Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 30 yıl önceki
kalkınma ve nüfus ön görüleri birer birer gerçekleşiyor.
1990 yılının başlarında dinlediğim uzun bir değerlendirme konuşmasında, nüfusun deniz kıyılarına doğru ve özellikle metropollerde yoğunlaşacağını ve Anadolu’nun çok sayıda kentinin eksi nüfusa düşeceğini söylemişti. Marmara bölgesinde şehirler arasındaki geçişlerin kalmayacağını, bir kentten diğer kente geçişin ancak tabelalarla anlaşılacağını söylemişti. Güneydoğu’da da Şanlurfa, Diyarbakır ve Batman’daki kırık aksın nüfus yoğunluğuna ulaşacağını öngörmüştü. Bu öngörülerin tamamı gerçekleşiyor.
Proje adı Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu olsa da İstanbul-Bursa-İzmir’i biri birine bağlayacak otoyol inşaatı hızla ilerliyor. İstanbul-Bursa önümüzdeki yıl İzmir-Bursa’da 2019’da tamamlanacak. İnşaat hızla devam ederken Bursa- Eskişehir- Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), yolun ekonomik etki analizi çalışmasını tamamladı.
2017’den başlayarak 2030 yılına kadar otoyolun ulusal ekonomide yapacağı etkileri tespit etmek için yapılan çalışmaya yabancı danışmanlık firması uzmanları da destek vermiş.
Otoyol bölge için kilit sektörler olan otomotiv, tekstil ve turizmi doğrudan etkileyecek. Otomotiv sektörünün, 2017-2030 yılları arasında yüzde 6 seviyesinde büyüyecek. Bu büyüme ile yıllık 30 bin adet motorlu araç üretimi artacak. Tekstil sektöründe yıllık ortalama 600 milyon TL ilave ekonomik artış olacak sektörde bin 240 kişi istihdam artışı olacak. Yine tekstil sektöründeki büyümeye paralel olarak sektörün tedarik zincirinde de 2 bin 140 kişi dolayında istihdam artışı öngörülüyor.
Turizmde ise ortalama 590 bin ilave yerli ve yabancı ziyaretçi ile gelecek ve sektörde bin 960 kişilik ilave istihdam artışı, turizm sektöründeki büyümeye paralel olarak sektörün tedarik zincirinde de 2 bin 40 kişi ilave istihdam olabileceği ön görülüyor.
Yukarıda yazdıklarım raporun ekonomik büyüme ile ilgili öngörüleri bir de işin sosyal ve yönetimsel boyutu var.
Aslında daha yola kazma vurulmadan önce köprünün bir ayağının bulunduğu Hersek deltasından Mustafakemalpaşa’ya kadar olan güzergahta arsa spekülasyonları başladı. Otoyolun gelmesiyle bölgenin tamamen değişeceğinin farkında olan yatırımcılar, imar durumuna bakmaksızın buradaki domates ve soğan tarlalarını bile satın aldı. Bu güzergah üzerinde otoyola yakın el değiştirmeyen arsa kalmadı desek yalan olmaz.
İstanbul’un yeni planlamasından kaçan sanayiciler için de Bursa güvenli liman olarak görünüyor.
Detaylar bize iletilmedi ama BEBKA’nın raporunda, bu etkilerin yerel ve bölgesel olarak iyi yönetilebilmesi adına rapor kapsamında bir dizi politika önerisinin de olduğu bildiriliyor.
Peki, tüm bu gelişmeler yaşanırken, Bursa buna hazır mı? Hiç sanmıyorum.
Çünkü Bursa’nın tüm bu gelişmeleri kaldırabilecek ne kentsel altyapısı ne hastanesi ne okulu var.
Üstelik, hızlı göç dalgası ile çarpık biçimde kentleşen ve resmi rakamlara göre yüzde 60’ı kaçak yapılardan oluşan bir koca metropol var. Henüz bunu hazmedemeyen Bursa’nın yeni göç dalgasıyla karşılaşacağı devasa sorunların bir an önce masaya yatırılması gerekiyor.
Bu konuda da en büyük görev kent yöneticilerine düşüyor.
1990 yılının başlarında dinlediğim uzun bir değerlendirme konuşmasında, nüfusun deniz kıyılarına doğru ve özellikle metropollerde yoğunlaşacağını ve Anadolu’nun çok sayıda kentinin eksi nüfusa düşeceğini söylemişti. Marmara bölgesinde şehirler arasındaki geçişlerin kalmayacağını, bir kentten diğer kente geçişin ancak tabelalarla anlaşılacağını söylemişti. Güneydoğu’da da Şanlurfa, Diyarbakır ve Batman’daki kırık aksın nüfus yoğunluğuna ulaşacağını öngörmüştü. Bu öngörülerin tamamı gerçekleşiyor.
Proje adı Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyolu olsa da İstanbul-Bursa-İzmir’i biri birine bağlayacak otoyol inşaatı hızla ilerliyor. İstanbul-Bursa önümüzdeki yıl İzmir-Bursa’da 2019’da tamamlanacak. İnşaat hızla devam ederken Bursa- Eskişehir- Bilecik Kalkınma Ajansı (BEBKA), yolun ekonomik etki analizi çalışmasını tamamladı.
2017’den başlayarak 2030 yılına kadar otoyolun ulusal ekonomide yapacağı etkileri tespit etmek için yapılan çalışmaya yabancı danışmanlık firması uzmanları da destek vermiş.
Otoyol bölge için kilit sektörler olan otomotiv, tekstil ve turizmi doğrudan etkileyecek. Otomotiv sektörünün, 2017-2030 yılları arasında yüzde 6 seviyesinde büyüyecek. Bu büyüme ile yıllık 30 bin adet motorlu araç üretimi artacak. Tekstil sektöründe yıllık ortalama 600 milyon TL ilave ekonomik artış olacak sektörde bin 240 kişi istihdam artışı olacak. Yine tekstil sektöründeki büyümeye paralel olarak sektörün tedarik zincirinde de 2 bin 140 kişi dolayında istihdam artışı öngörülüyor.
Turizmde ise ortalama 590 bin ilave yerli ve yabancı ziyaretçi ile gelecek ve sektörde bin 960 kişilik ilave istihdam artışı, turizm sektöründeki büyümeye paralel olarak sektörün tedarik zincirinde de 2 bin 40 kişi ilave istihdam olabileceği ön görülüyor.
Yukarıda yazdıklarım raporun ekonomik büyüme ile ilgili öngörüleri bir de işin sosyal ve yönetimsel boyutu var.
Aslında daha yola kazma vurulmadan önce köprünün bir ayağının bulunduğu Hersek deltasından Mustafakemalpaşa’ya kadar olan güzergahta arsa spekülasyonları başladı. Otoyolun gelmesiyle bölgenin tamamen değişeceğinin farkında olan yatırımcılar, imar durumuna bakmaksızın buradaki domates ve soğan tarlalarını bile satın aldı. Bu güzergah üzerinde otoyola yakın el değiştirmeyen arsa kalmadı desek yalan olmaz.
İstanbul’un yeni planlamasından kaçan sanayiciler için de Bursa güvenli liman olarak görünüyor.
Detaylar bize iletilmedi ama BEBKA’nın raporunda, bu etkilerin yerel ve bölgesel olarak iyi yönetilebilmesi adına rapor kapsamında bir dizi politika önerisinin de olduğu bildiriliyor.
Peki, tüm bu gelişmeler yaşanırken, Bursa buna hazır mı? Hiç sanmıyorum.
Çünkü Bursa’nın tüm bu gelişmeleri kaldırabilecek ne kentsel altyapısı ne hastanesi ne okulu var.
Üstelik, hızlı göç dalgası ile çarpık biçimde kentleşen ve resmi rakamlara göre yüzde 60’ı kaçak yapılardan oluşan bir koca metropol var. Henüz bunu hazmedemeyen Bursa’nın yeni göç dalgasıyla karşılaşacağı devasa sorunların bir an önce masaya yatırılması gerekiyor.
Bu konuda da en büyük görev kent yöneticilerine düşüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder