Ermenistan, önceki gece saatlerinde Azerbaycan'ın Gence ve Mingeçevir kentlerine attığı füzelerle yine sivilleri hedef aldı.
Gence'den canlı yayına bağlanan habercinin 5 aylık bebek Medine'nin ölümünü gözyaşları içinde anlatması hâlâ gözlerimin önünden gitmiyor.
'Küçücük kan içindeydi eli elime değdi. Cansız bedenine dokundum' sözlerinden sonra muhabirin de boğazı düğümlendi, anlatamadı.
Dün sabah ajanslardan gelen cenaze fotoğraflarında füzenin isabet ettiği evlerden birinde oturan ve saldırı sırasında uykuda olan Royal Şahnezerov, eşi Zuleyha Şahnezerova ve henüz 5 aylık bebekleri Medine'nin toprağa verilme görüntüleri de yürek parçalayan türdendi.
Srebrenitsa'daki şehitliği ziyaretimde de bir günlük bebek mezarının başından uzun süre ayrılamamıştım.
Savaşın bile bir ahlakı vardı ama tıpkı geçmişte Sırplar gibi onların da umurunda değildi. İnsanlık suçu işlemeye devam ediyorlardı.
Oysa savaşın ahlakını düzenleyen Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nde açık şekilde sivillerin korunması vurgulanıyor.
Tıpkı Bosna ve Kosova'da olduğu gibi bu hesabın onların da önüne konulacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Bu düşüncemi destekleyen ise Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi ve SETA Kıdemli Araştırmacısı Prof. Dr. Ferhat Pirinççi'nin sosyal medya paylaşımı oldu.
Bu saldırıların Ermenistan'ın terör devleti olduğunu pekiştirdiğine dikkat çeken Prof. Dr. Pirinççi, 'Ermenistan'ın terör saldırıları savaş suçu ve insanlığa karşı suç olup bu suçların soruşturulmasında ve cezasının verilmesinde zamanaşımı yoktur' vurgusunu yaptı.
Hem Suriye ve Doğu Akdeniz hem de Azerbaycan konusunda uzman olan Prof. Dr. Pirinççi'yi birçok haber kanalında yorum yaparken görmek Bursa adına bizleri gururlandırıyor.
Son durumu değerlendirmek için aradığımızda, söze sivillere karşı yapılan saldırılarla başladı. Belliki ki onu da çok etkilemişti.
'Belki bir belki 20 yıl sonra bunlar Ermenistan'ın karşısına çıkacak. Bu kararı veren ve uygulamada imzası olan herkes cezasını alacaktır' diyen Prof. Dr. Pirinççi'ye göre, Ermenistan, bilinçli bir şekilde provokasyon yaparak Azerbaycan'ın kendisine saldırmasını istiyor.
Bunun da iki amacı var; Birincisi Azerbaycan'ın misilleme yapmasını ve yapılacak bir saldırı sonucu Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nü devreye sokmak istiyor. Rusya ile birlikte Azerbaycan'a saldırma hesabı yapılıyor. İkincisi de; Ermenistan sahada kaybetti ve işgal altındaki topraklardan çekiliyor. Bununla hem Azerbaycan'a süreci katlanamaz hale getirirken kendi iç kamuoyuna da, Azerbaycan'ın her tarafını vuruyorum. Bana bir şey yapamıyor' mesajını veriyor.
ÇATIŞMALARIN YOĞUNLUĞU ARTACAK
Prof. Dr. Pirinççi'ye bu sürecin nereye doğru evrileceğini de sordum.
'Azerbaycan'ın 30 yıldan beri işgal altında bulunan topraklarının kurtarılmasını elzem hale geldi' diyen Prof. Dr. Pirinççi'ye göre, Rusya'nın devreye girmesiyle oluşturulmaya çalışılan ateşkes, Azerbaycan'da son 30 yıl tekrar mı olacak endişesine yol açtı. En son ateşkes 1994'te yapılmış ve hiçbir ilerleme kaydedilmemişti.
Çatışmaya neden olan faktörler ve işgal devam ettiği sürece bu gerilim devam edecek. Azerbaycan kendi topraklarını kurtarıncaya kadar vazgeçmeyecek. Belki zaman zaman duraksamalar yaşanabilir ama Azerbaycan son 30 yıldır ilk defa bu kadar ileri gitti ve bundan sonra da hiçbir şey 27 Eylül öncesi gibi olmaz.
Çatışmaların daha yoğun devam etmesini beklediğini de ifade eden Prof. Dr. Pirinççi, ' Azerbaycan şunu diyor; Ermenistan işgal ettiği topraklardan ve Karabağ 'dan çıksın sonra Karabağ'ın statüsünü konuşuruz. Bunu demek de onların hakkı' dedi.
DOĞU AKDENİZ'DE KÜRESEL VE BÖLGESEL GÜÇ MÜCADELESİ
Prof. Dr. Ferhat Pirinççi, geçtiğimiz hafta Osmangazi Belediyesi'nin daveti üzerine ' Doğu Akdeniz'de Güç Mücadelesi ve Türkiye' konulu konferansı verdi ve konuşması belediyenin sosyal medya hesapları üzerinden canlı olarak yayınlandı.
Doğu Akdeniz meselesinin Türkiye'nin dış ve iç güvenlik politikalarını yakından ilgilendirdiğini vurgulayan Prof. Dr. Pirinççi, şöyle devam etti:
' Doğu Akdeniz'de tüm mesele bölgesel güç mücadelesidir. Meselenin bir boyutu Türkiye ve Yunanistan'ı etkilerken, diğer boyutu Orta Doğu'yu, Libya'yı, Kuzey Afrika'yı, hatta Kuzey Kıbrıs'ın geleceğini etkiliyor. Doğu Akdeniz, enerji jeopolitiği anlamında da önemli sonuçlar ortaya çıkaracak. Türkiye, sahada ortaya koyduğu kararlı mücadele ile karşısına çıkan meydan okumalara cevap verecektir'
Son günlerdeki yeni hareketliliğin Yunanistan'dan kaynaklandığını ifade eden Prof. Dr. Pirinççi'ye göre, Avrupa Birliği'ni Türkiye'nin önüne baskı unsuru olarak koymaya çalışılıyor. Türkiye, tam uzlaşmacı bir görünüm sergilediği sırada Yunanistan provokatif eylemler yaparak oldu-bittiye getirmeye çalışıyor. Türkiye de kararlılık ve caydırıcılığını gösteriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder