Koronavirüs pandemisinin başlamasıyla birlikte dünyada artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı sık sık dile getirildi.
100 yılda bir görülen salgın dünyada taşları yerinden oynattı. Tıpkı soğuk savaş öncesi ve sonrası gibi yeni bir milat oluştu.
Yeni dönemde Türkiye nasıl bir strateji izlemeli? Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ferhat Pirinççi ile SETA Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş yazdıkları kitapta bu sorunun yanıtını aradı.
Kitabın yazarlarından Prof. Dr. Pirinççi, 'Küresel Dönüşüm Sürecinde Türkiye'nin Büyük Stratejisi' kitabının hazırlanma amacını ve beklentilerini ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi programında anlattı.
Önce Büyük Strateji kavramını açıklayan Prof. Dr. Pirinççi, bu kavramın ABD ve geçmişte Sovyetler Birliği'nin uyguladığı politikalar için kullanıldığını söyledi.
Türkiye'nin orta büyüklükte ve bölgesel güç konumunda bir devlet olduğunu vurgulayan Pirinççi, 'Murat Yeşiltaş ile oturduk ve şu soruyu sorduk. Türkiye'nin büyük stratejiye ihtiyacı var mı? Olması gerektiğine ve tartışma konusu yapılmasına karar verdik. Bu kitapla bir çerçeve oluşturmak istedik' dedi.
Prof. Dr. Pirinççi'ye göre, soğuk savaş sonrası kurulan ABD önderliğinde kurulan küresel sistem çatırdıyor. Henüz ortadan kalkmadı ama ihtiyaçlara çözüm üretemiyor. Koronavirüs öncesi bunun sinyalleri verilmeye başlamıştı. Küresel bir lidersizlik meselesi var. Burada ne devletler ne şahıslar ne de uluslar arası örgütler sorunlara çözüm üretemiyor.
Korona pandemisinde bu daha fazla ortaya çıktı. Krizin başında maske savaşları şimdi aşı savaşına dönüştü. BM salgından 6 ay sonra konuyu gündemine alabildi. ABD bırakın öncülük yapmayı dünyadaki kriz merkezi durumunda.
Sistemin çatırdamasında batının öncülük ettiği değerlerin erozyona uğramasının da etkisi büyük. Suriye'deki trajediye sessiz kalınması, Yemen'de çocukların katledilmesi Libya'da darbeci generalin BM Güvenlik Konseyi üyesi Fransa ve Rusya tarafından desteklenmesi gibi çok sayıda örnek uluslar arası sistemin sürdürülebilir olmadığını gösterdi.
Peki, buradan hareketle Türkiye yeni dönemi nasıl okumalı? Kitapta bunun muhakemesi yapılıyor.
Varılan sonuç ise Türkiye'nin yeni dönemdeki büyük stratejisinin 'sürdürülebilir istikrar' olması gerektiği.
Bu önce Türkiye'de ekonomik, siyasal ve toplumsal istikrardan geçiyor. Ardından komşularla devam etmeli ve Doğu Akdeniz'den Afrika boynuzuna ve AB'den Kafkasya'ya kadar bölgesel ve küresel düzeyde sürdürülebilir istikrar teşvik edilmeli.
TÜRKİYE'NİN STRATEJİK ÖZERKLİĞİ ARTINCA ETKİ ALANI DA ARTIYOR
Türkiye'nin bunu gerçekleştirmek için neye ihtiyacı var? sorusuna yanıt aradıklarını ve buradaki kilit kavramın ise stratejik özerklik olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, şöyle devam etti:
'Artık hiçbir devlet bağımsız değil. Bugün ABD ne Suriye'de ne de başka bir yerde istediği politikayı uygulayamıyor. Tek başına süreci belirleyemiyor. Buradan hareketle bir devletin stratejik özerkliği ne kadar geniş olursa o kadar avantajı o kadar olur. Türkiye'nin bu konuda adımlar atması gerekiyor. Bunun siyasi, askeri,savunma sanayideki bağımlılığı azaltmak, yeri geldiğinde askeri unsurları sahaya sürmesi olarak görüyoruz. Bununla birlikte Türkiye'nin stratejik özerkliği artınca etki alanı da artıyor'
Prof. Dr. Pirinççi'ye göre, Türkiye, son 4-5 yılda ciddi sınamalardan geçti. Eskiden sadece PKK terör örgütü ya da Yunanistan'ı kendimize denk görüp okumalar yaparken, Türkiye şu anda eş zamanlı olarak Irak, Suriye, Libya'da operasyon yapıp, Doğu Akdeniz ve Güney Kafkasya'da varlığını gösteriyor. Türkiye'nin attığı kararlı adımlar caydırıcılığını da arttırdı. Türkiye'nin bu stratejik özerkliği artıkça diğer baskı unsurlarının tehditleri azalacak ve Türkiye o kendi güvenlik ve dış politikasını rahat bir şekilde kurgulayacak.
GÖNÜL SOFRASINDA BULUŞTULAR
Makam ve görevler gelip geçici olduğu için siyasette vefa büyük önem taşır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'de görev yapmış milletvekilleri ve eski il başkanlarıyla sık sık 'Gönül toplantıları' yapıyor. Geçen ay ilçe başkanlarına gönderdiği mektupta, 'AK Parti'de yeni-eski diye bir kavram yok, sadece görev değişikliği var. Her AK Partili son nefesine kadar bu kutlu davanın mensubudur. Birlikte yürüyecek daha çok yolumuz var' mesajını vermişti.
AK Parti Bursa Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Hakan Çavuşoğlu, dün aralarında Embiya Akkuş, Mehmet Çakman, İsmet Acar, Orhan Akgün, Ali Suat Adiloğlu, Servet Kaynar, Mustafa Sayılgan ve Ali Mollasalih'in de bulunduğu AK Parti eski ve yeni yöneticileriyle kahvaltıda buluştu.
Çavuşoğlu bu buluşmanın fotoğrafını, 'Kuruluşundan bugüne teşkilatımızın çeşitli kademelerinde görev yapan dava kardeşlerimiz ile bu sabah gönül sofrasında bir araya geldik. AK Parti bir ahde vefa partisidir. AK Parti'de vefa, birliğin, kardeşliğin ve samimiyetin tezahürüdür' sözleriyle paylaştı.
AK PARTİ BURSA'DA BÜYÜK KONGRE HAZIRLIĞI
AK Parti'nin 24 Mart Çarşamba günü Ankara Spor Salonu'nda gerçekleştirilecek 7'nci Olağan Büyük Kongresi için hazırlıklar devam ediyor.
Kongre için geri sayım devam ederken partiyi 2023 seçimlerine taşıyacak yöneticilerin yanı sıra, kabinede de kısmi değişikliğe gidileceği beklentileri var. Kulislerde, en üst karar organı olan MKYK en az yarısını değiştireceği, kabinede kapsamlı değişime gidebileceği, bazı bakanların parti yönetime kaydırılabileceği, buna karşın kabinede ise siyasetçi kökenli isimlere daha fazla yer verileceği konuşuluyor.
AK Parti Bursa İl teşkilatı da büyük kongre öncesi İl Koordinatörü Trabzon Milletvekili Mehmet Balta, Bursa Milletvekilleri Emine Yavuz Gözgeç ve Ahmet Kılıç, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile İl Başkanı Davut Gürkan'ın katıldığı koordinasyon toplantısında bir araya geldi.
Toplantıda, kongre öncesi teşkilat mensuplarıyla istişare ve değerlendirme yapıldığı belirtildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder