Üç haftadan beri
yazılarımda Bursa’nın değişik açılardan fotoğraflarını yansıtmaya çalışıyorum.
Marka kent olma iddiasındaki Bursa’nın küresel hedefler peşinde koşarken derede nasıl boğulduğunu hep birlikte görüyoruz.
Otoyolu, hızlı treni ve markalarıyla güzel günlerin beklediğine inandığımız Bursa ile ilgili yazılarımı okuyan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği eski Başkanı ve bir Bursa ve Bursaspor sevdalısı sanayici Ceyhun Özüm, görüşlerini elektronik postayla iletmiş.
İletisinin başlığı gibi “İçinden gelerek” yazmış.
Özüm’e göre, her yıl bir başka şehir büyüklüğünde göç alan, göç nüfusuyla değişen ama hak ettiği dönüşümü yaşayamayan Bursa’da ters orantılı bir görünüm var: Büyüme hızlandıkça kötüleşiyor.
Kendi değerlerini yaratmak bir yana sahip olduklarını da kaybediyor.
Özüm, bunun sağlamasının çok kolay olduğuna da dikkat çekerek, sorular yöneltiyor:
”Bu kent son yıllarda,
Marka kent olma iddiasındaki Bursa’nın küresel hedefler peşinde koşarken derede nasıl boğulduğunu hep birlikte görüyoruz.
Otoyolu, hızlı treni ve markalarıyla güzel günlerin beklediğine inandığımız Bursa ile ilgili yazılarımı okuyan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği eski Başkanı ve bir Bursa ve Bursaspor sevdalısı sanayici Ceyhun Özüm, görüşlerini elektronik postayla iletmiş.
İletisinin başlığı gibi “İçinden gelerek” yazmış.
Özüm’e göre, her yıl bir başka şehir büyüklüğünde göç alan, göç nüfusuyla değişen ama hak ettiği dönüşümü yaşayamayan Bursa’da ters orantılı bir görünüm var: Büyüme hızlandıkça kötüleşiyor.
Kendi değerlerini yaratmak bir yana sahip olduklarını da kaybediyor.
Özüm, bunun sağlamasının çok kolay olduğuna da dikkat çekerek, sorular yöneltiyor:
”Bu kent son yıllarda,
-Sporda, sanatta, siyasette hangi başarılara imza attı?
-Şehrin mimarisi, Bursa’yı ne kadar anlatıyor?
-Sivil toplum, hangi konularda elini taşın altına koydu,
yani inisiyatif aldı?
-Bursa nasıl temsil edildi?
-Sivil toplum kuruluşlarının başkanlık ve yönetimleri yıllardır aynı isimlerin yarıştığı bir köşe kapmaca oyununun aracı haline gelmedi mi?
-Bu şehrin en büyük sevdası olan Bursaspor’un olağanüstü kongrelerle yönetilme alışkanlığı olağanüstü hal yıllarına benzemedi mi?
-Bursa nasıl temsil edildi?
-Sivil toplum kuruluşlarının başkanlık ve yönetimleri yıllardır aynı isimlerin yarıştığı bir köşe kapmaca oyununun aracı haline gelmedi mi?
-Bu şehrin en büyük sevdası olan Bursaspor’un olağanüstü kongrelerle yönetilme alışkanlığı olağanüstü hal yıllarına benzemedi mi?
-Taraftarın ve Bursalıların “bundan sonra her sene” diye
başlayan şampiyonluk ve başarı yeminine layık olunabildi mi?”
Özüm, hem tespitlerinde hem de sorularında haklı, maalesef
Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olan Bursa plansız yapılaşmayla tanınmaz hale
geldi. Yıldırım örneği ortada. Uzmanların tespiti de bunu açık biçimde ortaya
koyuyor. Maalesef Bursa’nın yüzde 60’ı kaçak ve kentsel dönüşüm için henüz
ciddi bir adım yok.
Sosyal hayatı ise hafta sonları AVM ziyaretlerinden ibaret.,,
Özüm’ün birkaç sözü de hemşehri derneklerine. Havasını soludukları şehre neden sahip çıkmadıkları yönünde eleştiriyor ve ekliyor : “Yoksa Bursa, ancak kaderine terk edilecek kadar mı memleket, onlar için? Ya da daha açık sormalı: Bursa kime memleket…”
Özüm’ün eleştirilerine, sonuna kadar katılıyorum.
Ancak benim değerlendirmem, yaşananların tamamının bir doğum sancısı olduğu yönünde.
Bunları yazarken, üniversite yıllarında İktisadi Kalkınma dersini hatırladım birden. Kalkınma sürecinde yaşanan ekonomik ikilik ve toplumdaki sosyoekonomik değişiklikler anlatılırdı bu derste.
Şimdi Bursa’da yaşananlar bununla birebir örtüşüyor.
Bir Anadolu kenti, yazının başında belirttiğim gibi küresel yolculuğa başlıyor ve bunun doğum sancılarını yaşıyor.
Sosyal hayatı ise hafta sonları AVM ziyaretlerinden ibaret.,,
Özüm’ün birkaç sözü de hemşehri derneklerine. Havasını soludukları şehre neden sahip çıkmadıkları yönünde eleştiriyor ve ekliyor : “Yoksa Bursa, ancak kaderine terk edilecek kadar mı memleket, onlar için? Ya da daha açık sormalı: Bursa kime memleket…”
Özüm’ün eleştirilerine, sonuna kadar katılıyorum.
Ancak benim değerlendirmem, yaşananların tamamının bir doğum sancısı olduğu yönünde.
Bunları yazarken, üniversite yıllarında İktisadi Kalkınma dersini hatırladım birden. Kalkınma sürecinde yaşanan ekonomik ikilik ve toplumdaki sosyoekonomik değişiklikler anlatılırdı bu derste.
Şimdi Bursa’da yaşananlar bununla birebir örtüşüyor.
Bir Anadolu kenti, yazının başında belirttiğim gibi küresel yolculuğa başlıyor ve bunun doğum sancılarını yaşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder