31 Ekim 2021 Pazar

Değişimin farkında mısınız? Sadece Ankara'ya değil dünyaya ses gidiyor

 24 Ağustos 2021 Salı, 08:10

 

Sosyal medya hayatımızda öylesine yer almaya başladı ki hiç ummadığınız anda olayların seyrini değiştirecek güce ulaştı.

Mihri Belli'nin 53 yıl önce yazdığı 'Anayasso' şiirinde, Hakkari'de Zap Suyu'nun kıyısında yaşayan ve hasta çocuklarını suyun öte yanına geçmek zorunda olan insanların çaresizliğini anlatır.

Şiirde, Hakkârili Hasso'nun çaresizlik içindeki seslenişi vardır;

'Bebek yanir, bebek hasda, bebek ataş içinde, Ben fakiro, Ben hakiro, Dohdor ilaç, çarşı bazar tam - takiro, Gurban olam bu ne işdir hooy babooov ! Angara'da: Anayasso ! Ellerinden öpiy Hasso, Yap bize de iltimaso, Bu işin mümkini yoh mi hooy baboov ?'

Zaman zamana gündeme gelen 68 kuşağının döneminin en ünlü şiiri olan 'Anayasso'dan 2014 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da Başbakanlığı döneminde AK Parti Grup toplantısındaki konuşmasında şiirden alıntı yaparak geçmiş iktidarları anlatmıştı.

Aradan geçen 53 yılda, yol, hastane, okul gibi yatırım anlamında elbette ki önemli atılımlar gerçekleştirdi. Ancak, yine de sadece 'Hasso'nun değil, Anadolu'nun birçok köşesinden yükselen sesi Ankara yine duymadı ya da duymak istemedi. Talepler, milletvekillerinin sigara kabına düştüğü notlarda kaldı. Ta ki akıllı cep telefonu ve beraberinde sosyal medya denen mecra ortaya çıkıncaya kadar.

Kimilerine göre, emperyalizmin dünyayı yeniden yönetme biçimi olarak değerlendirilse de en ücra yerlerden çıkan seslerin duyulmasını ve kamuoyu yaratılmasını sağladı.

Kutuplaşmanın ortaya çıkardığı trollerin manipülasyonları bir yana son yıllarda hatta son aylarda yaşadığımız olaylara şöyle bir göz atmak yeterli.

Deprem, yangın ve sel felaketlerinde en cılız sesler bile güçlü hale geldi, zaten toplumumuzun en önemli duygusu olan dayanışma, sosyal medyada buluştu. Ahbap ve benzeri dayanışma gruplarının hayat bulduğu yer oldu. Kampanyalar düzenlendi.

Ve en önemlisi, çocuk, kadın ve sokaktaki can dostlarına karşı yapılan her türlü saldırılarda tepkilerin adresi ve belki de çözüm yeri oldu.

FATMA'NIN ÇIĞLIĞI, ÖZAY'IN İSYANI NASIL KARŞILIK BULDU?

Dünkü bir gelişmeden örnek vereyim; Boşanmak istediği eşinin silah tehdidiyle kaçırdığı Fatma'nın çığlığını sosyal medya sayesinde duyduk. Mahkemenin serbest bıraktığı eş, sosyal medyadan gelen tepkiler üzerine tutuklandı.

Ya Çorlu'daki 'Daire 16'ya ne demeli?

Sokak köpeğinden rahatsız olup, belediyeyi arayanlara kızan Özay Kaya'nın isyanı ve haklılığını kızı Ayça'nın sosyal medyaya yüklediği videodan öğrendik. 'Bir tek biz yaşamıyoruz bu dünyada hayvanlar da var. Biraz insan olalım insan' sözleri sokak hayvanlarının korunup sahip çıkılmasını hedefleyen yüzlerce kamu spotundan daha etkiliydi.

Özer Kaya'nın Sokak köpeği 'Köpük' için verdiği mücadele sosyal medyanın da etkisiyle amacına ulaştı.

Köpük, Özay Kaya ve sosyal medya sayesinde barınağa gitmedi ve apartmanın önündeki kulübesinde yaşamaya devam edecek.

Fatma'nın çığlığı ve Özay'ın Köpük için mücadelesi sadece iki örnek. Sosyal medyadan karşılık bulan daha yüzlercesi var. Tedavi kampanyalarından tutun da köy okullarındaki miniklerin kırtasiye ve kışlık giyeceklerinin karşılanmasına kadar.

Bir de bizim dışımızdan bir örnek vereyim; Afganistan'daki kaos ve insanlık dramının en çarpıcı görüntülerini şu anda sosyal medyadan izliyoruz. Birinci Körfez Savaşı'nı hatırlıyorum. Sosyal medya yoktu. Amerika'nın savaş makinasının Irak'taki zulmünü yıllar sonra yapılabilen haberlerden izledik. Bombardımanlarda binlerce insan ölürken, biz iliştirilmiş gazetecilerin verdiği ABD askerlerinin harekatını izleyip petrole bulaşmış, deniz kuşlarına üzülüyorduk. Oysa kadın çocuk binlerce Iraklı yaşamını yitiriyordu.

Değişimin farkında mısınız? Mihri Belli'nin şiirindeki gibi artık sadece Ankara değil, sesinizi bir tıkla dünya duyuyor.

SOSYAL MEDYANIN DOĞRU KULLANIMI VE ÇİVİLİ TAHTA HİKÂYESİ

Şeffaflığın sağlanması ve insanların seslerini duyurmasıyla ilgili yazıyı okurken, eminim birçoğunuzun aklına kötü örnekler gelmiştir. Ben yine de bardağın dolu tarafına bakanlardanım.

Sosyal medya kullanıcısı olarak bilim insanlarını ve takip ederek birçok yararlı bilgiye ulaşıyor, sanatçıların görüşlerini veya eserlerini öğrenebiliyorum. Bunların birçoğundan da gazeteci olarak bilgi kaynağı olarak yararlanıyorum.

Bazen de öylesine paylaşımlar yapılıyor ki ders çıkarılıp örnek alınacak türden. Bunlardan birini de önceki gün kadim dostum Ali Mollasalih yapmışÇivili Tahta hikayesi.

Virgülüne dokunmadan kendisinden de izin alarak sizlere aktarmak istiyorum:

Arkadaşları ile devamlı kavga eden sorunlu bir genç varmış. Babası bir gün ona ders vermek istemiş. Ona çivilerle dolu bir torba ve boş bir tahta vermiş. Oğluna:

Arkadaşların ile tartışıp kavga ettiğin zaman her sefer bu tahtaya bir çivi çakacaksın.

Genç, arkadaşları ile yine kavga etmiş ve birinci günde tahta perdeye 30 çivi çakmış. Sonraki zamanlarda arkadaşları ile iyi geçinmeye çalışmış ve her geçen gün daha az çivi çakmış.

Bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış. Babası onu yeniden tahtanın önüne götürmüş ve demiş ki:

- Bugünden başlayarak tartışmayıp kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi sökeceksin.

Günler sonra bir gün gelmiş ki tahtada ki her çivi çıkarılmış. Babası oğluna:

- Aferin, arkadaşlarınla iyi geçiniyorsun. Bütün çivileri tahtadan söktün ama tahtada artık çok delik var. Eskisi gibi olmayacak. Her delik arkadaşlarınla kavga ettiğin zaman söylediğin kötü sözlerdir. Arkadaşların seni affetse de izleri hep kalacak ve bu delikler kapanmayacak. Arkadaşlarına değer vermelisin. Unutma ki her zaman onların yardımına, dostluğuna ihtiyacın olacak.

Hayat Akarken, arkadaşlarınızın, dostlarınızın, sevdiklerinizin kalbini incitirseniz, kendinizi sonrasında affettirseniz de kalplerinin bir köşesinde hep bir sızı kalacaktır.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...