Çok şanssız bir nesiliz; 100 yılda bir görülen pandemi bizleri buldu. Üstelik öylesine belalı bir virüse denk geldik ki mutasyonlarla kılık değiştirip saldırıyor, alınan önlemleri boşa çıkarıyor.
Çinlisiyle başladık, İngiliz'i, Afrikalısı, Brezilyalısı, Hintlisini gördük. Böyle giderse görüldüğü her ülkenin adını alacak neredeyse... Bir Türk mutantı çıkmadı diye kıskanacak hale geldik.
İşin esprisi bir yana, koronavirüs mart ayında kısıtlamaların gevşetilmesinin faturasını bize ağır biçimde ödetti. Hükümet tırmanış tehlikeli boyutlara ulaşınca 17 günlük kısıtlama tedbirlerini aldı.
İki günden beri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarını dinliyoruz. Öyle anlaşılıyor ki bu kez kısıtlamaya bu kez sıkı tedbirler eşlik edecek.
Aslında olması gereken de buydu. Çalışma için yasak saatlerinde dışarı çıkma izni olanların bunu ciddi biçimde istismar ettiklerini gördük. Umarız bu kez yaşanmaz.
Bakanlar haklı...
Bir de madalyonun diğer yüzüne bakalım. Uzun süreden beri bilim insanları tam kapanmanın bir an önce gerçekleştirilmesini istiyorlardı. 17 günlük kısıtlamadan kapsam dışı kalanlar nedeniyle bunun tam kapanma olamayacağını savunanlar var. Çünkü fabrikalar çalışacak, servis araçları sefer yapacak. Ayrıca aşılama da çok yavaş gidiyor.
Bilim insanları da haklı..
Zaten 14 aydan beri pandemi nedeniyle sıkıntılar yaşayan küçük esnaf ise günlük kazancıyla geçinmeye çalışanları ise 17 günlük zorlu süreç bekliyor. Avrupa ve ABD'deki gibi nakli destek biz de yok.
İki günden beri Bursa Pazarcılar Odası Başkanı Refik Aksu ile görüşüyoruz. Kısıtlamalar başladığından beri ısrarla 'Pazarda koronavirüs satmıyoruz. Neden fatura hep bize kesiliyor' diye sitem ediyor. Bu sürede kapalı olduğu için sadece pazarcılar etkilenmeyecek serada ürünü olan, ağaçtan meyvesini toplayan üreticiler de zincirleme olarak bundan zarar görecek. Şimdiden elma üreticileri ve Gürsu'daki seracılar kara kara düşünmeye başlamış.
Berber ve kuaförler ise kam dert küpü bir dokun bir ah işit misali. Yanındaki bakkal, kasap, şarküteri açık, berber kapalı...
Pazarcı, küçük esnaf, berber, günlük yevmiye ile çalışan da haklı...
Biliyorum kadı fıkrasındaki gibi oldu; herkes haklı...
Umudumuz bu kısıtlamanın son olması ama sinsi virüs sanki bize iyi bir ders vermeden gitmeyecek...
ZAMANLA YARIŞ VE KISITLAMA GÖÇÜ...
Benzerini geçen yıl ilk hafta sonu kapanma kararının açıklaması sonrası yaşamıştık. İnsanlar dar zaman içinde market ve bakkallara akın etmiş. Market kuyruğundaki Luppolu adam o gecenin simgesi olmuştu.
17 günlük kısıtlama sonrası son 48 saatte bunun bir benzerini yaşadık. Eskiden bayram alışverişleri sırasında Tuz Pazarı'nı bu kadar kalabalık olurdu. Cumhuriyet Caddesi'ne çıkan dar bir ara var. İnsanlar, neredeyse sürtünerek geçmek zorunda kalıyordu.
Pazar tezgahını anladım da peynircisi, kasabı, yufkacısı önünde kuyruklar. Sanki bir daha bulamayacakmış gibi alışveriş yapanlar. Oysa tüm bunları kısıtlama sırasında mahallede de bulabilecekler. Demek ki toplum psikolojisi böyle bir şey...
Benzer telaş ve koşuşturma yüzünden 2 günden beri Bursa trafiğinde de işe gidiş veya dönüş saati olmamasına rağmen müthiş bir yoğunluk vardı. Gazeteden Konak Kültür Merkezi'ne 40 dakikada gidebildim. Sadece Acemler değil her tarafta yoğunluk vardı.
Şehirlerarası yollarda da kavimler göçü misali yoğunluk yaşandı. İhlas Haber Ajansı drone'la çekim yapmış. İstanbul adeta Ege ve Akdeniz'e akıyordu. O kadar yoğun bir göç yaşandı ki Bodrum Belediye Başkanının artık gelmeyin çağrısı sosyal medyada ilk sıraya yükseldi.
Bu gidişin bir de dönüşü olacak.
BESAŞ'IN LEZZETİNİ TESCİLLEYEN ARAŞTIRMA...
Araştırma şirketi Areda Piar'ın 16-21 Nisan tarihleri arasında 5 bin 120 kişinin katılımıyla gerçekleştirdiği 'halk ekmek' araştırmasının sonuçlarıyla ilgili DHA'nın İstanbul mahreçli haberinde Bursa ile ilgili bölüm dikkat çekiciydi.
5 büyük ilde insanların halk ekmeğe olan bakış açısını belirleyen araştırmaya göre, 'Halk ekmek tercihiniz etkileyen en önemli faktör hangisidir' şeklindeki soruya İzmir'de yaşayan katılımcıların yüzde 31.1'i ürünün fiyatı yanıtını verdi. Aynı soruya Bursa'da yaşayan katılımcıların yüzde 25.3'ü halk ekmeği fiyatı nedeniyle tercih ettiğini söyledi.
Haberin son bölümünde yer alan ve marka kullanıcıları arasında duygusal bağı ortaya koyan Güven-Beğeni-Sadakat (GBS) skoru da araştırmada yer aldı. Bursa'dan araştırmaya katılanlar, halk ekmeğin GBS skorunu 85.2 olarak belirlerken, Ankara 82, İstanbul 81.6, Antalya 81.2 ve İzmir'in GBS skoru 76.1 oldu.
Bu araştırma, 18 çeşit 300 bin adet ekmek üreten BESAŞ'ın lezzeti ve Bursalıların BESAŞ'a olan duygusal bağını da ortaya koydu.
BESAŞ'ın Uludağ Üniversitesi kampusundaki AR GE Merkezi ve üretim yerlerini birkaç kez ziyaret etmiştim. Burada gördüğüm hijyen koşulları mükemmel ötesiydi. Hem hijyen hem de lezzeti dolayısıyla BESAŞ bayilerinin önünden geçerken eğer kalmışsa mutlaka ekmek alırım.
TABİP ODASI'NIN PODCAST KONUĞU OLDUM
Yeni nesil medya her geçen gün gelişiyor. Kitlelere ulaşma yollarının büyük çoğunluğu artık dijital medya üzerinden gerçekleştiriliyor. Sadece internet siteleri, sosyal medyadan bahsetmiyorum. Her gün yeni bir uygulama karşımıza çıkıyor. Bir gün Clubhouse, ertesi gün Twitter sohbet odası kitle iletişim aracı haline geliyor.
Bu gelişmelere ayak uyduran ve kullanan öncü meslek kuruluşlarından biri de Bursa Tabip Odası.
Dün, Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan'ın daveti üzerine podcast kaydına konuk oldum.
Bilmeyenler için kısa tarifini yaparsam, dijital her ortamda dinleyebileceğiniz radyo yayını gibi. Radyo yayını tekrarı olmadığı için uçup giderken podcast kayıtlarına istediğiniz an ve yerde ulaşabiliyorsunuz.
Gazeteci ve iletişim uzmanı Özcan Yazıcı'nın Konak Kültür Merkezi'ndeki podcast kaydında, Doç. Dr. Türkkan ile birlikte koronavirüs pandemisini ve yeni alınan kısıtlama kararlarını konuştuk. İsteyenler ayrıntıları merak edenler bugün yayınlanacak podcast kayıtlarından dinleyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder