Sosyal medya sanki hastalık ve cenaze ilanları bültenine döndü.
Hastalıkla mücadele edenler, yenik düşenleri gördüğümüz paylaşım sayıları bile koronavirüsün üzerimize nasıl bir kabus gibi çöktüğünün göstergesi.
Geçmiş olsun veya başsağlığı dilekleri için açtığımız her telefon içimizi acıtıyor. Telefonun diğer ucunda kısık bir sesle verilen yanıtların dinlerken acaba sıra bana gelecek mi endişesiyle dinleniyor.
Tüm Türkiye'de maalesef genel durum bu...
Sağlık Bakanlığı'nın Hayat Eve Sığar uygulamasındaki risk haritalarına baktığımızda kırmızı olmayan bölge kalmadı gibi.
Ayyıldızlı bayrağımızın renginden olsa gerek Türkiye kırmızıyı çok seviyor. Ancak koronavirüs salgını haritalarında pandeminin yayılmasını gösteren kırmızı renkli haritalar Türkiye'ye hiç yakışmıyor.
Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında artık çemberin içinde olduğumuz vurgusunu yapmıştı. Dün son durumu öğrenmek ve sahadan gelen bilgileri sormak için aradığımda karamsar bir tablo çizdi.
Bursa'daki hastanelerde yer yok. Yatak doluluk oranı yüzde 75 denilse de bu pek inandırıcı gelmiyor. Türkkan'ın sahadan aldığı bilgiye göre, her yer dolu ve işin kötü tarafı her geçen gün hasta sayısı artıyor.
Çok sayıda hekim ve sağlık çalışanı da hasta. Artan sayılar yüzünden sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği konusunda da endişeli olan Türkkan, 'Toplumda, sokaktaki insan hasta olabilir ama hekim hastalanmaz diye bir algı var. Bursa'da adını veremeyeceğim bir hastanede çalışan personelin koronavirüse yakalanma oranı yüzde 9,1. Yani her 100 sağlık personelinden 10'u virüse yakalanmış durumda. Bilimsel olarak beklenen bir rakam olsa da beni endişelendiriyor' dedi.
'Herkes birbirine koronavirüs taşıyor gibi davranmalı' sözünü tekrarlayan Türkkan'a göre, bu tür salgın hastalıklarda neler yapılması gerektiği biliniyor ve bizim de çok ciddi önlemler almamız lazım. 65 yaşı içeride tutmak ve sağlık personelinin izinlerini kaldırmakla pandemi ile savaşılmaz.
Peki, ne yapmak gerekiyor?
'Sosyal temas çok etkili' diye söze başlayan Türkkan, sorumuza şu yanıtı verdi:
'Hastalığın en çok çay-kahve ve yemek muhabbetleri ve karşılıklı sohbetlerle bulaştığını görüyoruz. İnsanların hala bu ortamlara gitmesinin önü açık. Bu işletmeler ve ortamlar olduğu sürece bulaşma artacaktır. Ayrıca sosyal toplantılar, açılışların da önlenmeli. Geçen bir belediyeden açılış mesajı aldım. Tüm halkımız davetlidir deniliyor. Böyle davranışlarla pandemi ile mücadele mümkün değil.'
GÜVENLİK KÜLTÜRÜMÜZ YOK...
Bursa'daki bir hastanenin sığınağının depoya çevrilmesi ve sahra hastanesi kurulması konusu da Türkkan'a sorduk.
'Bunlar bizim sağılığı kötü yönettiğimizi gösteriyor. Var olan küçük hastaneleri kapatmamış olsaydık, sahra hastanesiyle hiç uğraşmayacaktık. Umarım bunlar bize ders olur ve eski hastanelerimizi işlevsel hale sokarız'
Koronavirüse karşı geliştirilen aşı, umut olsa da herkesi uygulanması konusunda önümüzde uzun bir zaman var. Türkkan'a en önemli konulu trafik lambalarına kadar yazılan maske-mesafe ve temizlik konusu hala en iyi korunma yöntemi.
Toplumumuzdaki vurdumduymazlık ve risk algısının olmamasının en büyük eksikliğimiz olduğunu vurgulayan Türkkan, 'Çocukluktan itibaren kafamıza kask takmadan bisiklete bindik. Emniyet kemeri takmayı öğrenmeden arabayı kullanmayı öğrendik. Buna güvenlik kültürü deniliyor. Biz de maalesef yok. Bana bir şey olmaz modunda gidiyoruz. O yüzden önlemleri çok yerine oturtmadık' dedi.
AKŞENER, ÜYE KATILIM TÖRENİ İÇİN BURSA'DA
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in 31 Ekim'de Bursa programı vardı. Orhangazi'yi ziyaret edecek, yeni üyelere rozet takacak ve bir düğün törenine katılacaktı. Ancak 30 Ekim'deki İzmir depremi nedeniyle bu program ertelendi.
Akşener, bugün tek tören için Bursa'da olacak. 2 bin 500 yeni üyenin Podyum Park'ta düzenlenen rozet takma törenine katılacak olan Akşener'in son günlerde gündemde geniş yer bulan parti içindeki gelişmelerle ilgili açıklama yapması bekleniyor.
İYİ Parti İl Başkanı Selçuk Türkoğlu'na pandemi koşullarında böylesine kalabalık bir törenin risk olup olmadığını sorduk.
4 bin kişinin salonda 700 davetlinin yer alacağını söyleyen Türkoğlu, koronavirüsle ilgili tüm önlemlerin alınacağını söyledi.
Türkoğlu, ayrıca üye olan 2 bin 500 kişinin ağustos ayındaki kongre sonrası yapılan çalışmaların bir sonucu olduğunu da sözlerine ekledi.
'AVCILIK CİNAYETTİR, HAYVANLARIN DA YAŞAMA HAKKI VAR'
Birkaç kez yazdığım için bilirsiniz; Sönmez Medya olarak sahiplendiğimiz Santos adlı köpeğimizle zaman zaman kısa yürüyüşler yapıyoruz. Santos'un en çok sevdiği yer ise Sönmez Holding binası önündeki çimenlik alan.
Dün kısa turumuz sırasında, gördüğümüz manzara karşısında Santos ile birlikte şaşırdık. Ağzında küçük bir kuş olan beyaz bir kedi. Santos, hamle yapınca kedi, kuşu bırakarak, en yakındaki ağaca tırmandı.
Çalıların arasından aldığım ve nar bülbülü de denilen Kızıl Gerdan kuşunu elime aldığımda can çekişiyordu. Gazeteye getirdikten kısa bir süre sonra da yaşama gözlerini kapadı.
Kuşu kurtarma telaşına giren hepimizin içi acıdı.
Hayvanlar arasında bile olsa bir canlının hayatına son verilmesi amacını taşıyan avcılık insanı üzüyor. Dün sosyal medyada gündem de bu konuyla ilgiliydi.
Ülkemizde nesli tükenen ve Kazakistan'dan Anadolu'ya gelen Yakalı Toy kuşu Trabzon'da tedavi edildikten sonra Yozgat'ta avcılar tarafından vurulmuştu. Karacabey'de ise dün yine avcılar tarafından vurulan bir pelikan ağır yaralıydı.
Doğader'in bu konudaki açıklaması bizlere bir gerçeği anlattığı için sizlerle paylaşmak istedim:
'Yaban hayatın önemli parçası, kuşların vurulup öldürülmesi, aynı zamanda onların adına yakılan türkülerin, manilerin, hikayelerin kısaca Anadolu kültürünün yok edilmesi demektir'
Açıklamayı okuyunca birden telli turnam ve Yaralı ceylan türküsü geldi aklıma. Eminim onlarcası sizlerin de aklına gelmiştir.
Karacabeyli kuş uzmanı Alper Tüydeş'in dediği gibi tetiğe değil fotoğraf makinası deklanşörüne basılsın. Avcılık yasaklansın....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder