24 Haziran 2021 Perşembe

Anadolu'nun kuraklıkla sınavı: Bursa için de tehlike kapıda... [25 Aralık 2020 ]

Eskilerin deyimiyle zemheri ayında, yanı karakıştayız ama hava sıcaklığına baktığınızda günlük güneşlik 16 derece. Yağmur olmadığı için barajlar ve sulama göletleri boşaldı. Sezona açmaya hazırlanan Uludağ'da pistler için kar makinaları çalıştırılmaya başlandı.

Uzmanlara göre son 30 yılın en kurak günlerini yaşıyoruz. Böyle giderse şehirlerde içme suyu sıkıntısı çekilecek. Daha kötüsü tarımsal üretimde rekolteler beklenenin çok altında gerçekleşecek.

ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi programına konuk olan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı ve Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Biyosistem Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Yaslıoğlu ile kuraklık ve bunun doğuracağı sıkıntıları konuştuk.

Bilim insanı olan Prof. Dr. Yaslıoğlu, programa ciddi hazırlanarak gelmişti. Barajların durumu, kuraklıkla ilgili öngörüleri anlattı.

Önce tespitle başlayayım:

Türkiye'nin 30 yıllık sonbahar yağış ortalaması 67,8 milimetre. Bu yıl gerçekleşen ise 34,7. Yani yüzde 49'luk azalma var. Bursa'nın da içinde yer aldığı Marmara bölgesi yağış ortalaması ise 190 mililitre, gerçekleşen ise 97 milimetre yani yüzde 50 azalma söz konusu.

Bursa'ya içme suyu sağlayan Doğancı barajında ise su seviyesi yüzde 32'ye düşmüş durumda. Bursa'nın bir sıkıntı yaşanması halinde alternatif su kaynağı olarak görülen İznik Gölü, susuzluk nedeniyle 100 metreye yakın çekildi.

Bu göstergeler kuraklığın işareti. Kuraklık da üçe ayrılıyor. Birincisi yağış miktarlarıyla ilgili olan meteorolojik kuraklık, ikincisi tarımsal, üçüncüsü de hidrolojik kuraklık. Üçünü birden yaşıyoruz.

Anadolu toprakları geçmişte kuraklıktan çok çekmiş. En kötüsü ise 1876'da hem salgın hastalık hem de kuraklığın bir arada görülünce 200 bine yakın insan yaşamı yitirmiş.

1928, 1973, 1989, 1999 ve 2008 yıllarında da kuraklık yaşamışız.

Prof. Dr. Yaslıoğlu'na göre, kuraklığı ortadan kaldırmak mümkün değil. Ancak, hızlandıran süreçleri önlemek mümkün. Tarımsal açıdan kuraklık daha büyük önem taşıyor. Türkiye'nin hububat ambarı olan bölgelerinde tohum ekildi ama yeşermesi için su bekliyor. Eğer böyle devam ederse rekoltelerde önemli ölçüde düşüş yaşanacak.

Gelecekle ilgili projeksiyonları da hatırlatan Prof. Dr. Yasloğlu, 'Bir senaryoya göre, yağış miktarlarında yıllık 100-115 milimetrelik azalma görülecek. En çok etkilenecek bölgeler ise Dicle ve Fırat havzası ile Akdeniz bölgesi'

Prof. Dr. Yaslıoğlu'nun getirdiği yağış haritalarında Bursa'nın da yavaş yavaş kahverengi ile işaretlenen bölgelere benzediği görülüyor.

Peki, ne yapılması gerekiyor?

'Bir damla suyun bile ziyan edilmeden kullanılması gerekiyor' diyen Prof. Dr. Yaslıoğlu, tasarrufun yanı sıra tarımda basınçlı sulama sistemlerine geçilmesi gerektiğini söyledi.

Kuraklık listesine vicdani kuraklığı da ekleyen Prof. Dr. Yaslıoğlu, 'Vicdani kuraklık en az yağış kadar önemli. Çevreye karşı duyarsızlık, yeşil alanların ortadan kaldırılması vicdani kuraklığın en büyük göstergesi'

'TARIMDA YENİ STRATEJİLER GEREKİYOR'

Koronavirüs salgını tarım ve gıda üretiminin ne kadar stratejik olduğunu bize bir kez daha gösterdi. Bir de buna kuraklık eklenince yurt dışından temel ürünleri ithal etmek de zorlaşacakRusya'nın buğdaya getirdiği sınırlama ve ek vergi bunun göstergesi. Ülkeler kendilerini güvence altına almak istiyor.

Türkiye'de çiftçinin ektiği ürünün karşılığını alamaması yüzünden tarımdan kaçmaya başladığına işaret eden Prof. Dr. Yaslıoğlu, şöyle devam etti:

'Ekim alanları azaldı. Üreten çiftçi ise perişan. Geçtiğimiz gün patates üreticileri Kayseri'de gösteri yaptı. Bin liraya mal ettikleri patatesi 600 liraya satacak müşteri bulamıyorlar. Yaz aylarında soğan aynı durumdaydı. Üretene hak ettiği getiriyi sağlamazsak üretim devam etmez. Bakanlığın destekleri arttırması, üretim planlaması yapması gerekiyor'

İşin özeti: Geçtiğimiz günlerde de yazmıştım. Koranvirüs gelip geçecek ama kuraklık ve susuzluk daha uzun yıllar uğraşacağımız bir gündem olmaya devam edecek.

SERTASLAN: GEMLİK BÜTÇESİNİ ALIN KAPANMADA KULLANIN!

Koranavirüs salgını, birbirinden değerli dostlar ve arkadaşlarımızı bir bir aramızdan aldı ve almaya devam ediyor.

Gemlik Belediyesi de bu kayıpları en ağır biçimde yaşadı. Geçtiğimiz günlerde Kurşunlu'da uzun süre başkanlık yapan Gemlik Belediye Başkan Yardımcısı Bayram Demir de koronavirüs nedeniyle yaşamını yitirdi.

Önceki gün toplanan Gemlik Belediye Meclisi'nde Bayram Demir bir kez daha anılırken, Belediye Başkanı Uğur Sertaslan'dan ilginç bir çıkış geldi.

Tam kapanmanın pek çok bilim insanının ortak kanaati olduğunu ifade eden Sertaslan, tam kapanmanın mevcut ekonomik durumdan ötürü yapılamadığını söyledi ve ilginç teklifini şu sözlerle dile getirdi:

'Bu işin mali tarafı var. Bu mali tarafına göğüs gerebilme kuvvetimiz yok diye tam kapanma yapılamıyor, yapılsın. Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na gerçekleştirdiğimiz çevrimiçi toplantıda ifade ettim. Buradan açık çağrı yapıyorum. Belediyelerin mecburi harcamaların dışında olan bütçeleri tam kapanma bütçesi olarak kullanılsın, ben razıyımBu sene hiç kaldırım yapmayayım, hiç yatırım yapmayayım ve hiç para harcamayayım. Bu bütçeyi benden alsınlar kullansınlar. Başta türlü mümkün değil, başka biri bu hastalık yüzünden bizlerden ayrılmasın.'

Bakalım Sertaslan'ın teklifi nasıl bir karşılık bulacak. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...