Tarihi
Milattan Önce 4'üncü Yüzyıl'a kadar uzanan, Bitinya, Roma, Selçuklu ve Osmanlı
uygarlıklarına ev sahipliği yapan İznik’in her yıl çıkan yeni bir özelliği ile
başta bilim çevreleri olmak üzere herkesi şaşırtmaya devam ediyor.
Hıristiyanlık tarihindeki konsül toplantısının yanı sıra 2014 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından İznik’te havadan yapılan fotoğraf çekimleri sırasında, ilçe ile aynı adı taşıyan gölün 20 metre açığında 1,5- 2 metre derinlikte bazilika formunda bir kilise kalıntısı ortaya çıktı.
Yapılan inceleme sonucu yapının Roma askerleri tarafından İznik Gölü kıyısında öldürülen 'Aziz Neophytos' adına yapılan kilise olduğunu belirledi. Amerika Arkeoloji Enstitüsü de bazilikanın bulunmasını 2014 yılında, 'Dünyadaki En Önemli 10 Arkeolojik Keşif' arasına aldı.
Ardından zeytinlikte bugüne kadar benzerine rastlanmamış lahitler, Nilüfer Hatun İmarethanesi restorasyonu sırasında da Bizans şapeli bulundu.
İznik ile ilgili yeni bir keşif haberi bu kez binlerce kilometre uzaklıktaki Adriyatik Denizi’nden geldi. Aslında keşif 2006 yılının ağustos ayında yapılan bir dalış sırasında gerçekleşti.
İznik Gölü’nde bulunan bazilikanın 'Aziz Neophytos' adına yapıldığını belirleyen ve bunu dünya kamuoyuna duyuran Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, bu kez İznik çinileriyle ilgili yapılan keşfi Bursa’da Zaman Dergisi’nde anlattı.
Sava-Medvescak dalış kulübünden Jurica Bezak’ın liderliğinde, Hırvatistan’ın Dobrovnik kıyılarından yaklaşık 22 deniz mili uzaklıktaki Mljet Adası’nın güney kıyısı açıklarında bulunan Sveti Pavao sığlığında yapılan dalışta batan gemi 40-42 metre derinlikler arasında yaklaşık 50 metrekare büyüklüğünde bir alanda bulundu. 16’ncı yüzyıla ait olduğu düşünülen kürekli ve yelkenli ticaret gemisi Venediklilere aitti.
Batıktan 2006-2017 yılları arasında yapılan 6 arkeolojik sualtı kazı döneminde 300’ün üzerinde eser çıkartıldı. Bunlardan 60 tanesi İznik üretimi olan tabak, küçük kase ve testi gibi yiyecek ve içecek servisinde kullanılan sofra takımlarından oluşan çinilerden oluşuyordu.
Keşfedilen batıkta bulunan kargo İznik’te üretilen çinilerin deniz yolu kullanılarak deniz aşırı ülkelere ihraç edildiğinin en güzel belgelerinden birisi oldu.
Batığın tarihlenmesinde gemide bulunan Osmanlı akçeleri önemli rol oynadı. Akçeler 4 farklı padişah dönemine ait. Yavuz Sultan Selim’den başlayıp, Kanunu Sultan Süleyman ve İkinci Selim ve Üçüncü Murat’a kadar devam ediyor. Üçüncü Murat’ın para basmaya 1574’te başladığından geminin bu tarihten önce batması mümkün değil. Diğer bir ifade ile en erken 1575 yılında batmış olan bir gemide 1530 civarında ortaya çıkan 17’nci yüzyılın sonlarına kadar tarihlenebilecek 5 farklı üslupta çanak çömlek bulunuyor.
Prof. Dr. Şahin’in yazısında verdiği bilgiye göre, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında İznik Çinileri Avrupa’da popüler hale gelmiş, Venedik, Cenova, Dubrovnik gibi önemli pazarlara ihraç edilmiş. 18’nci yüzyıl başlarına gelinde ise İznik’teki üretim bütün önemini kaybetmiş ve liderlik Kütahya gibi başka Osmanlı seramik merkezlerine kaymış.
Sveti Pavao batığı Venedikli bir tüccarın İznik çinilerinden oluşan dönemin lüks mallarının yer aldığı kargosu ile Marmara Denizi’nde bulunan İstanbul gibi bir limandan yola çıkarak Venedik’e doğru yolculuk ettiğini gösteren eşsiz bir örnek. Aynı zamanda, 16’ncı yüzyıl Akdeniz’inde Deniz ticaretinin anlaşılmasını ve batı pazarında tercih edilen çanak çömlek formlarını gösteren önemli bir keşif. Geminin kargosunda bulunan kap kaçaklar İznik çinilerinin 70 yıllık gelişimindeki evreleri neredeyse tamamını temsil ediyor. Bu nedenle batıkta açığa çıkarılan konteks İznik çinisinin tarihleme ve kronoloji çalışmalarında konunun uzmanlarına yeni ufuklar açmaya aday.
Diğer bir ifadeyle kronolojik olarak farklı dönemlere tarihlenen üslupların bir arada bulunması bunların tarihlerinin belki tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini de gösteriyor.
Prof. Dr. Şahin, Sveti Pavao batığından çıkan kargo ve gemi mürettebatına ait buluntuların 2015 yılında Hırvatistan’ın Zagreb kentindeki Mimara müzesinde, Uluslar arası Adriyatik Denizi’nin derinliklerinde Osmanlı İznik Çinileri sergisinde ve 2016 yılında bu kez Dobrovnik Deniz Müzesi’nde teşhir edildiğini hatırlatarak, “Eserler, 2017 yılında bir kez daha neden İznik yani üretildiği yerde sergilenmesin’ önerisinde bulunuyor.
Bu görev , son yıllarda hem Bazilika’nın sualtı müzesine dönüştürülmesi hem de başta antik tiyatro ve İznik surları olmak üzere restorasyon çalışmalarını yürüten Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne düşüyor.
Hıristiyanlık tarihindeki konsül toplantısının yanı sıra 2014 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından İznik’te havadan yapılan fotoğraf çekimleri sırasında, ilçe ile aynı adı taşıyan gölün 20 metre açığında 1,5- 2 metre derinlikte bazilika formunda bir kilise kalıntısı ortaya çıktı.
Yapılan inceleme sonucu yapının Roma askerleri tarafından İznik Gölü kıyısında öldürülen 'Aziz Neophytos' adına yapılan kilise olduğunu belirledi. Amerika Arkeoloji Enstitüsü de bazilikanın bulunmasını 2014 yılında, 'Dünyadaki En Önemli 10 Arkeolojik Keşif' arasına aldı.
Ardından zeytinlikte bugüne kadar benzerine rastlanmamış lahitler, Nilüfer Hatun İmarethanesi restorasyonu sırasında da Bizans şapeli bulundu.
İznik ile ilgili yeni bir keşif haberi bu kez binlerce kilometre uzaklıktaki Adriyatik Denizi’nden geldi. Aslında keşif 2006 yılının ağustos ayında yapılan bir dalış sırasında gerçekleşti.
İznik Gölü’nde bulunan bazilikanın 'Aziz Neophytos' adına yapıldığını belirleyen ve bunu dünya kamuoyuna duyuran Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şahin, bu kez İznik çinileriyle ilgili yapılan keşfi Bursa’da Zaman Dergisi’nde anlattı.
Sava-Medvescak dalış kulübünden Jurica Bezak’ın liderliğinde, Hırvatistan’ın Dobrovnik kıyılarından yaklaşık 22 deniz mili uzaklıktaki Mljet Adası’nın güney kıyısı açıklarında bulunan Sveti Pavao sığlığında yapılan dalışta batan gemi 40-42 metre derinlikler arasında yaklaşık 50 metrekare büyüklüğünde bir alanda bulundu. 16’ncı yüzyıla ait olduğu düşünülen kürekli ve yelkenli ticaret gemisi Venediklilere aitti.
Batıktan 2006-2017 yılları arasında yapılan 6 arkeolojik sualtı kazı döneminde 300’ün üzerinde eser çıkartıldı. Bunlardan 60 tanesi İznik üretimi olan tabak, küçük kase ve testi gibi yiyecek ve içecek servisinde kullanılan sofra takımlarından oluşan çinilerden oluşuyordu.
Keşfedilen batıkta bulunan kargo İznik’te üretilen çinilerin deniz yolu kullanılarak deniz aşırı ülkelere ihraç edildiğinin en güzel belgelerinden birisi oldu.
Batığın tarihlenmesinde gemide bulunan Osmanlı akçeleri önemli rol oynadı. Akçeler 4 farklı padişah dönemine ait. Yavuz Sultan Selim’den başlayıp, Kanunu Sultan Süleyman ve İkinci Selim ve Üçüncü Murat’a kadar devam ediyor. Üçüncü Murat’ın para basmaya 1574’te başladığından geminin bu tarihten önce batması mümkün değil. Diğer bir ifade ile en erken 1575 yılında batmış olan bir gemide 1530 civarında ortaya çıkan 17’nci yüzyılın sonlarına kadar tarihlenebilecek 5 farklı üslupta çanak çömlek bulunuyor.
Prof. Dr. Şahin’in yazısında verdiği bilgiye göre, 16’ncı yüzyılın ikinci yarısında İznik Çinileri Avrupa’da popüler hale gelmiş, Venedik, Cenova, Dubrovnik gibi önemli pazarlara ihraç edilmiş. 18’nci yüzyıl başlarına gelinde ise İznik’teki üretim bütün önemini kaybetmiş ve liderlik Kütahya gibi başka Osmanlı seramik merkezlerine kaymış.
Sveti Pavao batığı Venedikli bir tüccarın İznik çinilerinden oluşan dönemin lüks mallarının yer aldığı kargosu ile Marmara Denizi’nde bulunan İstanbul gibi bir limandan yola çıkarak Venedik’e doğru yolculuk ettiğini gösteren eşsiz bir örnek. Aynı zamanda, 16’ncı yüzyıl Akdeniz’inde Deniz ticaretinin anlaşılmasını ve batı pazarında tercih edilen çanak çömlek formlarını gösteren önemli bir keşif. Geminin kargosunda bulunan kap kaçaklar İznik çinilerinin 70 yıllık gelişimindeki evreleri neredeyse tamamını temsil ediyor. Bu nedenle batıkta açığa çıkarılan konteks İznik çinisinin tarihleme ve kronoloji çalışmalarında konunun uzmanlarına yeni ufuklar açmaya aday.
Diğer bir ifadeyle kronolojik olarak farklı dönemlere tarihlenen üslupların bir arada bulunması bunların tarihlerinin belki tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini de gösteriyor.
Prof. Dr. Şahin, Sveti Pavao batığından çıkan kargo ve gemi mürettebatına ait buluntuların 2015 yılında Hırvatistan’ın Zagreb kentindeki Mimara müzesinde, Uluslar arası Adriyatik Denizi’nin derinliklerinde Osmanlı İznik Çinileri sergisinde ve 2016 yılında bu kez Dobrovnik Deniz Müzesi’nde teşhir edildiğini hatırlatarak, “Eserler, 2017 yılında bir kez daha neden İznik yani üretildiği yerde sergilenmesin’ önerisinde bulunuyor.
Bu görev , son yıllarda hem Bazilika’nın sualtı müzesine dönüştürülmesi hem de başta antik tiyatro ve İznik surları olmak üzere restorasyon çalışmalarını yürüten Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne düşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder