“Bir dokun bir ah işit” derler ya geçen haftaki “Bunun
hesabını kim verecek?” başlıklı yazımın etkisi de aynen böyle gerçekleşti.
O bölgede yaşayan ve karayolları müteahhidinin yola yığdığı hafriyat nedeniyle BUSKİ deposu ve isale hattının kullanılamaz hale gelmesini sosyal medyada defalarca gündeme getiren Hürriyet Bursa okurundan gelen elektronik posta, bölgenin sorununun sadece su deposunda meydana gelen heyelanla sınırlı kalmadığını gösterdi.
Önce bir düzeltme yaparak anlatayım. Bölgenin adını belediyeden Seçtepe olarak almıştım. Meğer doğrusu Tepederbent, Göynüklü Köyü Akçeşme Mevkii’ymiş.
O bölgede yaşayan ve karayolları müteahhidinin yola yığdığı hafriyat nedeniyle BUSKİ deposu ve isale hattının kullanılamaz hale gelmesini sosyal medyada defalarca gündeme getiren Hürriyet Bursa okurundan gelen elektronik posta, bölgenin sorununun sadece su deposunda meydana gelen heyelanla sınırlı kalmadığını gösterdi.
Önce bir düzeltme yaparak anlatayım. Bölgenin adını belediyeden Seçtepe olarak almıştım. Meğer doğrusu Tepederbent, Göynüklü Köyü Akçeşme Mevkii’ymiş.
Burası uzun zamandan beri heyelan bölgesi ve iki yıl önce
aynı yamaçlardaki heyelan nedeniyle binalarda çatlaklar oluşmuş, zemin oynamış
ve Göynüklü yolu çökmüş.
Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi Göynüklü için Nilüfer Koleji’nin karşısından ormanı tahrip edip, yüzlerce çam ağacı kesilerek yeni bir yol yapılmış, eski yolun onarımı için de fore kazık yöntemi uygulanarak gerçekleştirilmiş ve bu çalışmalara trilyonlarca lira harcanmış.
Bunun üzerine Büyükşehir Belediyesi Göynüklü için Nilüfer Koleji’nin karşısından ormanı tahrip edip, yüzlerce çam ağacı kesilerek yeni bir yol yapılmış, eski yolun onarımı için de fore kazık yöntemi uygulanarak gerçekleştirilmiş ve bu çalışmalara trilyonlarca lira harcanmış.
Yüzlerce yıldan bu yana herhangi bir sıkıntı yaşanmayan köy
yolundaki sıkıntının kaynağı ise heyelan bölgesi olan yamaçlara verilen imar
izinleri. Hele bir örnek var ki, duy da inanma türünden.
Doğal bitki örtüsü ve inşaatlar yetmemiş, yüzlerce tonluk yüzme havuzu inşaa edilmiş.
Doğal bitki örtüsü ve inşaatlar yetmemiş, yüzlerce tonluk yüzme havuzu inşaa edilmiş.
İşin ilginç yanı ise Mudanya için yapılan 50 bin tonluk su
deposu varken, yeni deponun yapılması yani 100 metre mesafeye ikinci bir depo
akıllara soru işaretleri getirmiş.
Ve tüm bu gelişmeler aylar boyunca devam etmiş ne orman iadesinden ne de belediye çevre müdürlüğünden kimse kılını kıpırdatmamış. Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanlığı olayı fark edip, uyarı yazıları gönderdiğinde ise çökme meydana gelmiş.
Ve tüm bu gelişmeler aylar boyunca devam etmiş ne orman iadesinden ne de belediye çevre müdürlüğünden kimse kılını kıpırdatmamış. Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanlığı olayı fark edip, uyarı yazıları gönderdiğinde ise çökme meydana gelmiş.
Şimdi can alıcı noktaya gelelim. BUSKİ acaba heyelan bölgesi
olan yamaçlara depo yapmak için zemin araştırması yapmış mı? Çünkü bu
tesislerde en önemli unsur kurulacak yerin zemini.
BUSKİ tepede 50 bin tonluk depo varken , niçin yüz metre aşağısına ikinci bir depo yapma ihtiyacını duymuş ve bu depo , söylendiği gibi Mudanya için mi yoksa Kurşunlu için mi yapılmış?
Yazının yayınlanmasının ardından ortadan ikiye tamamen ayrılmış olan deponun bir süre beklenip , ortalık durulduktan sonra kaygan ve yumuşak zemine rağmen yeniden güçlendirilerek ya da güçlendirme adı altında yıkılıp yenilenerek binlerce ton suyla doldurulacağına dair söylentiler doğru mu ?
Yazının başında da dediğim gibi “Bir dokun bin ah işit” misali bölgenin sorunu diz boyu ve BUSKİ’nin bu sorulara yanıt vermesini bekliyorlar.
Yoksa heyelana neden olan müteahhitten zararın tahsil edilmesinin bir anlamı yok.
BUSKİ tepede 50 bin tonluk depo varken , niçin yüz metre aşağısına ikinci bir depo yapma ihtiyacını duymuş ve bu depo , söylendiği gibi Mudanya için mi yoksa Kurşunlu için mi yapılmış?
Yazının yayınlanmasının ardından ortadan ikiye tamamen ayrılmış olan deponun bir süre beklenip , ortalık durulduktan sonra kaygan ve yumuşak zemine rağmen yeniden güçlendirilerek ya da güçlendirme adı altında yıkılıp yenilenerek binlerce ton suyla doldurulacağına dair söylentiler doğru mu ?
Yazının başında da dediğim gibi “Bir dokun bin ah işit” misali bölgenin sorunu diz boyu ve BUSKİ’nin bu sorulara yanıt vermesini bekliyorlar.
Yoksa heyelana neden olan müteahhitten zararın tahsil edilmesinin bir anlamı yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder