Dünyayı saran krize rağmen büyümesini sürdüren ve son 10
yılda önemli mesafeler kat eden Türkiye, sıkıntılı bir döneme giriyor.
Kemer sıkma politikaları birer birer devreye girerken, kabine içinde uygulanan politika yöntemine karşı görüş olsa da zam furyası devam ediyor. Başbakan Erdoğan da “kışa doğru doğalgaz zammı gelecek” açıklamasıyla bunun devam edeceği sinyalini veriyor. Elektrik zammı da önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu’na gelecek
Türkiye’nin üretim üssü Bursa için elektrik ve doğalgaz çok önemli. Enerjideki bir kuruşluk fiyat artışı bile üretim maliyetlerinde katlanarak büyüyor.
Babacan mı haklı yoksa Çağlayan mı tartışmaları bir yana Türkiye ekonomisinin can damarı ihracat yaklaşan tehlikenin sinyalleri son 2-3 aydan beri veriyor. Özellikle otomotiv ihracatındaki yüzde 22’ye varan gerileme endişeleri arttırıyor.
Gerçi sektör temsilcileri ve büyük üreticiler daralan Avrupa pazarına karşı alternatif olarak Güney Amerika ve Afrika’ya yönelse de rakamlar henüz Avrupa’yı yakalayacak düzeye ulaşamadı.
Tekstil zaten tahtını çoktan otomotive kaptırdığı için ulaştığı rakamlar pek dikkat çekmiyor.
Bugün Türkiye’de artık bilenen bir gerçek var. Finans merkezi İstanbul, turizm merkezi Antalya ve üretim merkezi de Bursa’dır.
Talep daralmasıyla devam eden kriz Bursa’yı çok yakından etkileyecektir.
Başbakan Erdoğan’ın 2008’de “teğet geçecek dediği dönemde bile 100’e yakın çalışan işinden olmuştu.
Yaşanacak sıkıntının kriz düzeyine ulaşması halinde sonuçları düşünmek bile istemiyorum.
Peki ne yapılması gerekiyor?
Kemer sıkma politikaları birer birer devreye girerken, kabine içinde uygulanan politika yöntemine karşı görüş olsa da zam furyası devam ediyor. Başbakan Erdoğan da “kışa doğru doğalgaz zammı gelecek” açıklamasıyla bunun devam edeceği sinyalini veriyor. Elektrik zammı da önümüzdeki günlerde Bakanlar Kurulu’na gelecek
Türkiye’nin üretim üssü Bursa için elektrik ve doğalgaz çok önemli. Enerjideki bir kuruşluk fiyat artışı bile üretim maliyetlerinde katlanarak büyüyor.
Babacan mı haklı yoksa Çağlayan mı tartışmaları bir yana Türkiye ekonomisinin can damarı ihracat yaklaşan tehlikenin sinyalleri son 2-3 aydan beri veriyor. Özellikle otomotiv ihracatındaki yüzde 22’ye varan gerileme endişeleri arttırıyor.
Gerçi sektör temsilcileri ve büyük üreticiler daralan Avrupa pazarına karşı alternatif olarak Güney Amerika ve Afrika’ya yönelse de rakamlar henüz Avrupa’yı yakalayacak düzeye ulaşamadı.
Tekstil zaten tahtını çoktan otomotive kaptırdığı için ulaştığı rakamlar pek dikkat çekmiyor.
Bugün Türkiye’de artık bilenen bir gerçek var. Finans merkezi İstanbul, turizm merkezi Antalya ve üretim merkezi de Bursa’dır.
Talep daralmasıyla devam eden kriz Bursa’yı çok yakından etkileyecektir.
Başbakan Erdoğan’ın 2008’de “teğet geçecek dediği dönemde bile 100’e yakın çalışan işinden olmuştu.
Yaşanacak sıkıntının kriz düzeyine ulaşması halinde sonuçları düşünmek bile istemiyorum.
Peki ne yapılması gerekiyor?
Bursa’daki sanayiciler ve ihracat
sektörü temsilcilerinden aynı feryat yükseliyor.
Yüksek enerji ve işçilik maliyetleri ve düşük döviz kuruna çözüm bulunması isteniyor.
Bu feryatlara rağmen sadece Ar-Ge’ye yönelik teşvikler geliyor.
Tekstil sektörü ise çareyi Balkanlar ve Arap ülkelerinde fabrikalar kurarak çözüm bulmaya çalışıyor. Çünkü buralarda işçilik ve enerji maliyetleri Türkiye’nin çok gerisinde.
Otomotivde ise en son Fiat fabrikalarının yaptığı açıklamayı duymuşsunuzdur. İtalya dışındaki fabrikaları sayesinde ayakta durmayı başarıyorlar. Onlara göre de biz de işçilik ucuz.
Ama neredeye kadar devam edecek.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bu anlamda ihracatçıyı desteklemek için sesini yükseltiyor. Çünkü sektörle en yakın bağı olan bakan o.
Kapıya dayanan hatta içeriye giren krize karşı üretim üssü Bursa’nın da artık isteklerine somut karşılık verilmesi gerekiyor.
Belki de en somut adımlardan biri asgari ücretlinin vergi dışı bırakılması olacak.
Hem çalışanın hem de işverenin işine yarayacak.
Doğalgaz ve elektrik için de kolaylıklar sağlanması gerekir.
İşsizliğin Bursa’da hayatı nasıl etkilediğini herkes biliyor.
Sonbaharın bu sıcak günlerinde önlemleri almazsak, karakış ekonomiye daha erken gelecek.
Yüksek enerji ve işçilik maliyetleri ve düşük döviz kuruna çözüm bulunması isteniyor.
Bu feryatlara rağmen sadece Ar-Ge’ye yönelik teşvikler geliyor.
Tekstil sektörü ise çareyi Balkanlar ve Arap ülkelerinde fabrikalar kurarak çözüm bulmaya çalışıyor. Çünkü buralarda işçilik ve enerji maliyetleri Türkiye’nin çok gerisinde.
Otomotivde ise en son Fiat fabrikalarının yaptığı açıklamayı duymuşsunuzdur. İtalya dışındaki fabrikaları sayesinde ayakta durmayı başarıyorlar. Onlara göre de biz de işçilik ucuz.
Ama neredeye kadar devam edecek.
Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bu anlamda ihracatçıyı desteklemek için sesini yükseltiyor. Çünkü sektörle en yakın bağı olan bakan o.
Kapıya dayanan hatta içeriye giren krize karşı üretim üssü Bursa’nın da artık isteklerine somut karşılık verilmesi gerekiyor.
Belki de en somut adımlardan biri asgari ücretlinin vergi dışı bırakılması olacak.
Hem çalışanın hem de işverenin işine yarayacak.
Doğalgaz ve elektrik için de kolaylıklar sağlanması gerekir.
İşsizliğin Bursa’da hayatı nasıl etkilediğini herkes biliyor.
Sonbaharın bu sıcak günlerinde önlemleri almazsak, karakış ekonomiye daha erken gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder