Çocukluk ve ilk gençlik
yıllarımın geçtiği Gemlik’ten vazgeçmemem nedeniyle her gün yaklaşık 70
kilometre yol kat ederek Bursa’ya gidip gelmeyi ısrarla sürdürüyorum.
Ulaşım zorluklarına rağmen
iyi taraftarı da var.
Her sabah Uludağ’ın eteklerindeki Bursa’yı bir kez daha görme fırsatı buluyorum. Akşam saatlerinde de Orhan Veli’nin “Gemlik’e doğru denizi göreceksin” tabelasıyla karşılıyor, son yıllarda beton yığınına dönse de bu güzelim şehir.
Dürdane tepesinden inerken sabah karlı zirvesiyle beni selamlayan Osmanlı’nın bu kadim kenti, Hüdavendigar’ının son yıllarda nasıl can çekiştiğine tanık oluyorum.
Görmeyenler için anlatayım:
Dürdane’den inip Ovaakça’ya doğru ilerlediğinizde Bursa’nın üzerindeki kirli sarı tabakayı hemen fark ediyorsunuz. Çok değil, birkaç kilometre sonra bu kabusun kokusunu da hissediyorsunuz.
Dayanılmaz bir kimyasal kokusu aracınızın camlarını kapatmanıza neden oluyor.
Asıl darbeyi biraz daha kentin kalbine doğru ilerlerken yiyorsunuz. Kimyasal kokusuna, kalitesiz kömürlerin yakılması yüzünden yayılan duman ve kükürt kokusu karışıyor. İstanbul yolunu bölen yakın çevre yolu kavşağında, çevresi düzenlenen ama hala simsiyah akan Nilüfer deresi çıkıyor karşınıza. Beşyol’a geldiğinizde ise tamircilerin yaktığı atık yağlar da eklenince göz gözü görmez hale geliyor.
Eski adı Santral Garaj olan şimdiki kent meydanına doğru ilerlediğinizde ise Uludağ’ın siluetini kapatan Doğanbey TOKİ konutları çirkinlik abidesi gibi karşınızda.
İşte yeşil Bursa’dan arta kalan manzara bu.
Üstelik kış aylarında Bursa daha kötü kokuyor.
Yaz aylarındaki koku probleminin ana kaynağı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne göre mevsimsel etkisi olan Nilüfer Deresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hamitler’deki Kent Atık Depo alanı ve Batı Atıksu arıtma alanı.
Kış aylarında, doğalgaz yerine son yıllarda ucuz olan kömürün tercih edilmesinin yanı sıra devletin kömür yardımı ile kullanımın artması kirliliği katmerli hale getiriyor.
Tablo bu...
Her sabah Uludağ’ın eteklerindeki Bursa’yı bir kez daha görme fırsatı buluyorum. Akşam saatlerinde de Orhan Veli’nin “Gemlik’e doğru denizi göreceksin” tabelasıyla karşılıyor, son yıllarda beton yığınına dönse de bu güzelim şehir.
Dürdane tepesinden inerken sabah karlı zirvesiyle beni selamlayan Osmanlı’nın bu kadim kenti, Hüdavendigar’ının son yıllarda nasıl can çekiştiğine tanık oluyorum.
Görmeyenler için anlatayım:
Dürdane’den inip Ovaakça’ya doğru ilerlediğinizde Bursa’nın üzerindeki kirli sarı tabakayı hemen fark ediyorsunuz. Çok değil, birkaç kilometre sonra bu kabusun kokusunu da hissediyorsunuz.
Dayanılmaz bir kimyasal kokusu aracınızın camlarını kapatmanıza neden oluyor.
Asıl darbeyi biraz daha kentin kalbine doğru ilerlerken yiyorsunuz. Kimyasal kokusuna, kalitesiz kömürlerin yakılması yüzünden yayılan duman ve kükürt kokusu karışıyor. İstanbul yolunu bölen yakın çevre yolu kavşağında, çevresi düzenlenen ama hala simsiyah akan Nilüfer deresi çıkıyor karşınıza. Beşyol’a geldiğinizde ise tamircilerin yaktığı atık yağlar da eklenince göz gözü görmez hale geliyor.
Eski adı Santral Garaj olan şimdiki kent meydanına doğru ilerlediğinizde ise Uludağ’ın siluetini kapatan Doğanbey TOKİ konutları çirkinlik abidesi gibi karşınızda.
İşte yeşil Bursa’dan arta kalan manzara bu.
Üstelik kış aylarında Bursa daha kötü kokuyor.
Yaz aylarındaki koku probleminin ana kaynağı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’ne göre mevsimsel etkisi olan Nilüfer Deresi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait Hamitler’deki Kent Atık Depo alanı ve Batı Atıksu arıtma alanı.
Kış aylarında, doğalgaz yerine son yıllarda ucuz olan kömürün tercih edilmesinin yanı sıra devletin kömür yardımı ile kullanımın artması kirliliği katmerli hale getiriyor.
Tablo bu...
Bu tablodan kimse memnun
değil.
Ne vatandaş, ne sanayici ne de yöneticiler...
Sanayicinin isyanının daha farklı bir boyutu var.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği başkanlıklarını yürüten İbrahim Burkay’ın bir de asıl sanayici kimliği var.
Bursa Valisi Münir Karaloğlu’nu davet ettikleri Frankfurt’taki Heimtextil Fuarı’nda, söz dönüp dolaşıp kirliliğe ve Bursa’nın kokusuna geliyor.
Burkay, Vali Karaloğlu’na kirliliğin nasıl haksız rekabete neden olduğunu anlatıyor.
Aynı kumaşı üretirken, kirlilik, yaşadığı kent ve dünya umurunda olmayan girişimci arıtma tesisi kullanmadan üretim yapımca zaten kar marjları oldukça düşen sektörde bir adım öne geçiyor.
Bursa Valisi Karaloğlu iyi bir gözlemci. Kısa süre önce göreve başlamasına rağmen Orhaneli’den Gemlik’e, İnegöl’den Mustafakemalpaşa’ya Uludağ’dan Mudanya’ya Bursa’yı karış karış gezdi.
Doğaya olan ilgisini de Sadağı Kanyonu ile ilgili çalışmalarından öğrendik. Bursa’ya gelmeden önce Van’da inci kefalinin üreteme döneminde kaçak avlanmasının önlenmesi için çok ciddi tedbirler almış.
Bursa’nın müthiş bir doğa güzelliğine sahip olduğunu biliyor ve bunun korunması gerektiğine inanıyor.
Burkay ve diğer sanayicilerin şikayetlerini dikkatle dinleyen Karaloğlu’nun bize göre Bursa’daki en önemli misyonlarından biri rotasını turizme çeviren Bursa’daki kirliliğin önlenmesi olmalı.
Ne vatandaş, ne sanayici ne de yöneticiler...
Sanayicinin isyanının daha farklı bir boyutu var.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği başkanlıklarını yürüten İbrahim Burkay’ın bir de asıl sanayici kimliği var.
Bursa Valisi Münir Karaloğlu’nu davet ettikleri Frankfurt’taki Heimtextil Fuarı’nda, söz dönüp dolaşıp kirliliğe ve Bursa’nın kokusuna geliyor.
Burkay, Vali Karaloğlu’na kirliliğin nasıl haksız rekabete neden olduğunu anlatıyor.
Aynı kumaşı üretirken, kirlilik, yaşadığı kent ve dünya umurunda olmayan girişimci arıtma tesisi kullanmadan üretim yapımca zaten kar marjları oldukça düşen sektörde bir adım öne geçiyor.
Bursa Valisi Karaloğlu iyi bir gözlemci. Kısa süre önce göreve başlamasına rağmen Orhaneli’den Gemlik’e, İnegöl’den Mustafakemalpaşa’ya Uludağ’dan Mudanya’ya Bursa’yı karış karış gezdi.
Doğaya olan ilgisini de Sadağı Kanyonu ile ilgili çalışmalarından öğrendik. Bursa’ya gelmeden önce Van’da inci kefalinin üreteme döneminde kaçak avlanmasının önlenmesi için çok ciddi tedbirler almış.
Bursa’nın müthiş bir doğa güzelliğine sahip olduğunu biliyor ve bunun korunması gerektiğine inanıyor.
Burkay ve diğer sanayicilerin şikayetlerini dikkatle dinleyen Karaloğlu’nun bize göre Bursa’daki en önemli misyonlarından biri rotasını turizme çeviren Bursa’daki kirliliğin önlenmesi olmalı.
Yoksa, yeşil Bursa’da 20 yıl
önceki gibi insanlar yine sokaklarda maske ile dolaşacak hale gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder