Bazen bir fotoğraf binlerce sayfa yazı kadar
anlamlıdır.
Bu kez yan yana konulmuş iki fotoğraf aslında
tüm gerçeği tüm çıplaklığıyla anlatsa da ben size yine de öyküsünü yazayım.
Aradan geçen yılların etkisiyle renkleri
solmuş birinci fotoğrafı tam 40 yıl önce Gemlik’in girişindeki Karsak deresinin
denizle buluştuğu noktada çekmiştim. Sol başta yer alan kardeşim Mustafa Göz,
halen Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde kalp ve damar cerrahisi profesörü,
sağ baştaki ise küçük kardeşim Kemal Göz, o da Bursa Hakimiyet Gazetesi Yazı
İşleri Müdürü. Ortada yeralan Berkay’ın halen ne yaptığını bilmiyorum.
O zamanlar pırıl pırıl akan karsak deresi ile denizin buluştuğu noktada kumdan adacıklar oluşurdu. Bu fotoğraf da o adacıklardan birinde çekildi.
Fotoğrafı çektiğim Rusların efsane makinası Lubitel 2 sayesinde gazetecilik merakımda başlamıştı.
O zamanlar pırıl pırıl akan karsak deresi ile denizin buluştuğu noktada kumdan adacıklar oluşurdu. Bu fotoğraf da o adacıklardan birinde çekildi.
Fotoğrafı çektiğim Rusların efsane makinası Lubitel 2 sayesinde gazetecilik merakımda başlamıştı.
76 maddeden oluşan 24 kanun ve 3 KHK’yı
değiştirecek “Üretim Reform Paketi Kanun Tasarısı” TBMM’ye getirilmesiyle başlayan tartışmalar
üzerine birden bu fotoğraf aklıma geldi.
Olan bitenin farkındaydık…
Olan bitenin farkındaydık…
Çevremizdeki zeytinlikler, birer birer yok
olup, yerine beton yığınları dikiliyordu. Ama bu fotoğrafa bakınca nelerin yok
olduğu çok daha çarpıcı biçimde ortaya çıkıyor.
Fotoğrafın arka planında yer alan Gemlik’in
Manastır bölgesinde sadece bir apartman var. Adını da yazayım Uzay Apartmanı ve
çevresinde tek katlı fabrika evleri.
Deniz kıyısı ve tepe yamaçları tamamen
zeytinlik….
Aynı açı olmasa da dün çekilen bu fotoğrafta
ise bölgenin nasıl beton yığınına dönüştüğünü görülüyor.
40 yılda işte böyle yok etmişiz, dünyaca tescillenen Gemlik zeytininin yetiştiği ağaçları.
40 yılda işte böyle yok etmişiz, dünyaca tescillenen Gemlik zeytininin yetiştiği ağaçları.
Hala da devam ediyor katliam. İmara açılan
sahalarda zeytinlik kalmadı. Sadece
zeytinlikler mi pırıl pırıl akan ağlayan kaya artık yok.
Fotoğrafın daha ilerisinde Küçük Kumla
Mahallesi var. Marmara’nın bir zamanlar gözde tatil yeri. Zeytinlikler arasında
kurulan kamp çadırları ve altın renkli kumlarıyla meşhur. Şu anda ne zeytin
ağaçları ne de altın renkli kumları var.
Çok yakında Manastır’la Gemlik arasındaki 8
kilometrelik yol güzergahı boyunca beton yığınlarıyla dolacak.
Manastır’dan bakınca tam karşıdan Umurbey’in
eteklerinden giden İstanbul-İzmir otobanı ise kıyımın başka bir adresi.
Ziraat Mühendisleri Odası’nın hazırladığı
raporda anlattığım fotoğrafın matematiğe dökülmüş hali yer alıyor.
Bursa’da şehirleşme nedeniyle son yıllarda 2
bin 266 hektar, İstanbul-İzmir otoyolu ile 251,3, Mudanya Çevre Yolu plan
değişikliği nedeniyle 17,1 hektar olmak üzere toplam 2 bin 534 hektar zeytinlik
yok oldu. Kaybedilen zeytin ağacı sayısı ise az buz değil tam tamına 887 bin
180. Tek tek saydılar mı diyeceksiniz?
Hayır, saymadılar ağaç sayısı dönüm başına
ortalama bilgilerden çıkarıldı.
Zeytin koruma kanunu, sivil toplum kuruluşlarının açtıkları davalara rağmen bu duruma düşüldü. Rapordaki çarpıcı bir cümleyi ise aynen vermek istiyorum:
“ Bunun en temel nedeni kanunun, planların uygulayıcısı olan kurumların, kolaylaştırıcı etkileri ile kanunları ve yönetmelikleri uygulamama veya uygulayamamalarıdır”
Zeytin koruma kanunu, sivil toplum kuruluşlarının açtıkları davalara rağmen bu duruma düşüldü. Rapordaki çarpıcı bir cümleyi ise aynen vermek istiyorum:
“ Bunun en temel nedeni kanunun, planların uygulayıcısı olan kurumların, kolaylaştırıcı etkileri ile kanunları ve yönetmelikleri uygulamama veya uygulayamamalarıdır”
Uzmanlara göre, bu tasarı yasalaşırsa
zeytinlikler daha hızlı yok olacak.
İZNİK GÖLÜ’NDEKİ KİRLİLİK TARTIŞMASI
Marmara’nın gözbebeği İznik Gölü, son
yıllarda kirlilik tehdidi altında. Nisan ayından beri görülen balık
ölümleri ve en son koruma altındaki su
samurunun telef olması tartışmaları daha da alevlendirdi.
Daha geçen yıl 5 Mayıs'ta İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, 24 kişiden oluşan bölüm öğrencileri ile birlikte İznik Gölü'ndeki araştırmasının ardından "İznik Gölü ekolojik ve biyolojik tehdit altında. Acil yönetim planının hayata geçirilmesi gerekiyor. Yoksa çok geç kalınacak. Başka İznik gölü yok" demişti.
Daha geçen yıl 5 Mayıs'ta İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Meriç Albay, 24 kişiden oluşan bölüm öğrencileri ile birlikte İznik Gölü'ndeki araştırmasının ardından "İznik Gölü ekolojik ve biyolojik tehdit altında. Acil yönetim planının hayata geçirilmesi gerekiyor. Yoksa çok geç kalınacak. Başka İznik gölü yok" demişti.
CHP Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu
ise kirliliğe dikkat çekmek için sosyal medya hesabından canlı yayın yaparak,
hangi partiden olursa olsun tüm milletvekillerine İznik için işbirliği çağrısı
yapmıştı.
Kirlilik iddialarına İznik Belediye Başkanı Osman Sargın iki kez yanıt verdi.
Kirlilik iddialarına İznik Belediye Başkanı Osman Sargın iki kez yanıt verdi.
Kirlilik olmadığını ve balık ölümlerinin
kirlilikten değil, balıkçıların yanlış uygulamaları ve dinamit kullanılmasından
kaynaklandığını savundu.
Sargın, savunmasına dayanak olarak da Halk Sağlığı Laboratuarının yaptığı analizleri gösterdi.
Gemlik Körfezi’ndeki kirliliğe dikkat çekerken de aynı şeyleri yazmıştım. Başkanın gösterdiği Halk Sağlığı Laboratuarının yaptığı analiz tamamen biyolojik inceleme.. Yani göle kanalizasyon karışıyor mu karışmıyor mu soruna yanıt verecek türden.
Oysa uzmanların iddiası göldeki kirliliğin zirai ilaç, gübre ve sanayi atıklarıyla ilgili kimyasal kaynaklı olması üzerine.
Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ali Uluşahin’e bir kez daha soruyorum.
O da aynı şeyleri tekrarlıyor. Kirlilik ve kaynağının ortaya çıkması için sadece ve sadece biyolojik inceleme sonuç vermez. Kimyasal ve ağır metal analizlerinin yapılması gerekiyor.
Başkan Sargın’a çağrım; onun da gözü gibi baktığı ve ilçenin her şeyi olan gölle ilgili lütfen kimyasal analiz de yaptırın
Sargın, savunmasına dayanak olarak da Halk Sağlığı Laboratuarının yaptığı analizleri gösterdi.
Gemlik Körfezi’ndeki kirliliğe dikkat çekerken de aynı şeyleri yazmıştım. Başkanın gösterdiği Halk Sağlığı Laboratuarının yaptığı analiz tamamen biyolojik inceleme.. Yani göle kanalizasyon karışıyor mu karışmıyor mu soruna yanıt verecek türden.
Oysa uzmanların iddiası göldeki kirliliğin zirai ilaç, gübre ve sanayi atıklarıyla ilgili kimyasal kaynaklı olması üzerine.
Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ali Uluşahin’e bir kez daha soruyorum.
O da aynı şeyleri tekrarlıyor. Kirlilik ve kaynağının ortaya çıkması için sadece ve sadece biyolojik inceleme sonuç vermez. Kimyasal ve ağır metal analizlerinin yapılması gerekiyor.
Başkan Sargın’a çağrım; onun da gözü gibi baktığı ve ilçenin her şeyi olan gölle ilgili lütfen kimyasal analiz de yaptırın
Bakalım ne çıkacak. Temiz çıkarsa rahat bir
nefes alırız, yok eğer kirliyse hep
birlikte önlem alma zamanı…
Kızılderili
atasözüyle bitirelim.
“Son
ırmak kuruduğunda, son ağaç kesildiğinde, son balık tutulduğunda, beyaz adam
paranın yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder