Özenle saksıda büyütüp, her gün suladığınız, zaman zaman
konuşarak dertleştiğiniz bir çiçeğin açmasının mutluluğunu yaşadınız mı?
Ya da, sabah sizin mırıl mırıl dolaşarak sevgiyle sizi uyandıran, tüylerinizi okşadığınızda kucağına gömülüveren bir kediniz oldu mu?
Veya sabah-akşam birlikte dolaşmaya çıktığınız yanınızdan ayrılmayan ve her fırsatta size sevgi ve bağlılığını gösteren bir köpeğiniz oldu mu?
Ya da, sabah sizin mırıl mırıl dolaşarak sevgiyle sizi uyandıran, tüylerinizi okşadığınızda kucağına gömülüveren bir kediniz oldu mu?
Veya sabah-akşam birlikte dolaşmaya çıktığınız yanınızdan ayrılmayan ve her fırsatta size sevgi ve bağlılığını gösteren bir köpeğiniz oldu mu?
Kısaca kent yaşamı içinde hiç olmazsa doğayla bağlantınızı
sağlayacak bir dosta sahip misiniz?
Toplum yüzde 90 yakınının bu sorulara evet yanıtı verdiğine
inanmıyorum.
”Nasıl böyle kesin bir yargıya varıyorsun” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Tabii ki hem bir hayvansever ve gazeteci olarak yaptığım gözlemler sonucu.
Medyaya yansıyan haberler de çabası.
”Nasıl böyle kesin bir yargıya varıyorsun” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Tabii ki hem bir hayvansever ve gazeteci olarak yaptığım gözlemler sonucu.
Medyaya yansıyan haberler de çabası.
Ne kadar duyarsız bir toplum haline geldik.
Bu işin eğitimle falan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.
Yıllar önce kaymakam suyu haram ediyor diye köpeklerin plajda denize girmesini yasaklıyor.
İzmir’de üniversite öğrencisi kediyi tekmeleyerek öldürüyor.
Bilecik’te camii imamı bahçesine girdi diye sahipli köpeği tüfekle vurarak sakat kalmasına neden oluyor.
Bu haberleri arttırmak mümkün ama geçen hafta Bursa’da yaşanan iğrenç olay bence bu örneklerin tümünden daha vahim.
Henüz iddia ama Türkçe’de güzel bir söz vardır.
”Şüyuu vukuundan beter” bir olay.
Evine alkollü gelen 50 yaşındaki 4 çocuk babası damadının terastaki üç ördekten birine tecavüz ettiği iddiasıyla kayınpeder polis merkezine başvuruyor. Sonra şikayetini geri alıyor.
Bu işin eğitimle falan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.
Yıllar önce kaymakam suyu haram ediyor diye köpeklerin plajda denize girmesini yasaklıyor.
İzmir’de üniversite öğrencisi kediyi tekmeleyerek öldürüyor.
Bilecik’te camii imamı bahçesine girdi diye sahipli köpeği tüfekle vurarak sakat kalmasına neden oluyor.
Bu haberleri arttırmak mümkün ama geçen hafta Bursa’da yaşanan iğrenç olay bence bu örneklerin tümünden daha vahim.
Henüz iddia ama Türkçe’de güzel bir söz vardır.
”Şüyuu vukuundan beter” bir olay.
Evine alkollü gelen 50 yaşındaki 4 çocuk babası damadının terastaki üç ördekten birine tecavüz ettiği iddiasıyla kayınpeder polis merkezine başvuruyor. Sonra şikayetini geri alıyor.
Ördeğe ne mi oldu?
Onun öyküsü tıpkı töre cinayetleri gibi.
İddia doğruysa hem tecavüze uğruyor, hem de öldürülüyor.
Onun öyküsü tıpkı töre cinayetleri gibi.
İddia doğruysa hem tecavüze uğruyor, hem de öldürülüyor.
Şikayet sonrası polisler Uludağ Üniversitesi Hayvan
Hastanesi’ne götürüyor. Burada müdahale ve ameliyat ardından sahibine teslim
ediliyor.
Haberi İstanbul’dan duyan çevre konuları duyarlı Prof. Dr. Orhan Kural, yanına “Panter Emel” lakaplı hayvansever Emel Yıldız’ı alarak Bursa’ya geliyor.
Niyetleri ördeği kurtarmak.
Ama ne mümkün onların Bursa’ya vardıkları saatte ne yazık ki hem mağdur ördek, hem de aynı kümesi paylaştığı 2 ördek ve tavuklar sahipleri tarafından kesiliyor.
Prof. Dr. Kural ve Emel Yıldız, İstanbul’a eli boş dönüyor.
Haberin kısa öyküsünü anlattım. Daha aslında yazılacak çok yönü var.
Ancak bu kadarı bile yeterli, toplum olarak ne hale geldiğimizi anlatmaya.
Hani sevgi toplumuyduk, hani hoşgörü sahibiydik.
Bence bunlar lafı güzaf.
Haberi İstanbul’dan duyan çevre konuları duyarlı Prof. Dr. Orhan Kural, yanına “Panter Emel” lakaplı hayvansever Emel Yıldız’ı alarak Bursa’ya geliyor.
Niyetleri ördeği kurtarmak.
Ama ne mümkün onların Bursa’ya vardıkları saatte ne yazık ki hem mağdur ördek, hem de aynı kümesi paylaştığı 2 ördek ve tavuklar sahipleri tarafından kesiliyor.
Prof. Dr. Kural ve Emel Yıldız, İstanbul’a eli boş dönüyor.
Haberin kısa öyküsünü anlattım. Daha aslında yazılacak çok yönü var.
Ancak bu kadarı bile yeterli, toplum olarak ne hale geldiğimizi anlatmaya.
Hani sevgi toplumuyduk, hani hoşgörü sahibiydik.
Bence bunlar lafı güzaf.
Her geçen gün daha kaba-saba ve ilkel hale geliyoruz.
İşin acı tarafı ise bu tür olayları kanıksıyoruz.
İşte en tehlikesi de bu.
İşin acı tarafı ise bu tür olayları kanıksıyoruz.
İşte en tehlikesi de bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder