7 Eylül 2014 Pazar

BURSA’YI GÖZ GÖRE GÖRE YOK EDİYORUZ













Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak”                                                                                      Kızılderili Atasözü

Avrupa’dan yaşanan göçler nedeniyle Amerika’da çevre katliamları üzerine söylenen bu atasözü yüzyıllar geçmesine rağmen günümüzde de para hırsı yüzünden aynı davranışları sergileyen insanlar için maalesef geçerliliğini koruyor.
Dünyanın belki de en güzel coğrafi ve iklim yapısına sahip yerlerinden biri olan Bursa her geçen gün tükeniyor.
Farkında mıyız? Buna verilecek yanıt maalesef hayır.
Bu iklim ve coğrafya Bursa’ya başka yerlerde üretilmesi imkansız ürünleri de sunuyor. Örnek mi istiyorsunuz.
Gemlik zeytini başka yerde yetişmiyor. Çok deneyen oldu. Orhangazi’deki istasyonlarda üretilen milyonlarca Gemlik tipi zeytin fidanı önce Ege’ye ardından Suriye sınırındaki arazilere kadar ekildi. Sonuç? Üç yıl Gemlik tipi zeytin üreten ağaçlar, dördüncü yıldan sonra başka türlere dönüşüp özelliğini kaybetti.
Siyah incir dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Evet, Siyah İncir, halen sadece ve sadece Bursa’nın belirli köylerinde üretilebiliyor. Avrupa’nın lüks marketlerinde doğal afrodizyak olarak satılıyor.
Gürsü’nun Deveci armudu, ovanın şeftalisi.
Tüm ürünler maalesef vahşi ve geleceği hesaplamadan yapılan kıyımların kurbanı olmak üzere.
Zeytinden başlayalım. Daha yeni yasa tehdidi olmadan zeytinlikler, beton yığınları için birer birer yok ediliyordu. Gemlik, Orhangazi ve Mudanya’da zeytinliklerin yerlerini betonarme siteler aldı bile. Zeytin ağaçlarını kestikten sonra bahçe önüne iki palmiye alın size yeşillik. Hepsi bu. Bugünlerde İstanbul-Bursa-İzmir otoyolu için binlercesi daha kesiliyor. Yoldan geçecek araçların yaratacağı kirlilikte çevresindekileri yok edecek.
Üreticiler iyi para kazandıklarını fark ettiği için siyah incir son yıllarda bir nebze olsun kıymete bindi. Yarın o araziler de değer kazanınca onları da zeytin ağaçlarının akibeti bekliyor.
Gürsu ve Kestel’deki şeftali ve armut bahçelerinin çevresini önce kaçak ardından ruhsatlı organize sanayi bölgeleri kuşattı. Yapılan arıtma tesisleri ise ihtiyacı karşılamaktan uzak. Bir çoğu da ücret ödememek için atıklarını en yakındaki dereye bırakıyor. Olan tabi ki belki de lezzeti ve tadı dünyanın hiçbir yerinde olmayan armut şeftaliye oluyor.
Hürriyet Bursa’nın geleneksel yazarlar toplantısının sonuncusunu Okan Aras’ın daveti üzerine Kestel Kavşağı yakınlarındaki bir bahçede yaptık. Ortak konu çevre kirliliği ve Bursa’nın her yerini saran kokuydu.
Hürriyet Marmara Temsilcisi Burcu Başar, Mudanya yolunu anlatırken, Demet Çoraklı Yıldız, İstanbul güzergahını, Tıp doktoru spor yazarı Prof. Dr. Sinan Çavun da İzmir yolundan örnek veriyordu. Kısacası Bursa’nın dört bir yanı kokuyordu.
Yemek sonunda Yakın Çevre Yolu güzergahına çıktığımızda, tartıştığımız konu, gerçek kokusuyla kendini gösterdi. Otosansit Kavşağı’ndan çevre yoluna girdiğimizde önce yanık lastik kokusu karşıladı. Ardından sanayi atığı olduğu her halinden belli metan, kükürt ve tanımlayamadığım birkaç koku eşliğinde İstanbul yoluna ulaştık. Geçtiğimiz köprülerden akan dere ve çaylar ise simsiyah akmaya devam ediyordu.
Bu güzelim kenti göz göre göre yok ettiğimizin bir kez daha farkına varmanın üzüntüsüyle eve ulaştık.
Yeşil Bursa zaten bitmişti. Şimdi de son kalıntılarını bizler yok ediyoruz.
Kızılderili atasözü ile başladık. Yine atasözü ile bitirelim.
“Doğa, bize dedelerimizden kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız bir emanettir.”







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...