Son bir hafta içinde 3 kişi ile görüştüm. Biri psikiyatri uzmanı, diğeri öğretmen biri de imam. Dile getirdikleri konu geleceğimizin teminatı çocuklarımızla ilgili endişeli gelişmeler.
Öyle şeyler anlattılar ki bir çoğunu burada anlatamayacağım. Ama vereceğim örneklerle sizlerin de aynı endişeleri paylaşacağınızdan eminim.
Birincisi uyuşturucu kullanmaya kadar götüren internet bağımlılığı.
Sorunun temeli yine ailede gizli.
Ailenin bir arada olma alışkanlığı ortadan kalkıyor. Akşam evde bir araya gelinen ortamda anne televizyonda dizi izlerken, baba maç seyrediyor. Çocuk ise bilgisayarın başında. Ya da elinde cep telefonuna gömülmüş vaziyette.
Sorun yok gibi görünüyor değil mi?
Bilim adamları bunu
“parçalanmış bütünleşik aile” olarak adlandırıyor. Anne-baba çocuklar
konuşmuyor.
Çocuk anne-babaya göre tehlikelerle dolu sokağa çıkmayıp saatlerce evde bilgisayar başında, güya kontrolleri altında olmasından mutlu.
Aslında bu mutluluk tablosu değil. Tehlike çanlarının çaldığının göstergesi.
İnternet ve oyun bağımlısı haline gelen çocukları her türlü tehlike bekliyor.
İsimleri burada vermeyeceğim ancak şiddet içerikli bu oyunları oynayan çocukları uyuşturucu kullanmaya kadar uzanan tehlike bekliyor.
Günde iki saatten fazla bilgisayar karşısında oturan çocuklar bir süre sonra gerçek hayat ile sanal dünyayı birbirine karıştırmaya başlıyor.
Oyun sırasında haberleştikleri için sanal dünyanın içindeki arkadaşlarıyla iletişim kuruyor.
En kötü yanı ise bu bağımlılığı yaratan insan beynindeki merkez, uyuşturucu alışkanlığı ile aynı bölge.
Sadece aynı bölge ile sınırlı kalsa yine iyi. Oyun üzerinden haberleşmeler uyuşturucu satıcıları için büyük fırsat. Gençler daha 15 yaşına gelmeden bir çok uyuşturucuyu öğreniyor.
Ana malzemeleri edinmeleri bir yana kendileri üretmeye başlıyor.
İnternetteki açık kaynak her türlü bilgiyi veriyor.
Siparişle malzemeler eve kadar geliyor. Sonra kullanım.
Psikiyatri uzmanı anlatıyor; Bir okulda seminer veriyorum. Uyuşturucu kullanma yöntemini salonu dolduran çocuklara sorduğumda hepsi biliyor. Aynı soruyu öğretmenlere yönelttiğimde hiçbir yanıt alamıyorum.
Sorduğu soruyu burada yazayım bakalım kaçınız bileceksiniz.
”Kova”yı bilen var mı?
İşin en vahim yanı da bu zaten. Çocuğun girdiği dünya hakkında ne anne-babasının ne de öğretmenin bilgisi var.
Onlar sadece bilgisayarla oynadığını zannediyor.
Polis bile yeni yeni bilişim suçlarıyla ilgili birimler kuruyor. Toplum Destekli Polislik uygulamalarıyla bunun önüne geçmeye çalışıyor.
Ancak, kullanım o kadar yaygın ki yetişmeleri mümkün değil.
Çocuk anne-babaya göre tehlikelerle dolu sokağa çıkmayıp saatlerce evde bilgisayar başında, güya kontrolleri altında olmasından mutlu.
Aslında bu mutluluk tablosu değil. Tehlike çanlarının çaldığının göstergesi.
İnternet ve oyun bağımlısı haline gelen çocukları her türlü tehlike bekliyor.
İsimleri burada vermeyeceğim ancak şiddet içerikli bu oyunları oynayan çocukları uyuşturucu kullanmaya kadar uzanan tehlike bekliyor.
Günde iki saatten fazla bilgisayar karşısında oturan çocuklar bir süre sonra gerçek hayat ile sanal dünyayı birbirine karıştırmaya başlıyor.
Oyun sırasında haberleştikleri için sanal dünyanın içindeki arkadaşlarıyla iletişim kuruyor.
En kötü yanı ise bu bağımlılığı yaratan insan beynindeki merkez, uyuşturucu alışkanlığı ile aynı bölge.
Sadece aynı bölge ile sınırlı kalsa yine iyi. Oyun üzerinden haberleşmeler uyuşturucu satıcıları için büyük fırsat. Gençler daha 15 yaşına gelmeden bir çok uyuşturucuyu öğreniyor.
Ana malzemeleri edinmeleri bir yana kendileri üretmeye başlıyor.
İnternetteki açık kaynak her türlü bilgiyi veriyor.
Siparişle malzemeler eve kadar geliyor. Sonra kullanım.
Psikiyatri uzmanı anlatıyor; Bir okulda seminer veriyorum. Uyuşturucu kullanma yöntemini salonu dolduran çocuklara sorduğumda hepsi biliyor. Aynı soruyu öğretmenlere yönelttiğimde hiçbir yanıt alamıyorum.
Sorduğu soruyu burada yazayım bakalım kaçınız bileceksiniz.
”Kova”yı bilen var mı?
İşin en vahim yanı da bu zaten. Çocuğun girdiği dünya hakkında ne anne-babasının ne de öğretmenin bilgisi var.
Onlar sadece bilgisayarla oynadığını zannediyor.
Polis bile yeni yeni bilişim suçlarıyla ilgili birimler kuruyor. Toplum Destekli Polislik uygulamalarıyla bunun önüne geçmeye çalışıyor.
Ancak, kullanım o kadar yaygın ki yetişmeleri mümkün değil.
Haftada iki veya üç internet üzerinden genç kızların
kandırılması haberleri ise vakai adiyeden oldu.
Kullanılan küfürlü dil ise yaşananlar yanında çok basit kalıyor.
Peki ne olacak bu işin sonu?
İşin uzmanlarına göre büyük görev anne-babaya düşüyor.
Birinci adım bilgisayar başında oturma süresini kısaltmak. Asla günde iki saatten fazlasına izin vermeyin.
Çocuğunuz bilgisayar başındayken size rahat yok. Gerekirse temel yöntemleri öğrenip, girdiği siteleri, oynadıkları oyunları takip edin.
Alacağınız basit önlemlerle ileride karşılaşacağınız daha büyük sorunlardan kurtulabilirsiniz.
Uzmana göre, devletin de artık pornografi kadar şiddet içeren bu oyunlara da kontrol getirmesi gerekiyor.
Yoksa hiç farkına varmadan bir nesil elimizden kayıp gidebilir.
Kullanılan küfürlü dil ise yaşananlar yanında çok basit kalıyor.
Peki ne olacak bu işin sonu?
İşin uzmanlarına göre büyük görev anne-babaya düşüyor.
Birinci adım bilgisayar başında oturma süresini kısaltmak. Asla günde iki saatten fazlasına izin vermeyin.
Çocuğunuz bilgisayar başındayken size rahat yok. Gerekirse temel yöntemleri öğrenip, girdiği siteleri, oynadıkları oyunları takip edin.
Alacağınız basit önlemlerle ileride karşılaşacağınız daha büyük sorunlardan kurtulabilirsiniz.
Uzmana göre, devletin de artık pornografi kadar şiddet içeren bu oyunlara da kontrol getirmesi gerekiyor.
Yoksa hiç farkına varmadan bir nesil elimizden kayıp gidebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder