6 Aralık 2014 Cumartesi

YA ZEYTİN BİZE DE KÜSERSE



Bursa Cezaevi’nde geçirdiği yıllarda bölgenin doğasını tanıyan büyük usta Nazım Hikmet, mahpusluğun zorluğunu yine doğanın özellikleriyle anlatır, “Ben içeri düştüğümden beri” adlı şiirin de.
Her biri birbirinden güzel dizelerin yer aldığı şiirin en çok zeytin ağaçlarıyla olan bu bölümü etkiler beni.
 
Şimdi on yaşına bastı, ben içeri düştüğüm sene ana rahmine düşen çocuklar.
Ve o yılın titrek, uzun bacaklı tayları,
Rahat, geniş sağrılı birer kısrak oldu çoktan.
Fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.

Çocukluğumun geçtiği Gemlik’te gördüğüm zeytin ağaçları, tıpkı şairin belirttiği gibi hala çocuklar ve İznik Gölü kıyısından başlayarak, Mudanya’ya kadar uzanan bu bölgede dünyanın en lezzetli sofralık Gemlik tipi siyah zeytinleri üretilir.
Öylesine lezzetlidir ki Gemlik zeytini, cumhurbaşkanları Celal Bayar, Süleyman Demirel ve en son Abdullah Gül’ün kahvaltı sofralarına özel olarak gönderilir.
Başka yerde yetiştirmeyi çok deneyenler oldu ama yurt edinmedi Gemlik zeytini.
Akhisar’da, Adana da hatta Şanlıurfa’ya dikilen fidanlar, bir- iki yıl Gemlik tipi zeytin verdikten sonra küstü ve sonraki yıllarda bambaşka bir türe dönüştü.
Ancak, son 20 yıldır hem sanayileşme hem de çarpık kentleşme yüzünden bölgedeki zeytinlikler bir bir yok edilmeye başlandı.
Önce Azot fabrikası, ardından serbest bölge derken Gemsaz bölgesi elden gitti. Gemlik kent merkezinden Armutlu yolundaki Büyük Kumla’ya kadar olan bölge beton yığınlarına dönüştü. Çevreci tepkiler sayesinde önlem alınıyor derken, beton alanlar ve sanayi tesisleri artmaya başladı.
Bu günlerde deprem gerekçe gösterilerek, Gemlik’in yapılaşması için yine zeytin ağaçlarına göz dikildi.
Tüm bunlar yaşanırken bölgede sessiz sedasız ağaç, özellikle de zeytin ağacı katliamı yaşanıyor.
İstanbul’dan karayoluyla Bursa’ya ya da İzmir’e gidenler çok iyi bilir. Süpürgelik rampasından Orhangazi’ye indiğiniz de bambaşka bir güzellik sizi karşılar. Bir tarafta İznik Gölü diğer yanda dört mevsim yeşilin onlarca tonunu taşıyan zeytin ağaçlarının asaleti, insanı büyüler.
Karsak boğazından geçtikten sonra Umurbey etekleri bir başka güzellik sunar.
Ancak bu günlerde maalesef büyülü güzellik yok edildi bile çünkü baktığınızda derin bir kesik taşıyan yüz gibi insanın içini sızlatan görüntüye sahip. Çünkü proje adı Gebze-Orhangazi-İzmir olan İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu inşaatında dolayısıyla aynı görüntü Engürücük ve Kurtul köyleri ile Dürdane eteklerine kadar devam ediyor.
En büyük kıyım ise Otoyola giriş noktası olacak kavşakların yapılacağı Engürücük ile Kurtul Köyleri arasında gerçekleşiyor.
Umurbey ve Karsak köylerinde kesilen ağaçların çoğunun 100-150 yaşında olduğu söyleniyor.
Sayı belli değil ama sadece Orhangazi’den Gemlik’e kadar olan bölgede 20 bin zeytin ağacının kesildiği öne sürülüyor.
Bu sessizliği bozmak için harekete geçenler de yok değil. Yıllarca Ziraat Mühendisleri Odası Başkanlığı yaptıktan sonra CHP Bursa Milletvekili seçilen İlhan Demiröz, konuyu soru önergesiyle meclise taşıyor. Demiröz’ün çiftçi örgütleri ile yaptığı görüşmelere göre bu rakam çok daha vahim noktalarda.
Demiröz’e göre, sorun otoyolla da bitmiyor. İstanbul’un yeni stratejik planlarına göre, Bursa tam bir arka bahçe haline getirilmek isteniyor. Tarımsal alanlardaki depo inşaat alanının arttırılmasını fırsat bilenler, yol güzergahını şimdiden inşaat alanına çevirmiş bile.
Toplumun Gezi olayları sonrası çevre ve ağaç konusundaki duyarlılığını hem Soma’da hem de Yalova’da gördük.
Ancak, otoyol inşaatındaki katliama herkesin sessiz kalması biraz garip değil mi?
Ya göçe zorlanınca ürün vermeyen zeytin gün gelir bize de küserse...





 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...