlık, ikincisi deprem sırasında yapılması gerekenler üçüncüsü de deprem sonrasında yapılacaklar. Türkiye sadece deprem sonrası yapılacaklar konusunda mesafe kaydetti. Ekmeğimizi bölüşme konusunda ne kadar özverili olduğumuz bu tür felaketler sonrası ortaya çıkıyor. Ama öncesindeki bilinçlenme ve depreme hazır olma konusunda maalesef yeterince çalışma yok. Tatbikatlar neredeyse unutuldu.
Albayrak, bu konuları Bursa Valisi İzzettin Küçük ile de paylaştıklarını anlatıyor.
Engin Er ve Mehmet Albayrak’ın anlattıkları gerçekten çok önemli. Belki şimdi dikkatle okuyup üzerinde duruyoruz. Ama inanın 15 gün sonra ben dahil hepimiz unutup normal yaşantımıza devam edeceğiz.
Biz unutsak da doğa unutmuyor…
Haberiniz olsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder