Büyükşehir eski Belediye Başkanı Erdem Saker, yıllarca kamuda çalışmasına rağmen Bursa’da ortak yönetim, yani kentte yaşayanların kentin yönetiminde söz sahibi olması için ilk ve önemli adımları atan yöneticiydi.
Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile birlikte gittiği Rio’dan dönüşünde gazetecilere anlattıkları bugün gibi hafızamda.
Dünyada yeni bir dönem başlıyor, kentler birer devlet gibi olacak ve merkezi yönetimin etkisi azalacak. Yönetimlerine ve geleceklerine kentte yaşayanlar karar verecek.
Yerel Gündem 21, Kent Konseyi’nin ilk adımları böyle atılmıştı.
Geçen yerel seçimlerde CHP Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Sena Kaleli’nin Millet Mahallesi’ndeki Kent adlı kahvede kuruluşunu açıkladığı Bursa İçin Ortak Düşünce ve Toplumsal Katılım Derneği, Saker’in yaşadıkları kente sahip çıkan ve geleceğini belirleyen yeni tip kent kültürünün bir örneği aslında.
Kimileri eleştirse de bu tür sivil toplum kuruluşlarının Bursa için önemi büyük. Ama Bursa, Sena Kale’nin anlattığı projeleri çoktan aştı.
Sorunların tespiti, sivil toplum kuruluşlarıyla proje değerlendirmeleri, bunların saha çalışmaları güzel hedefler ancak farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum.
Bursa’nın bir sosyal ve teknik araştırmalar vakfına ihtiyacı var. Kentin sorunları konusunda bilimsel araştırma yapacak ve en önemlisi bunun lobi faaliyetini yürütecek bir vakıf artık temel ihtiyaç. Üstelik buna akademik desteği verecek üniversitemizde var.
Bir ay içinde yaşanan iki olayda Bursa’nın lobi eksikliğinin nelere mal olduğunu gördük.
İstanbul Çevre Planı yapılıyor, Bursa arka bahçe.
Yenişehir Havaalanı atıl hale geliyor, Bursa’nın kanatları yok artık.
Tepkiler yerel gazetelerin manşetlerinde, iktidar partisinin Bakan ve milletvekilleri tepkilerin hedefi. Muhalefet ise soru önergeleriyle sorunları TBMM’ye taşıyor ama duyan kim?
Bursa’nın etkin bir lobisi var mı? Ankara’da direkt Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görüşecek, meclisteki parti gruplarını ziyaret edecek kimler var?
Yada ekonominin kalbinin attığı İstanbul’daki iş çevreleriyle bir araya gelecek kim var?
Kabul etsek de etmesek de hem dünyada hem de Türkiye’de maalesef işler böyle yürüyor. Kim derdini veya sorununu baskı grupları aracılığıyla yani lobilerle anlatırsa istediğini elde edebiliyor.
Bu, sporda, ekonomide, siyasette böyle…
Biraz basit kaçacak ama kimse ağlamayan çocuğa meme vermiyor.
O yüzden ısrarla vakıf ve lobi üzerinde duruyorum.
Kent dinamiklerinin bilgisi ve inisiyatifiyle Bursa ile ilgili plan mı yapılıyor? Lobi hemen devreye girecek. Alternatif planını sunacak, politikacılardan Bursa adına hesap soracak.
Uçak seferleri mi iptal ediliyor, iptal eden şirket basit bir organizasyonla mail yağmuruna tutulacak. Bursa adına bir heyet kapısına dayanacak.
Başka kentler bunu çok güzel başarıyor ve istediklerini elde ediyor.
Biz ise müjdeci bakanların veya milletvekillerinin iki dudağından çıkacak sözlere bakmakla yetiniyoruz.
Bursa’nın artık Bursa’ya sahip çıkma zamanı geldi.
Kaleli’nin başlattığı sivil inisiyatif belki bunun ilk ivmesi olur.
KUMLA’DAKİ ÇİRKİNLİK ABİDESİ ÇÖZÜM BEKLİYOR
Yasa değişikliği sonrası Küçük Kumla Beldesi Gemlik’e bağlı mahalle haline geldi ve geçen yerel seçimde belediyenin tüzel kişiliği fiilen sona erdi.
Küçük Kumla’nın kış aylarındaki 5 bin olan nüfusu yaz aylarında 100 bine ulaşıyor.
Küçük Kumla Belediyesi, varlığı sona ermeden bir zamanlar Marmara’nın incisi olan bu güzelim tatil beldesinin ismini almasına neden olan güzelim kum plajlarını beton yığınına çevirdi.
Şimdi Gemlik Belediye Başkanı Mehmet Fatih Güler bu çirkinlik abidesini ortadan kaldırmak için çözüm arıyor.
Öncelik sahil bandının mülkiyetinin devri ile ilgili… Bilindiği gibi Kıyı Kanunu’na göre buralar Hazine’ye ait. Milli Emlak Müdürlüğü’ne 6 ay önce yazı yazılmış ama yanıt yok.
Başkan Güler, Boğaziçi Üniversitesi’nden uzmanlara da inceletmiş bölgeyi.
Çözüm projeleri hazır. Yeter ki Milli Emlak satışa yanaşsın.
Namık GÖZ
Namik.goz@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder