15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin ardından Bursa’da
demokrasi nöbetlerinin adresi olan Şehreküstü’nün yeni adı 15 Temmuz Demokrasi
Meydanı oldu. Hürriyet Bursa’da attığımız manşetin isim değişimindeki katkısını
da hatırlatmakta yarar var.
Meydanda bir süreden beri Osmangazi Belediyesi tarafından hummalı bir çalışma
yürütülüyor. Amaç; alanı ismine yakışır
hale getirmek.
İnşaat başladığında da yazmıştım, ‘Burada madem düzenleme yapılıyor Saraybosna’daki Baş Çarşı’daki nin birebir örneği çeşmenin hemen arkasındaki bebe emzirme kabinlerini kaldırın’ diye.
Ancak meydandaki çalışmalar neredeyse bitmek üzere ama kabin hala yerinde duruyor.
Bir kez daha sorunca işin aslı ortaya çıktı.
Osmangazi Belediyesi hem bu kabinin hem de Orhangazi Parkı ve Devlet Hastanesi’nin karşısındaki alanda yine arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölgedeki kabinlerin kaldırılması için Anıtlar Kurulu’na başvurmuş.
Onay da alınmış üstelik.
Hala ne hikmetse kabinler yerinde duruyor.
İşin ilginç yanı bu kabinler öyle anlatıldığı gibi bir işlevi de maalesef yerine getirmiyor. Çünkü kabinlerden yararlanmak için Büyükşehir Belediyesi’nden kart çıkartmak zorundasınız. Bu kartı olmayan anne kabini kullanamıyor.
Yani hafta sonları çevre illerden günübirlik gelen turistlerin akınına uğrayan bu bölgeden geçen anneler yararlanmayacak.
Peki, kim yararlanıyor?
Söyleyeyim; sadece üzerindeki iki veya üç bankanın ATM’sinden işlem yapanlar…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Altepe’den konuyu bir kez daha gözden geçirmesini bekliyoruz. Bu kabin özellikle 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndan kalkarsa gerçekten adına yakışır hale gelir.
KOCAYAYLA İTİRAZI KABUL EDİLMEDİ
İnşaat başladığında da yazmıştım, ‘Burada madem düzenleme yapılıyor Saraybosna’daki Baş Çarşı’daki nin birebir örneği çeşmenin hemen arkasındaki bebe emzirme kabinlerini kaldırın’ diye.
Ancak meydandaki çalışmalar neredeyse bitmek üzere ama kabin hala yerinde duruyor.
Bir kez daha sorunca işin aslı ortaya çıktı.
Osmangazi Belediyesi hem bu kabinin hem de Orhangazi Parkı ve Devlet Hastanesi’nin karşısındaki alanda yine arkeolojik kalıntıların bulunduğu bölgedeki kabinlerin kaldırılması için Anıtlar Kurulu’na başvurmuş.
Onay da alınmış üstelik.
Hala ne hikmetse kabinler yerinde duruyor.
İşin ilginç yanı bu kabinler öyle anlatıldığı gibi bir işlevi de maalesef yerine getirmiyor. Çünkü kabinlerden yararlanmak için Büyükşehir Belediyesi’nden kart çıkartmak zorundasınız. Bu kartı olmayan anne kabini kullanamıyor.
Yani hafta sonları çevre illerden günübirlik gelen turistlerin akınına uğrayan bu bölgeden geçen anneler yararlanmayacak.
Peki, kim yararlanıyor?
Söyleyeyim; sadece üzerindeki iki veya üç bankanın ATM’sinden işlem yapanlar…
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Altepe’den konuyu bir kez daha gözden geçirmesini bekliyoruz. Bu kabin özellikle 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’ndan kalkarsa gerçekten adına yakışır hale gelir.
KOCAYAYLA İTİRAZI KABUL EDİLMEDİ
Keles İlçesi’ne 5 kilometre uzaklıktaki
Kocayayla Bursa’nın en önemli nefes alma mekanlarından biri. Ayrıca Türkmen
şölenlerinin de adresi.
Geçen yıl bahar aylarında, burada gölet yapımı için 6 bine yakın ağaç kesildi. Çevrecilerin yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun da karşı çıktığı proje için Doğader, Bursa Barosu ile birlikte idare mahkemesine başvurarak, projenin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istedi. Bursa 2’nci İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurdu. Ardından Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu Dava Dairesi’ne itirazda bulundu. Mahkeme geçtiğimiz günlerde itirazı ret etti.
Güzel bir gelişme ancak, Doğader Genel Sekreteri Caner Gökbayrak ile görüşünce işin vahametini öğrendik. Bursa İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen ağaç kesimi devam etmiş. Doğader üyeleri de 23 Ekim’de bölgeyi ziyaret ederek, inşaatın sürdüğünü fotoğraflarla belgeleyip, kendi sosyal medya hesaplarına koymuşlar.
Caner Gökbayrak, göletlerin yapılacağı bölgede dere olmadığını vurgulayarak, buranın aslında golf sahasına çevrilmek istendiğini söylüyor. Yani 5 kilometre ötedeki dereden su taşınacak ve oluşacak golf sahasındaki çimlerinin sulanmasında kullanılacak. Gökbayrak’ın en üzüldüğü konu ise ağaçların kesiminin ardından verimli toprağın da kaldırılması. Oysa yürütmeyi durdurma kararının ardından belki yeniden ağaçlandırma yapılabilirdi. Ancak, toprak da artık yerinde olmadığı için bu imkansız.
Gökbayrak’ın sorduğu soru da önemli… Peki, Bursa 2’inci İdare Mahkemesi projeyi iptal ederse resmi rakamlara göre kesilen 5 bin 800 ağacın hesabını kim verecek?
Geçen yıl bahar aylarında, burada gölet yapımı için 6 bine yakın ağaç kesildi. Çevrecilerin yanı sıra CHP Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu’nun da karşı çıktığı proje için Doğader, Bursa Barosu ile birlikte idare mahkemesine başvurarak, projenin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istedi. Bursa 2’nci İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurdu. Ardından Orman Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dokuzuncu Dava Dairesi’ne itirazda bulundu. Mahkeme geçtiğimiz günlerde itirazı ret etti.
Güzel bir gelişme ancak, Doğader Genel Sekreteri Caner Gökbayrak ile görüşünce işin vahametini öğrendik. Bursa İdare Mahkemesi’nin yürütmeyi durdurma kararına rağmen ağaç kesimi devam etmiş. Doğader üyeleri de 23 Ekim’de bölgeyi ziyaret ederek, inşaatın sürdüğünü fotoğraflarla belgeleyip, kendi sosyal medya hesaplarına koymuşlar.
Caner Gökbayrak, göletlerin yapılacağı bölgede dere olmadığını vurgulayarak, buranın aslında golf sahasına çevrilmek istendiğini söylüyor. Yani 5 kilometre ötedeki dereden su taşınacak ve oluşacak golf sahasındaki çimlerinin sulanmasında kullanılacak. Gökbayrak’ın en üzüldüğü konu ise ağaçların kesiminin ardından verimli toprağın da kaldırılması. Oysa yürütmeyi durdurma kararının ardından belki yeniden ağaçlandırma yapılabilirdi. Ancak, toprak da artık yerinde olmadığı için bu imkansız.
Gökbayrak’ın sorduğu soru da önemli… Peki, Bursa 2’inci İdare Mahkemesi projeyi iptal ederse resmi rakamlara göre kesilen 5 bin 800 ağacın hesabını kim verecek?
ÇEVRE ÖDÜLÜ
Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi bu yıl Çevre Ödülü’ne beni layık görmüş.
Öncelikle şunu belirtmemde gerekiyor. 35 yıllık meslek hayatımda aldığım en anlamlı ödüllerden biri. Diğerini ise geçen yıl aldığım Mimarlar Odası Bursa Şubesi ‘nin “Kentin Habercisi” ödülüydü.
Onur duyduğum ödülü almamda sivil toplum örgütlerinin büyük katkısı var.
Öncelikle kalbi bu kent için atan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Doğader Başkanı Murat Demir, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Can Şimşek, Çevre Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Efsun Dindar, Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ali Uluşahin, Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Eralp Atabek, benim kent nöbetçisi adlandırdığım Bursa Atatürk Stadyumunu Koruma ve Yaşatma Derneği (BASKOD) Başkanı Ali Küçüksarı’ya teşekkür etmem gerekiyor. Bir çok yazıyı onlar sayesinde kaleme aldım.
Geçen bir yazımda anlattım gibi ağzında küçücük bir su damlası ile Hazreti İbrahim’in atıldığı ateşi söndürmeye giden karınca misali yazmaya devam.
Bu arada, gelen kutlamalar arasında benim için en anlamlısı Başbakan Eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır ve Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in telefonlarıydı.
Yazılarımın dikkatli bir takipçisiymiş. Yalçınbayır, Bilgi Edinme Yasası’nın hazırlayıcısı.
Yazıların büyük bölümünü de bu yasanın imkanların yararlanarak hazırlıyorum. Yalçınbayır, çok önemli bir konuya daha vurgu yaptı. 1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Aarhus Sözleşmesi veya gerçek ismiyle “Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi” bu sözleşmeyi imzalamayan üç ülke var biri Türkiye, diğerleri Rusya ve Andora.
Bu sonraki yazımda bunların detaylarını anlatacağım.
Bozbey ise Bursa’da akıl ve bilimsel yöntemlerle çözülmeyecek sorun olmadığının altını bir kez daha çizdi.
Hem ÇGD’ye hem de arayanlara tekrar teşekkür ederim.
İSTANBUL YOLU NEFES ALDI
“Bursa’da yaşamak zor” başlıklı yazımda trafikte yaşanan çileyi anlatmıştım. İstanbul yolu için çok önemli bir adım Bursa Valiliği’nden geldi. Ovaakça’daki kontrol noktası jandarmanın Engürücük yakınlarında kurduğu arama noktası ile birleştirilince yoldaki sıkışıklık ve uzun kuyruklar sona erdi.
Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şubesi bu yıl Çevre Ödülü’ne beni layık görmüş.
Öncelikle şunu belirtmemde gerekiyor. 35 yıllık meslek hayatımda aldığım en anlamlı ödüllerden biri. Diğerini ise geçen yıl aldığım Mimarlar Odası Bursa Şubesi ‘nin “Kentin Habercisi” ödülüydü.
Onur duyduğum ödülü almamda sivil toplum örgütlerinin büyük katkısı var.
Öncelikle kalbi bu kent için atan Uludağ Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kayıhan Pala, Doğader Başkanı Murat Demir, Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Can Şimşek, Çevre Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Efsun Dindar, Kimya Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ali Uluşahin, Bursa Barosu Çevre Komisyonu Üyesi Eralp Atabek, benim kent nöbetçisi adlandırdığım Bursa Atatürk Stadyumunu Koruma ve Yaşatma Derneği (BASKOD) Başkanı Ali Küçüksarı’ya teşekkür etmem gerekiyor. Bir çok yazıyı onlar sayesinde kaleme aldım.
Geçen bir yazımda anlattım gibi ağzında küçücük bir su damlası ile Hazreti İbrahim’in atıldığı ateşi söndürmeye giden karınca misali yazmaya devam.
Bu arada, gelen kutlamalar arasında benim için en anlamlısı Başbakan Eski Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır ve Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in telefonlarıydı.
Yazılarımın dikkatli bir takipçisiymiş. Yalçınbayır, Bilgi Edinme Yasası’nın hazırlayıcısı.
Yazıların büyük bölümünü de bu yasanın imkanların yararlanarak hazırlıyorum. Yalçınbayır, çok önemli bir konuya daha vurgu yaptı. 1998 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Aarhus Sözleşmesi veya gerçek ismiyle “Çevresel Konularda Bilgiye Erişim, Çevresel Karar Verme Sürecine Halkın Katılımı ve Yargıya Başvuru Sözleşmesi” bu sözleşmeyi imzalamayan üç ülke var biri Türkiye, diğerleri Rusya ve Andora.
Bu sonraki yazımda bunların detaylarını anlatacağım.
Bozbey ise Bursa’da akıl ve bilimsel yöntemlerle çözülmeyecek sorun olmadığının altını bir kez daha çizdi.
Hem ÇGD’ye hem de arayanlara tekrar teşekkür ederim.
İSTANBUL YOLU NEFES ALDI
“Bursa’da yaşamak zor” başlıklı yazımda trafikte yaşanan çileyi anlatmıştım. İstanbul yolu için çok önemli bir adım Bursa Valiliği’nden geldi. Ovaakça’daki kontrol noktası jandarmanın Engürücük yakınlarında kurduğu arama noktası ile birleştirilince yoldaki sıkışıklık ve uzun kuyruklar sona erdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder