Bursa, nisan
ayında en çok kentsel dönüşümü konuştu.
İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve
İşadamları Derneği (İMSİAD), Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BTSO İnşaat
Konseyi’nin de desteğiyle düzenlenen ‘Kentsel Dönüşüm Forumu’nda yerel
yöneticilerden akademik odalara, sivil toplum örgütleri temsilcilerinden uzmanlara
kadar her kesim kendi görüşlerini anlatma fırsatı buldu.
Her fırsatta 21’inci yüzyılın kenti olacağı dile getirilen Bursa’nın nasıl yenileneceği tartışıldı.
Ancak bana göre bir yanı eksik kaldı.
Dönüşüm konuşulurken Bursa’nın nasıl büyümesi gerektiğinin de masaya yatırılması gerekirdi.
Yıldırım’ı Osmangazi’yi hatta 25 yıllık geçmişi olan binaların bulunduğu Nilüfer’in nasıl dönüştürüleceği konuşulurken Bursa’nın önümüzdeki yıllarda nasıl büyüyeceği, buna kimin nasıl öncülük edeceği de anlatılmalıydı.
Ticaret, kar varsa vardır…
Yani kentin geleceğini kar ve rantın eline bırakırsanız ortaya çıkacak hormonlu kent yapısını daha geçmiş yıllardaki acı deneyimlerle yaşamadık mı?
Bugün, kentin dört bir yanından gelenlerin buluştuğu Acemler ve Mudanya Köprülü kavşağının durumu ortada. Artık belirli saatlerle trafik neredeyse durma noktasına geliyor. Rahat akan bir İstanbul yolu vardı. Maalesef o da T2 sevdasına artık ulaşılamaz hale geldi.
Kent yoğunluğunun başka noktalara taşınması ve yeni cazibe alanları oluşturulması geldi geçti bile. Siz kamu olarak her aklınıza geldiğinde değiştirilmeyecek planlar yaparsanız kentte ona göre yol alır ve herkes ne yapacağını bilir.
Özlüce, Görükle ve son olarak da Yunuseli’ndeki yeni cazibe bölgelerinin kenti etki alanlarını da oluşturması gerekir. Tıpkı İstanbul gibi Kadıköy’de yaşayan bir kişi istisnalar dışında okulundan yaşam alanlarına kadar ihtiyaçlarını kendi bölgesinde karşılar. Yani alışveriş için kalkıp Bakırköy’e gitmez. Ya da Bakırköy ve Sarıyer’deki Kadıköy ve Göztepe’ye uğramaz. Hatta rivayet edilir ki İstanbul’un belirli bölgelerinde yaşayıp da denizi göremeyenler bile bulunur.
Bursa’nın kurtuluşu da insanların her türlü ihtiyacının karşıladığı cazibe bölgelerinde olacaktır. Yoksa koca bir dünyayı iğne deliğinden geçirmek misali tüm kenti belirli noktalarda birleştirmenin anlamı yok.
Bu da kentin 25 veya 50 yıllık planlamasını yapmaktan geçer. Bursa yıllar önce bunun çalışmalarına başladı ancak bir türlü hayata geçirilemedi.
Bursa eski Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker bile hazırlanan Ulaşım Master Planı’nın gereklerinin yerine getirilmesi için uyarılarda bulunuyor. İnsanların toplu ulaşıma özendirilmesinden bisiklet yollarına kadar.
Dr. Brenner Ulaşım Master Planı 2030 yılı hedef alınarak hazırlanmış. Buna göre kent içinde her yıl 33 kilometre bisiklet yolu yapımı hedefleniyor. Toplam bisiklet yolunun da 250 kilometreyi bulması amaçlanan plan maalesef hazırlandığı gibi duruyor.
Mesele planda değil uygulamasında…
Her fırsatta 21’inci yüzyılın kenti olacağı dile getirilen Bursa’nın nasıl yenileneceği tartışıldı.
Ancak bana göre bir yanı eksik kaldı.
Dönüşüm konuşulurken Bursa’nın nasıl büyümesi gerektiğinin de masaya yatırılması gerekirdi.
Yıldırım’ı Osmangazi’yi hatta 25 yıllık geçmişi olan binaların bulunduğu Nilüfer’in nasıl dönüştürüleceği konuşulurken Bursa’nın önümüzdeki yıllarda nasıl büyüyeceği, buna kimin nasıl öncülük edeceği de anlatılmalıydı.
Ticaret, kar varsa vardır…
Yani kentin geleceğini kar ve rantın eline bırakırsanız ortaya çıkacak hormonlu kent yapısını daha geçmiş yıllardaki acı deneyimlerle yaşamadık mı?
Bugün, kentin dört bir yanından gelenlerin buluştuğu Acemler ve Mudanya Köprülü kavşağının durumu ortada. Artık belirli saatlerle trafik neredeyse durma noktasına geliyor. Rahat akan bir İstanbul yolu vardı. Maalesef o da T2 sevdasına artık ulaşılamaz hale geldi.
Kent yoğunluğunun başka noktalara taşınması ve yeni cazibe alanları oluşturulması geldi geçti bile. Siz kamu olarak her aklınıza geldiğinde değiştirilmeyecek planlar yaparsanız kentte ona göre yol alır ve herkes ne yapacağını bilir.
Özlüce, Görükle ve son olarak da Yunuseli’ndeki yeni cazibe bölgelerinin kenti etki alanlarını da oluşturması gerekir. Tıpkı İstanbul gibi Kadıköy’de yaşayan bir kişi istisnalar dışında okulundan yaşam alanlarına kadar ihtiyaçlarını kendi bölgesinde karşılar. Yani alışveriş için kalkıp Bakırköy’e gitmez. Ya da Bakırköy ve Sarıyer’deki Kadıköy ve Göztepe’ye uğramaz. Hatta rivayet edilir ki İstanbul’un belirli bölgelerinde yaşayıp da denizi göremeyenler bile bulunur.
Bursa’nın kurtuluşu da insanların her türlü ihtiyacının karşıladığı cazibe bölgelerinde olacaktır. Yoksa koca bir dünyayı iğne deliğinden geçirmek misali tüm kenti belirli noktalarda birleştirmenin anlamı yok.
Bu da kentin 25 veya 50 yıllık planlamasını yapmaktan geçer. Bursa yıllar önce bunun çalışmalarına başladı ancak bir türlü hayata geçirilemedi.
Bursa eski Büyükşehir Belediye Başkanı Erdem Saker bile hazırlanan Ulaşım Master Planı’nın gereklerinin yerine getirilmesi için uyarılarda bulunuyor. İnsanların toplu ulaşıma özendirilmesinden bisiklet yollarına kadar.
Dr. Brenner Ulaşım Master Planı 2030 yılı hedef alınarak hazırlanmış. Buna göre kent içinde her yıl 33 kilometre bisiklet yolu yapımı hedefleniyor. Toplam bisiklet yolunun da 250 kilometreyi bulması amaçlanan plan maalesef hazırlandığı gibi duruyor.
Mesele planda değil uygulamasında…
MEMLEKET MESELESİ
Yıllar önce Vehbi Koç konunun önemine vurgu yapmak için “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sözlerini söylemiş ve Koç Grubu da meslek liselerinin yaygınlaştırılması için proje yürütmüştü.
Bugün meslek liselerinin en yaygın olduğu kentlerden biri Bursa. Orta öğrenimde meslek lisesi oranı yüzde 60’lara ulaşmış durumda. Bursa sanayisinin nitelikli eleman konusundaki motor gücü de bu okullar sayesinde gerçekleşiyor.
Birçok kent yöneticisi de bu okullardan mezun. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de Tophane Endüstri Meslek Lisesi mezunu. Ardından başarılı bir makine mühendisi olmayı da başarmış. Son 20 yıldaki meslek liselilerin üniversiteye girmelerindeki sıkıntılar da ortan kalkınca cazibesi daha da arttı.
Bursa’nın meslek liselerinin çınarlarından biri olan Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi de bu yıl 70’inci yaşını kutluyor.
Bu yıl geleneksel hale getirdikleri pilav günlerinin de 20’nci yılı 13 Mayıs Cumartesi günü kutlanacak.
Demirtaşpaşa Mezunları Derneği Osman Nuri Atasoy, 1952 yılında mezun olduğu okulda uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olmuş. Şimdi de dernek başkanlığını yürütüyor. Atasoy, kopmadığı okulunun gelişmesi için tüm mezunları ve Bursalıları pilav gününe davet ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder