31 Ekim 2021 Pazar

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

 27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56

 
 

Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi.

Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'ye, Sıcaksu'daki kentsel dönüşümden Bursa'nın Türk Dünyası başkenti seçilmesine kadar önemli konularda merak edilenleri bu hafta özel formatıyla yayınlanan Gözlem Kulesi programında ASTV Program Müdürü Sevda Kurul ile birlikte Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş'a sorduk.

Aktaş'ın programda ilk kez buradan açıklıyorum ibaresi kullandığı için Sıcaksu Projesi ile başlayayım.

Sıcaksu aslında Bursa'nın yıllardan beri yatırım bekleyen bölgelerinden biri. Geçen dönüm Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe'nin kamulaştırma çalışmalarıyla başlayan süreçte sürekli buraya yabancı ve özellikle de Körfez ülkelerinden Arap yatırımcılar beklendi. Ancak, yapılan görüşmelerde bir türlü istenilen sonuca ulaşılmadı.

Sonunda Büyükşehir ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın hazırladığı kentsel dönüşüm projesi ortaya çıktı. Ancak, tartışmalar bu kez Termal su kaynaklarına sahip bölge neden konut alanına dönüştürülüyor eleştirileri ortaya çıktı.

Sözlerine, bölgenin kentsel dönüşüm amacıyla depo konut için kamulaştırıldığı hatırlatmasını yaparak başlayan Aktaş, bölgede yaşayanların yıllardan beri kentsel dönüşümü beklediğini ifade etti.

Araplara konut satmak için veyahut her hangi bir iş için kentsel dönüşüm yapmayacağım. Artı ben termal projenin hala arkasındayım. Bugün buradan ilk kez de açıklıyorum. O proje incelenirse ön tarafta 26 dönüm bizim, 25 dönüm de eski Tolon fabrikasına ait 51 dönümlük bir arazi var. Karşı taraftar 110 dönümlük alan var. Yatırımcı ile konuşuyoruz; yeter ki projenle gel diyorum. Yatırımcı bulamadığımız için 2022'de termal yatırımı biz yapacağız'

Görüşülen yatırımcıların, kule dikip 30 katlı bina yapacağım teklifiyle geldiğine dikkat çeken Aktaş, 'Allah aşkına beni bu şehirde yaşatmazlar. 30 katlı kule mi dikilir oraya ben buraya zemin artı 5 ten daha yüksek bina yaptıramam diyorum' mesajını verdi.

Aktaş, yapılacak termal tesislerin arkasında yapılacak 700 konutun depo konut olarak değerlendirileceğini de ifade ederek, ' Ön tarafını kendim yapıyorum işletmesini özel sektörle yaparım. O ayrı bir konu. Çok yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Çok önemli mimarlara proje hazırlatıyorum' dedi.

Sıcaksu ve karşısında toplam 160 dönümlük termal tesis için arazi bulunduğunu da ifade eden Aktaş, Bursa yatırımcı şehri varsa farklı projesi önerisi olan görüşürüz' diye konuştu.

EMEK-ŞEHİR HASTANESİ HATTI VE T2'DE SON DURUM

Bursa'da merak edilen konulardan biri de Emek-Şehir Hastanesi arasındaki metro hattı projesi. Bilindiği gibi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından yapılan iki ihale de iptal edildi. İkinci iptal kararı Danıştay'da onaylanırsa geçerlilik kazanacak.

Proje ile ilgili son durumu Aktaş'a sorduk. O da yanıtladı:

'Devlette devamlılık esastır. Üzerine basa basa söylüyorum biz 2023'ün ikinci yarısında bu çalışmayı bitirmek istiyoruz. Biter mi? Çok rahat biter. Hala çalışma devam ediyor. Danıştay kararı bekleniyor. Karar farklı yönde olursa yeni süreç yapılır. Yapılan ihale ile alakalı muhalefeti anlamakta güçlük çekiyorum. Allah aşkına belediye benim şahsi belediyem değil hepimizin belediyesi bu bütçe hepimizin bütçesi hepimizin vergileriyle oluşuyor. Dolayısıyla biz ulaştırma bakanlığına yıllardır sitem etmiyor muyduk bize yatırım gelmiyor diye...'

Emek-Şehir Hastanesi hattının yanı sıra bakanlıkla Üniversite-Görükle hattını da görüştüklerini ve 2022 yılının ilk yarısında bu hattın ihalesinin de yapılacağını söyledi.

Peki, T2 hattı?

2015'ten beri devam eden sürecin 2022'de tamamlanacağını ifade eden Aktaş, bu hatla ilgili de yeni bilgi verdi:

'180 milyona ihale edilen ve 130 milyon lira harcanan hatta, ayrıca 240 milyon lira İller Bankası kaynağı kullanılarak harcama yaptık. Hedef tarih haziran 2022 ama müteahhit firma ile geçen hafta görüştük. Nisan ayında seferleri başlatmak istiyorum'

YENİ HEDEF AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ

Özbekistan'ın Hiva kentinde geçtiğimiz ay yapılan toplantıda Bursa, 2022 yılında Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edildi. Programda, bu gelişmenin Bursa'ya kazandıracaklarını anlatan Aktaş, başkentliğe uzanan yolun MHP Yıldırım Belediye Meclisi Üyesi İhsan Bilgili'nin teklifiyle başladığını söyledi ve şöyle devam etti:

'3 aylık belediye başkanıyken o zaman Büyükşehir Meclisi üyesi olan İhsan Bilgili, Bursa'nın Türk Dünyası Başkenti olabileceğini önerdi. 2013'te Eskişehir, 2018'de de Kastamonu olmuştu. Çalışmalarımızı sürdürüp sonunda istediğimizi elde ettik'

Bakanlıktan destek almak için 16 restorasyon projesi çıkardığını bildiren Aktaş, ocak ayının son haftasında Türk Dünyası Kültür Bakanlarının toplantısıyla startın verileceğini söyledi. Bu çalışma ve etkinliklerin Bursa'nın Avrupa kültür başkentliği yolunu açacağına işaret eden Aktaş, bir aksilik çıkmazsa şubat ayında Avrupa ülkeleri büyükelçilerinin Bursa'da ağırlanacağını kaydetti.

SU FİYATLARINA İNDİRİM Mİ GELİYOR

Geçen yıl aylarda gündemimiz kuraklık ve su sıkıntısı konusuydu. Bu yıl yağışlar dolayısıyla iyi bir sonbahar geçiriyoruz. Sudaki son durumu ve öğrencilere yapılan indirimi sorduğumuz Aktaş, Çınarcık Barajı'ndan Bursa'ya su sağlanması projesini büyükşehir belediyesinin yapacağını açıkladı. Aktaş, şöyle devam etti:

'Yanlış anlaşılmak istemem ama işi DSİ'ye bırakırsak tamamlanması 7-8 yıl sürer. Cazip bir yurtdışı kredisi takip ediyoruz. Yakında kamuoyuyla paylaşacağız. Başlarsak 2-2,5 yılda bitiririz'

Öğrenci indiriminin ardından vatandaşlarla ilgili ne yapılabilir konusunda çalışma yürüttüklerini de açıklayan Aktaş, 'Önümüzdeki ay BUSKİ genel kurulu var. İzlemeye davet ediyorum. Sürpriz çıkabilir' dedi.

ZİNDANKAPI'YA HAYRAN KALDIM

Tesadüf bu ya, programın çekildiği günün akşamı Büyükşehir Belediyesi'nin geçtiğimiz günlerde sergiyle açılışını yaptığı Zindankapı'da Başkan Aktaş ile tekrar bir araya geldik.

Açıkçası böylesine bir eser beklemiyordum. Onun ötesinde içinde açılan Derya Yücel küratörlüğünü yaptığı sergi de görülmeye değerdi. Turizmci dostumuz Uğur Çelikkol'a göre İstanbul'daki Yedikule zindanlarının küçük bir örneği olan Zindankapı'da bulunan kanlı kuyu, işkence odası, kule bağlantılı koridorlar ve zindanlar artık tutsaklara değil , interaktif bir dijital müzeye ve sanat galerisine ev sahipliği yapıyor.

Asıl sürpriz ise kale burcunda bizi bekliyordu. Burçtan Kuştepe yönündeki muhteşem görüntü, Başkan Aktaş'ın da ilgisini çekmiş ve buradaki yapıların dış cephe sağlıklaştırması için proje hazırlıklarına başlamış. Gerçekten de gece manzarası muhteşem. Eğer cephe sağlıklaştırması olursa gündüz de görülmeye değer bir mekan kazanacak Bursa...

Doyduğu ve doğduğu topraklara borcunu ödüyor

 26 Ekim 2021 Salı, 08:03

 
 

Yakında açılacak olan Mudanya Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve Bursa Sınav Okulları Kurucusu Gıyasettin Bingöl, doyduğu yer olan Bursa'nın ardından bu kez doğduğu topraklar olan Muş'a vefa borcunu ödüyor.

Bursa Hakimiyet ve ASTV için 2019 yılında hazırladığım bir röportajda Gıyasettin Bingöl'ün başarı öyküsünü anlatmıştım. O röportajdan geniş bir alıntı yaptıktan sonra geçen hafta sonu üçünün açılışı birinin de temel atma töreni yapılan vefa borcunun ayrıntılarını vermek istiyorum.

'Daha 6 yaşındayken Varto'da meydana gelen depremden enkazdan sağ olarak çıkmayı başaran Gıyasettin Bingöl, yokluk ve yoksullukla başlayan yaşamından bir başarı öyküsü çıkardı. Bugün 16 bin öğrencisi bulunan Bursa'nın amiral gemisi konumundaki eğitim kurumunun başında olan Bingöl, özel okul çıtasını bir adım daha yükseğe çıkararak Mudanya Üniversitesi'ni kurdu.

Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde yıllar önce ABD'de Chobani'nin sahibi 'Yoğurt Kralı' Hamdi Ulukaya'yı dinlerken çok etkilenmiştim. Aynı duyguları Gıyasettin Bingöl'ü dinlerken yaşadım. Bingöl'ün Varto İlçesi Kayalıdere Köyü'nde başlayıp Bursa'da zirveye ulaşan zorluklarla dolu, yokluk ve yoksulluktan zirveye uzanan bir başarı öyküsü. Hani romanlara ve filmlere konu olacak türden derler ya işte öylesine dibe vuran, ancak okuma arzusuyla engellerin nasıl aşılabileceğini gösteren gerçek bir hikaye.

Öykünün tamamını buradan tüm ayrıntılarıyla aktarmanın imkanı yok. Aslında bir kitap ve film senaryosu olacak ilginçlikte.

Bingöl'ün hayatındaki ilk dönüm noktası, Varto'da 19 Ağustos 1966 günü meydana gelen 6,9 büyüklüğündeki depremle başlar. Depremde 4 bin insan yaşamını yitirirken, 6 yaşında olan Bingöl, enkaz altından sağ çıkmayı başarır.

Süleyman Demirel, başbakandır. Onun talimatıyla depremden sağ kurtulan çocuklar, eğitimlerine devam etmesi için yatılı okullara gönderilir. Bingöl de bu çocuklar arasındadır. Yatılı okuldaki bir yıllık sürede büyük sıkıntılar ve aile özlemi çekse de okulla tanışır.

Yoksulluktan kurtulmanın ışığını eğitimde görür ve ilkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı sınavlarını kazanarak, eğitimine devam eder. Köydeki sıkıntılara dönmek istemez. Bu azimle çok da başarılı bir öğrenci haline gelir. Ancak, Muş'ta okul yıllarında yaşadığı siyasi olay nedeniyle kentten ayrılır. Öyle kırgın bir ayrılıktır ki 40 yıl sonra döner Muş'a.

Ardından Erzurum. Bir yandan okul diğer yandan kitapçılık işine başlar. İkinci dönüm noktası kitapçılık olur. 1983 yılında girdiği ÖSYM sınavında Uludağ Üniversitesi'ni kazanır. Erzurum'daki kitapçılık deneyimini Bursa'da sürdürmeye karar verir. Çünkü o yıllarda Bursa'da sadece İngilizce dil eğitimi yayınları satan bir kitapçı vardır.

Kitapçı, Bursa'da büyük ilgi görür. Ardından kitapçının üst katında bir arkadaşının önerisiyle ilk dershane açılır. Dershanedeki başarı özel okul yolunu açar. 2002 yılında özel okul atılımı, Bingöl'ü bu noktalara taşır. 30 yılda 300 bin öğrenci okutur. Bugün 14 kolej, 13 çocuk üniversitesi 11 kurs, kampus, 16 bin öğrenci, 3 bin çalışanla Bursa'nın amiral gemisi haline gelir. Özel okuldaki başarı 2004 yılından beri hayalini kurduğu üniversite yolunu açar. Önümüzdeki günlerde açılışı yapılacak olan Mudanya Üniversitesi, Bingöl'ün eğitim alanındaki başarısını taçlandıracak.

30 KİŞİLİK AİLE KAMYON KASASINDA BURSA'YA GELİR

Bu arada, kırgın olduğu için kendisi memleketi olan Muş ve Varto'ya gitmez ama ailesiyle bağlantısı sürekli devam eder. Onları da Bursa'ya getirmeye kararlıdır. Kitapçılık günlerinde, ailesi bir kamyona binerek Varto'dan yola çıkar. 30 kişilik aile, koyunu kuzusu, kendi ekmeğini yapacağı tandırı ile Bursa'ya ulaşır. O gün o kamyonla Bursa'ya gelen 30 kişi 300'e ulaştı. Üniversite hocalarından avukata kadar çocukların hepsi okudu ve iş sahibi oldu.

Peki, Bingöl'ün kırgınlığı nasıl sona erdi?

Bingöl, ekonomik olarak güçlendikten sonra Muş ve Varto'yu hiç unutmadı. Camisinden okuluna kadar birçok eserin yanı sıra her yıl tüm öğrencilere üniversiteye hazırlık setleri gönderdi. Ancak kendisi gitmedi. Ta ki İstanbul'da düzenlenen Muşlular gecesinde dönemin Muş Valisi'nin ısrarına kadar. Muş ve Varto'ya gitti. Buzlar eridi ve yeni bir sayfa açıldı.

MUŞ'TA ÜÇ AÇILIŞ BİR DE TEMEL ATMA

Bingöl'ün hayırsever kişiliğinin yansımasına birkaç kez ben de tanık olmuştum. Bunlardan biri Kuzey Makedonya'nın başkenti Üsküp gezisindeydi. Buradaki Üsküp'teki 'Tefeyyüz' okulu ziyaretimizde yöneticilerden akıllı tahta ve eğitim malzemeleri talebi gelince hemen göndermişti. Bunun yanı sıra Bursa'da yarım kalmış 3 okulun eksiklerini giderdi. Finali ise Namazgah'ta kendi adını verdiği Gıyasettin Bingöl İlköğretim Okulu binası oldu. Doğduğu topraklara gelince; Muş, Varto ve köyüne sürekli yardımlarda bulunan Bingöl, son yıllarda çıtayı yükseltti. Muş'ta Kızılay Aşevi ve annesinin adını verdiği Porsor Ana Kadın Eğitim ve Kültür Merkezi, Varto'da Yatılı Kuran Kursu binalarının açılışı geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirildi. Aşevi Kızılay'a, kadın eğitim merkezi belediyeye, Kuran kursu binası da Diyanet İşleri Başkanlığı'na hibe edildi.

Bingöl'e göre, en önemli yatırım ise Varto'daki Muş Alpaslan Üniversitesi'ne bağlı Meslek Yüksek Okulu binasıydı. Onun da temeli atıldı ve önümüzdeki yıl haziran ayında tamamlanacak. Temel atma ve açılış törenlerine AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan da katıldı.

DÜNYA FANİ ESERLER BAKİ...

Açılış ve temel atma töreni sonrası büyük sürpriz ise Bingöl'ün 40 yıl sonra köyünü ziyaret etmesiydi. Söylediğine göre, köy çok değişmiş ve neredeyse yüzde 80 artık köyde değil. Yine de kavuşma onu mutlu etmiş. Yaptığı hayır hizmetlerinin kendisinde vicdani bir rahatlama hissi yarattığı vurgusu yapan Bingöl: "Doğduğum ve doyduğum topraklara vefa adına hizmetlerim devam edecek. Çünkü dünya fani, eserler ise baki."

Güzelyalı düğümünü bakanlık görüşleri çözecek

 23 Ekim 2021 Cumartesi, 08:16

 

Bursa'nın en güzel yeri Mudanya, Mudanya'nın da en güzel yeri ise Yıldıztepe.

Bir tarafta masmavi Marmara, diğer tarafta sonbahara rağmen yeşilliğini koruyan zeytin ağaçları. Üstüne üstlük yazdan kalma bir gün olunca insana yaşama sevinci veriyor.

Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, tartışmalara neden olan Güzelyalı 1/ 1000 Ölçekli Revizyon Uygulama İmar Planı'nı sunumu gibi karmaşık ve teknik bir konu için bu mekanı özellikle mi seçti bilmiyorum ama açıkçası yukarıda saydığım manzara olmasaydı çekilmez olurdu.

İşin esprisi bir yana Mudanya'da imar planı ile ilgili sorun 30 yıldan beri devam ediyor. 9 kez hazırlanan planlar 5-6 kez yargıdan dönmüş, dolayısıyla her seferinde sıkıntı ve mağduriyetler yaratmış.

Türkyılmaz'ın açış konuşmasının ardından Mudanya Belediyesi'nin teknik ekibinin hazırladığı ve Şehir Plancısı Belinda Erişçi'nin uzun ve detaylı sunumu izledik.

Toplantıya gazetecilerin yanı sıra Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şube Başkanı Necla Özkaplan Yörüklü, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi'nin yönetim kurulu üyeleri de katıldı.

İşin özeti şu: Mudanya Belediyesi 447 hektarlık alanı kapsayan Güzelyalı Revizyon Uygulama İmar Planı'nı bir daha iptal edilmemesi için hazırlamış. Planın en önemli özelliği 1992 yılından beri 30 yıldır hazırlatılmayan kısmi yapılaşma tespiti ile sahil şeridinde kalan kısımda vatandaşların haklarının gözetilmesi olmuş. Ayrıca Tarım ve Orman, İçişleri ve Çevre Şehircilik bakanlıklarından görüş istenmiş. Bunlardan sadece tarım bakanlığından görüş gelmiş. Diğer iki bakanlığın ise görüşleri bekleniyor.

Sunumun ardından söz alan Türkyılmaz, geçmişte yapılan 5-6 kez iptal edilmiş planın aynısının yapılarak farklı sonuç beklemenin yanlışlığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:

'Planlar onaylı bir şekilde Büyükşehir'e gitti. Büyükşehir'e sunduğumuz planlar Mudanya'nın yüzde 89'uydu. Yüzde 11'lik kısımdaki yer sahipleri şu an mağdur durumda. 447 hektarın 47 hektarında Tarım Müdürlüğünün olumsuz görüşü var. Bu 138 parsele denk düşüyor. Bunların 30'una ruhsat verilmiş. 350 kişi mağdur edilmiş. Büyükşehir'in dediğini yaparsak 350 kişi 1350'ye çıkacak. Mağduriyetlere yenilerini eklemeyelim. İlgili bakanlıklardan görüş istedik. Büyükşehir'in dediğini yaparsak, Büyükşehir suç işliyor. 1/5000'lik planlara göre 1/1000'lik planları yaparsak suça ortak olmuş olacağız. İçişleri Bakanlığı'na yazılarımızı yaptık. Yanıt bekliyoruz. Bütün çalışmalarımızı tamamladık, meclise sunduk. 5 Kasım'da yapacağımız meclis toplantısına yetişirse eğer, 5 Kasım'da onaylanarak Büyükşehir'e sunulacak'

Güzelyalı'nın yanı sıra Mudanya'da 12 plan çalışması yapıldığını ve bunların neredeyse ilçenin yüzde 80-90'lık kısmını kapsadığını hatırlatan Türkyılmaz, ' Tüm bu çalışmaları bizim proje demokrasisi dediğimiz anlayış dört duvar arasında değil vatandaşlarla görüşerek yapıyoruz. Kimseden gizlimiz saklımız yok her şeyimiz açık, şeffaf ve dürüst. Her şeyi doğruları insanları anlatarak geleceği doğru kurgulamak adına çalışmalar yapıyoruz' dedi.

TÜRKYILMAZ, OY ÇITASINI YÜZDE 73'E YÜKSELTTİ

Hayri Türkyılmaz, 2014 yılındaki ilk seçim kampanyasında Mudanyalılardan iki dönem için oy istemişti. İlk seçimde yüzde 41,4, ikinci seçimde ise yüzde 54 oy alan Türkyılmaz, daha önce üçüncü kez adaylığını açıkladığı 2024 seçimleri için oy çıtasını yüzde 73'e taşıdı.

İmar planları konusu belediye başkanları için en zor alanlardan biri. Türkyılmaz, toplantıda bununla ilgili bir anısını da anlattı.

2019 seçimlerine 15 gün kala SODEV'in başkanların başarı hikayeleri konulu toplantısına davet edilen Türkyılmaz, burada yaptığı konuşmada, 'Bir karış yeri imara açmadım bundan sonra da açmayacağım. Bunları seçim kampanyasında da söyledim' deyince katılımcılardan biri, 'Siz bunları söyleyerek seçileceğinizi mi sanıyorsunuz' sorusunu yöneltti. Türkyılmaz, 15 gün sonraki seçimi bir önceki döneme göre 2 kat arttırarak kazandı.

Türkyılmaz, bu anısını anlattıktan sonra doğruları söyleyerek seçimleri kazandığını ve 2024'te oy oranını ikiye katlayacağını söyledi.

DA VİNCİ VE SHAKESPEARE'İN KASABALARIYLA KARDEŞ ŞEHİR

Basın toplantısının soru-cevap bölümünde Türkyılmaz, Tirilye'de yapımı tamamlanan Taş Mektep ve Mudanya Mütarekesi'nin 100'üncü yıl kutlamalarıyla ilgili önemli açıklamalar yaptı.

Türkyılmaz'ın verdiği bilgiye göre, Taş Mektep'te Türkiye'deki ilk bilimsel dalış merkezinin kurulacak. İtalya'nın Pisa Üniversitesi ile protokol imzalanan protokolle Marmara Denizi'nin kirlenmesini engellemek ve korumak amacıyla çalışmalar yapılacak. Protokolle Taş Mektep'teki bilimsel dalış okulu sualtı arkeolojisiyle ilgili de çalışma yapılacak, arkeolojik sit alanlarının yanı sıra balık avlama sahaları gibi detayların yer alacağı haritalar hazırlanacak.

Ayrıca Rönesans döneminin ressam ve bilim insanı Leonardo Da Vinci'nin doğduğu kasaba olan Vinci ile Mudanya kardeş şehir olacak. Ayrıca İngiliz şair ve oyun yazarı William Shakespeare' in doğduğu İngiltere'nin Stratford-upon-Avon ile de kardeş şehir görüşmeleri devam ediyor.

Kardeşlik protokollerinin bir amacı da Mudanya Mütarekesi'nin 100'üncü yılı dolayısıyla düzenlenecek etkinliklerin altyapısını hazırlamaya yönelik. Türkyılmaz, 100'üncü yıl kutlamaları için hayalini kurduğu bir proje olduğunu hatırlatarak, 'Dünyada barış anlaşmaları imzalanan az sayıda kent var. Bunlardan biri de Mudanya. 2022 yılındaki törenlerde anlaşmaya imza koyan askerlerin torunlarını Mudanya'da bir araya getirmek istiyoruz. Anlaşmayı burada yineleyerek sonsuza kadar barış diye haykırmak istiyoruz' dedi.

Bu arada, basın toplantısının düzenlediği Yıldıztepe'de Mudanya Belediyesi'nin vizyon projelerinden biri olan sosyal yaşam merkezi ise açılışa gün sayıyor. Türkyılmaz, inşaatını birlikte gezdiğimiz Yıldıztepe'nin birinci etabının açılışının kasım ayı sonuna doğru yapılacağını söyledi.

İslamafobi tehlikesini Avrupa'nın kalbine anlattılar

 22 Ekim 2021 Cuma, 08:06

 
 

Avrupa'da en önemli sosyal ve kültürel tehlikelerden biri son yıllarda yükselen İslam düşmanlığı.

Daha önce marjinal olarak görülen ve merkezi yapıların kabullenmediği ırkçılık ve faşist düşünceler son yıllarda olağan hale gelmeye başladı.

Öyle ki merkez partilerin bile görüşleri geçmişin marjinal yapılarıyla benzeşti. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yükselen İslamafobi tehlikesinin izleri meclislerden geçen yasalarda da yer almaya başladı. Bunun en son örneklerinden biri, kendilerini demokrasinin kalbi olarak gören Fransa Meclisi'nde kabul edilen 'Ayrılıkçılık Yasası'ydı.

Başkanlığını AK Parti Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu'nun yaptığı TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu geçen şubat ayında yaptığı toplantıda aldığı kararla, Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamofobya İnceleme ve Araştırma Alt Komisyonu kurulmasını öngören önergeyi kabul etti.

10 üyeden oluşan komisyon, geçen yasama yılında yaptığı ilk toplantıda. SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Doç. Dr. Enes Bayraklı, 'Avrupa Ülkelerinde Yükselen Irkçılık ve İslamafobi' raporunun sunumunu dinledi.

TBMM'de yeni yasama yılının başlamasının ardından komisyon çalışmalarına iki günden beri Paris'te devam ediyor. Çavuşoğlu ve beraberindeki AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, MHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bülent Karataş ve CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile Türkiye'nin Paris Büyükelçiliğinde Fransız senatörlerle bir araya geldi.

Fransa temasları kapsamında Paris'te faaliyet gösteren Türk sivil toplum kuruluşların temsilcileriyle buluşan heyet, daha sonra Paris Camisinde Yönetici Chems-Eddine Hafız ve Fransa İslamofobi ile Mücadele Gözlemevi Başkanı Abdullan Zekri ile görüştü. Hafız, görüşmenin ardından Çavuşoğlu ve diğer milletvekillerini cami hakkında bilgi verdi, Çavuşoğlu da Hafız'a TBMM'nin minyatürünü hediye etti.

Heyetin yaptığı görüşmeleri değerlendiren Çavuşoğlu, son dönemde Avrupa'da ve Fransa'da İslam karşıtlığı ve ırkçılığın gün geçtikte arttığına dikkat çekerek, 'Fransa'da adeta İslam karşıtlığı iklim oluştuğunu, Müslümanların görünür olmaktan uzaklaştırıldığını ve bunun kurumsal nitelik kazanma yönünde ivme kazandığını görmüştük. Bu endişeleri, burada yaşayan 800 bin soydaşımızı ve çok daha büyük sayıdaki dindaşlarımızın bu süreçte yaşadıkları insan hakları ihlalleri gündeme getirmek istedik. Yaptığımız görüşmede bunları büyük açıklıkla ifade ettik' dedi.

Senatörlere kaygılarını anlattıklarını ifade eden Çavuşoğlu'nun üzerinde durduğu önemli konulardan biri ise suçların şahsiliği prensibi vurgusuydu. Çavuşoğlu, senatörlere Müslüman bir kişinin gerçekleştirdiği suçun İslam ile özdeşleştirilmemesi gerektiğini anlattı.

Hakan Çavuşoğlu, Paris Camiisindeki görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, Avrupa'da 20 milyon Müslüman'ın ve Fransa'da 800 bin Türk'ün yaşadığını hatırlatarak, antisemitizm geçen yıllara göre yüzde 50 düşüş yaşarken İslam karşıtı saldırıların yüzde 50'den fazla artış gösterdiğine dikkati çekti.

İslam karşıtı saldırıların sineye çekildiğini ifade eden Çavuşoğlu, antisemitizm kadar farkındalık oluşturmaları gerektiğini, İslamofobinin yasalarda suç olarak sayılması gerektiğini ve örneğin camiye yapılan saldırılarının İslamofobi suçu olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Paris Camisi Yöneticisi Hafız da, Fransa İslam Konseyinin hükümet ile hazırladığı "Fransa İslamı Prensipler Tüzüğünün" Fransa'daki Türk Müslüman Dernekleri Koordinasyon Komitesinden (CCMTF) ve Fransa İslam Toplumu Mili Görüş (CIMG) tarafından imzalanmadığını hatırlattı.

Bu konuda tekrar çalışma yapmaları ve çözüm bulmaları gerektiğini ifade eden Hafız, imamların eğitimi konusunda camiye ait Gazali Enstitüsü'nün Diyanet İşleri Başkanlığı ile ortak bir çalışma yapma önerisinde bulundu.

SOSYAL AĞLARDA MUHATAP SORUNU

Geçen yıl bireylerin kişilik haklarına, özel hayatın gizliliğine ve diğer temel hak ve özgürlüklere aykırı ya da çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimlerine zarar verici şekilde internet kullanımının önlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde Dijital Mecralar Komisyonu kurulmuştu.

Başkanlığını AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın yaptığı komisyonda AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık da yer alıyor.

Komisyon yeni yasama yılının ilk toplantısını dün gerçekleştirdi. Toplantıda konuşan komisyon başkanı Yayman, iletişimdeki gelişmelerin baş döndürücü şekilde devam ettiğine dikkat çekerek, sosyal medya üzerinde teyit edilmemiş ve asılsız bilgilerin kısa sürede paylaşıldığına, bunun kamu düzeninin bozulmasına gidecek kadar olumsuz sonuçlar doğurduğunu söyledi.

'Dijital dünya, siyasetin ve partilerin üstünde bir konudur' diyen Yayman, bu konuda ortak akıl ve demokratik kültür çerçevesinde adımlar atılması gerektiğini vurguladı. Sokağın, sosyal medyadaki tartışmalara ilişkin rahatsızlığı olduğunu ifade eden Yayman, 'bu alanda bir düzenin ve standardın sağlanması konusunda sokağın bir talebinin olduğunu görüyoruz. Evrensel normları ıskalamadan, demokratik değerlerden vazgeçmeden bir düzenleme yapılması gerekir. Kişisel verilerin Türkiye'de kalması ve kamu düzeninin sağlanması gibi ulusal güvenlik sorununa dönüşen konularda, TBMM'nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir' dedi.

Daha önce sosyal ağ sağlayıcıların, Türkiye'de temsilci bulundurmasını zorunlu kılan yasal düzenleme yaptıklarını hatırlatan Yayman, "Sosyal ağ sağlayıcıların kağıt üzerinde muhataplıkları var ancak fiilen, bir ofis, adres ve çalışan bulundurmak gibi durumları yok. Bir muhatabımız yok. Hem TBMM hem de komisyon olarak bu sosyal ağların; Almanya, Fransa, İngiltere ve ABD'de nasıl fiziken ve yönetsel olarak muhataplıkları, ofisleri ve bir adresleri varsa aynı şekilde Türkiye'de de bu temsilciliklerin fiziken olmasını istiyoruz. Sosyal ağ kullanan sayısının çok olduğu bir ülke olarak, bunu istemek en doğal ve demokratik hakkımızdır' mesajını verdi.

Sosyal medyaya ilişkin yasal düzenleme çalışmalarının sürdüğünü bildiren Yayman, 'Bu düzenleme bir sansür yasası olmayacaktır. Almanya, Fransa'da nasıl bir uygulama varsa, demokrasi-güvenlik dengesi içerisinde, kamu güvenliğini bozmadan, kişisel hakları koruyarak bir düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz. Buna TBMM ve komisyonumuz öncülük edecektir' dedi.

Zafer Işık da, komisyonun önümüzdeki hafta Facebook başta olmak üzere diğer sosyal ağ temsilciliklerini dinleyeceklerini belirtti.

Gürkan'la 45 dakika: Kendimizi anlatamıyoruz

 21 Ekim 2021 Perşembe, 08:14

 
 

Önce atama ardından şubat ayında yapılan genel kurul sonucu AK Parti İl Başkanlığında bir yılını tamamlamak üzere olan Davut Gürkan, dün Sönmez Medya'nın ve aynı zamanda hazırlayıp sunduğum Gözlem Kulesi programının konuğuydu.

Gürkan, ziyarete başkan yardımcıları Cemile Yiğit ve Ferhat Erol ile birlikte geldiği ziyarete 'Millete hizmet yolunda 18'inci Yıl' kitabını da getirdi. 400 sayfalık kuşe kağıda basılı kitapta AK Parti'nin 18 yıllık iktidarı boyunca Bursa'ya yaptığı hizmetler anlatılıyor.

Sohbetimizde kitap ve Bursa'ya yapılan kamu yatırımlarıyla başladı. Zaman zaman dile getirilen Bursa, ülke ekonomisine yaptığı katkı oranında yatırım alamadığı eleştirilerine yanıt veren Gürkan, '18 yılda 76 milyar lira yatırım az bir para değil ama yaptıklarımızı anlatmakta biraz eksik kalıyoruz' değerlendirmesini yaptı.

Konu Bursa'dan açılmışken, son aylarda Bursa kamuoyunun merak ettiği iki önemli yatırımın son durumunu da Gürkan'a sorduk.

Birincisi hızlı tren, ikincisi de Şehir Hastanesi ile Emek arasında yapılacak metro hattı. Bilindiği gibi hızlı trenin en son ihalesi geçen ağustos ayında yapıldı. Ancak yurt dışı finansla ilgili gelişmeler nedeniyle inşaat bir türlü başlamadı.

AK Parti'nin en büyük özelliğinin verdiği taahhütleri yerine erken getirmesi olduğunu vurgulayan Gürkan, hızlı tren yatırımında yurt dışı finans kaynağı ve devlet garantörlüğü ile bu işi çözmek istediklerini söyledi. Gürkan, son durumu ise şöyle açıkladı:

'Birkaç finans anlaşması yapıldı ama o anlaşılan rakamlar bizim devlet olarak uygun gördüğümüz şekilde değildi. O yüzden süreç uzadı. Diğer taraftan altyapı ve tünellerle ilgili çalışmalar tamamlandı. Bir iki ay içinde bu anlaşmanın sonuçlanmasını bekliyoruz. 2023'e yetişmeyebilir ama test aşamalarına geçebileceğimize inanıyorum. Anlaşma imzalandıktan sonra etap etap ne zaman tamamlanacağı konusunda kamuoyuna bilgi vereceğiz. Biraz sabır diyoruz'

Emek hattı ihalesinin ikinci kez idare mahkemesince iptal ve yürütmesinin durdurulması kararına üzüldüğünü dile getiren Gürkan, dava dosyasının Danıştay'da olduğunu ve nihai kararın oradan çıkacağını hatırlattı. Acil ihalelerle ilgili durumla sadece Bursa'nın karşılaşmadığına da dikkat çeken Gürkan şöyle devam etti:

'Kamuoyunun vicdanlarına arz etmek istiyorum. Bu oluşumu takip eden bir yapı var. Ne hikmetse ve muhalefetimiz de bunların değirmenine su taşıyan bir halde. Sonuçta hukuk şuna bakar: Bir kişi bir iddiada bulunduysa incelemek için zaman ister ve yürütmeyi durdurma kararı verir. Bu da öyle bir süreç'

Gürkan, iptalin ardından inşaatın devam etmesiyle ilgili eleştirilere de yanıt verdi:

'Kamu ihalelerini az çok yakından takip edenler bilirler. Kamu ihalelerinde bir yürütmeyi durdurma verildiğinde devletin ve müteahhidin bir zarar ziyana uğramaması için bir aylık süre vardır. Örneğin inşaat için trafik kapatılmış, tek şeritten verilmiştir. Bunun normale çevrilmesi için çalışma yapılır. Yoksa yoldan geçen herkes bize beddua eder'

2019'da yapılan bir ihalenin iptal sonrası yenilenmesi durumunda yapılacak yılın birim fiyatlarına göre gerçekleştirileceği hatırlatması da yapan Gürkan, 'Bunu bile fiyat artışı gibi algılatmak insanların aklıyla alay etmek olur. Muhalefete etik ve nezaket içinde siyaset yapmasını tavsiye ediyoruz' dedi.

Gürkan, Emek hattının 2023'ten önce mutlak suretle Bursalıların hizmetine sunulacağını sözlerine ekledi.

YENİŞEHİR'DEN UÇUŞLARA SAHİP ÇIKILMASI ÇAĞRISI

Ulaşım konusunda Yenişehir Havalimanı Bursa'da en çok tartışılan konulardan biri. Pandemi nedeniyle durdurulan seferler Gürkan, Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ve AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin'in mart ayında THY yetkililerini ziyaret etmesiyle 24 Mayıs'ta Muş, Trabzon ve Erzurum hatlarında yeniden başlamıştı.

Gürkan, bu ziyarette Diyarbakır ve Gaziantep destinasyonlarında da seferlerin başlamasını istediklerini belirterek şunları söyledi:

'THY dedi ki üç ille başlayım ve doluluk oranları ile kamuoyunun sahiplenmesini takip edelim. Biz de hemşeri derneklerini ziyaret edip ricada bulunduk. Ancak ilk aylarda güzel giden seferler sonbahar ile birlikte yüzde 50'lere düşen hatlar oldu. Kış tarifesine geçişte de bir hatta sefer sayısı azaldı'

Bursalılardan Yenişehir'den yapılan uçuşlara sahip çıkmasını isteyen Gürkan, muhalefetin eleştirilerine ise ' Eleştirenlere diyorum ki siz kaç defa bu hattı kullandınız? Kaç defa bu şehirlere gidip geldiniz. Kullanmayıp burasıyla ilgili ithamlarda bulunmak hoş değil. Biz üzerimize düşeni yaptık. Eğer bunu yeterince kullanamıyoruz diyen muhalefet veya kim varsa bununla alakalı o zaman dışarıda özel firmalar var. Talep etsinler bakalım ne kadar dikkate alacaklar ' yanıtını verdi.

Gürkan, önümüzdeki dönem için hazırlık yapıldığını ve Yenişehir'in yurt dışı destinasyonlarla desteklenmesi için girişimlerini sürdüreceklerini ve bu konuda kamuoyunun desteğine ihtiyaçları olduğunu sözlerine ekledi.

'BÜTÜN ANKETLERDE BİRİNCİ PARTİYİZ'

Erken seçim tartışmaları ve anketlerle ilgili soru üzerine Gürkan, 'Anketlerde şu bir vaka; vatandaş hala AK Parti'yi birinci parti olarak görüyor. Demek ki hala vatandaşa hizmet götürme noktasındaki itimadı ve ümidi AK Parti. Yaparsa AK Parti yapar diyor. O oranlarıyla oynamaya gerek yok. Hangi anketi getirirlerse getirsinler kendilerinin kaçıncı durumda olduğuna baksınlar'

Muhalefetin kararsızların oy oranlarıyla ilgili argümanları kullanmaya çalıştığını savunan Gürkan şöyle devam etti:

'Seçim dönemi yaklaştığında kararsızlar yapılan hizmetlere, verilen vaatlere bakar ve bu vaatleri kimin gerçekleştireceğini kanaatine varır ve sandığa gidip oyunu kullanır. Birilerine siparişle yaptırılmış anketlerden medet ummanın kimseye faydasını olmaz'

Hayat pahalılığı ve dövizdeki artış ile ilgili soru üzerine Gürkan, bunun inkar edilmeyecek bir vaka olduğunu ve sadece Türkiye'de değil dünyada gerçekleşen bir durum olduğunu ifade etti. Gürkan, şöyle konuştu:

'Birçok ülkede bırakın zamları hammadde sıkıntısı yaşanıyor. Talepler karşılanamaz hale geldi. Bu konuda bizim şansımız tarımsal ürünlerle sıkıntı yaşamıyoruz. Ancak hükümet önlem almaya çalışıyor. Doğalgaz, elektrik ve akaryakıtta sübvansiyon var. Fiyat artışlarını vatandaşa minimum seviyede yansıtma gayreti içindeyiz'

İkinci dönem için 3 hedef ve Bursa için danışma kurulu önerisi

 20 Ekim 2021 Çarşamba, 08:07

 
 

İki yıl önce Kent Konseyi Başkanlığı'na seçilen 22'nci dönem Bursa Milletvekili Şevket Orhan, göreve başlar başlamaz üstün zekalılar için Bursa'da bir okul yapılmasına öncülük etmeyi projeleri arasında ilk sıraya koydu. Bu konuda önemli mesafeler almayı da başardı.

Bunun yanı sıra 5 ayrı meclisi ve 33 çalışma grubu olan kent konseyi, Bursa açısından önemli çalışmalara da imza attı. En önemli kültür-sanat faaliyetlerinden biri olan Fotofest, pandemiye rağmen kesintisiz sürdürüldü.

Şevket Orhan, 26 Ekim'de yapılacak genel kurulda ikinci dönem başkanlığına hazırlanıyor. Milletvekilliği sonrası kent konseyi başkanlığı tercihi ile ilgili yapılan değerlendirmelere karşı Orhan'ın ilk günden beri söylediği bir söz var: Beni milletvekili yapan Bursa. Bursa'ya borcum var ve onu yerine getiriyorum.

Geçtiğimiz günlerde ASTV'de yayınlanan Sevda Kurul'un sunduğu Satırbaşı programına konuk olan Orhan ile program öncesi sohbet etme fırsatı bulduk. Orhan, hem sohbetimizde hem de programda yeni dönem için hedeflerini ve önerilerini anlattı.

Orhan, yapacağı çalışmaların ilk sırasına kentsel dönüşümü koyuyor. Bursa'nın yoğun göçle oluşan yapı stokunun yüzde 70'inin kaçak ve imara aykırı yapılardan oluştuğuna işaret eden Orhan'a göre, bu yapılaşma olası bir depremde büyük sıkıntılara neden olacak. O yüzden tedbir alınması gerekiyor.

Bu konuda belediye başkanları, sivil toplum temsilcileri, akademik odalar ve üniversitelerin yer alacağı toplantılarla kentin gündemine taşıyacaklarını vurgulayan Orhan'ın ikinci hedefi ise Bursa'nın kendine has hemşerilik bilincinin oluşturulması.

Bursa'nın bir anayasasının oluşturulması gerektiğine işaret eden Orhan, şöyle konuştu:

Elbetteki insan doğduğu yeri sevecek ama yaşadığı yere de sahip çıkacak. Bursa'ya sahip çıkacak. Bursa'da bir hemşerilik bilincinin oluşması gerekiyor. Herkes birbirine selam vermeli, yardım etmeli birbirini kabul etmeli. Kültürler bir ayrışmanın sebebi olmamalı. Sevgi, saygı yardımlaşmanın hakim olduğu çevreyi kirletmenin gelecek nesle güzel bir Bursa bırakmanın anlayışının hakim olduğu bir Bursalılık bilincinin yerleşmesi lazım'

Üçüncü konu ise en az kentsel dönüşüm ve deprem riski kadar önemli. Bursa hızla şehirleşip, sanayi kenti olurken, havası, su kaynakları ve denizi kirlendi. Orhan'a göre, havayı, suyu ve toprağı kötü kullanıyoruz. Böyle giderse gelecek nesillere bırakacak güzel bir Bursa kalmayacak. O yüzden çevre konusu ikinci dönemde çevreye önem verecek çalışmalar yürüteceklerini ifade eden Orhan, 'Torunlarımız ne yapacak. Bu kötü ortamda nasıl yaşayacaklar ben bu kadar duyarsız olamam. Ben Bursa'da yaşayan bir insan olarak toprağın suyun havanın denizin kirletilmesine göz yumamam. Millet olarak buna sahip çıkmak mecburiyetindeyiz' mesajını verdi.

Program yapımcısı Kurul'un danışma kurulu oluşturulmasıyla ilgili sorusu üzerine Orhan, Cumhurbaşkanlığında eski TBMM başkanlarından oluşan bir danışma kurulu oluşturulduğu hatırlatması yaparak şöyle devam etti:

'Bursa'da da eski başkanlar, milletvekillerinin yer aldığı bir danışma kurulu oluşturulabilir. 15 gün veya ayda bir toplantı yapabilirler. Buradan Vali ve büyükşehir belediye başkanına tavsiye niteliğinde görüşler sunulabilir. Ancak bunun yasal dayanağının da oluşturulması gerekir. Kanuni alt yapı hazırlanırsa tavsiye niteliğindeki kararlar belediye meclisi gündemine hemen alınabilir. İstişarede fayda var. Herkes, her şeyi bilemez. Yılların tecrübesi ve birikimine sahip olan başkan ve milletvekillerinden Bursa'nın yararlanması gerekiyor'

'TÜM GÜÇLER YENİŞEHİR İÇİN BİR ARAYA GELMELİ'

Orhan, Bursa'da son günlerde CHP'nin yeniden gündeme taşıdığı, AK Parti Bursa Milletvekili Dr. Mustafa Esgin'in de işbirliği çağrısı yaptığı Yenişehir Havalimanı'nın kullanılması konusuna da değindi.

'Bu konu beni çok üzüyor' diyen Orhan'a göre, Bursa'da bir kamuoyu oluşturulmalı. Dernek başkanlarının, 'bizim şehrimize uçak kaldırın boş koltukların parasını biz vereceğiz' önerisinde bulunduğunu hatırlatan Orhan, şöyle devam etti:

'Buna rağmen Bursa'da bu havaalanı işletilemiyor veya işletilmek istenmiyorsa o kuruma karşı Bursa'daki bütün güçler bir araya gelip havaalanı için ortak çalışmalı. Bu siyaset üstü bir konu olmalı'

Bursalıların Sabiha Gökçen veya İstanbul havaalanına gitmek zorunda kalmasının yanlışlığına vurgu yapan Orhan, 'Sabiha Gökçen'e bir kişiyi götürüp gelmek en az 500 liranıza mal oluyor. Halbuki Yenişehir şehir için otobüs mesafesinde. Birlik ve beraberlik içinde baskı oluşturmalıyız. Eğer onlar yapmıyorsa 3-5 firma bir araya gelip şirket kurmalı. Geçmişte bunu başarmıştık' diye konuştu.

Üstün zekalılar okuluyla ilgili projenin de çok önemli bir aşamaya geldiğini işaret eden Orhan, ikinci döneminde bunu hayata geçirmek istediğini sözlerine ekledi.

GÖZLEM KULESİ'NİN KONUĞU GÜRKAN

Yerel ve genel siyaset sonbahar aylarıyla birlikte hareketlenmeye başladı. ASTV'de yayınlanan Gözlem Kulesi'nin bu haftaki konuğu olacak AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan ile hem yerel hem de genel siyasetin önemli başlıklarını konuşacağız.

Gözlem Kulesi, bu akşam 20.30'da ASTV'de...

Bursa 'mavi'ye hasret kaldı; ipin ucu kaçıyor mu?

 19 Ekim 2021 Salı, 08:13

 
 

Koronavirüs pandemisi gittikçe 100 yıl önce yaşanan İspanyol gribine daha fazla benzemeye başladı. Virüsün özelliği açısından demiyorum. Çünkü, İspanyol gribine neden olan influenza, Kovid-19 ise Sars ve Mers gibi korona ailesinden bir virüs.

Hatırlamakta fayda var. 1918 -1920 yılları arasında yaşanan iki salgında dünyanın nüfusu iki milyardan azdı ve üçte biri hasta olmuş, 20 ila 50 milyon kişinin ölümüne neden olmuştu. En düşük tahminler bile doğru olsa, İspanyol gribi aynı dönemde devam eden Birinci Dünya Savaşı'ndan daha çok can almıştı.

Bir asır sonra ortaya çıkan korona pandemisinde ise insanlık tarihinde görülmemiş bir hızla aşı bulunmasına rağmen dalgalı seyir hala devam ediyor. Tam sönümlenme başlıyor derken, yeniden daha büyük vaka sayıları ve ölümlerle karşılaşıyoruz. Üstelik mutasyon geçirip türlü türlü kılıklara girmeyi başaran virüs hızla daha fazla can almaya devam ediyor.

Önceki gün Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığı rakamlar ortada. Türkiye'de son 24 saatte 24 bin 114 kişinin testi pozitif çıktı, 186 kişi yaşamını yitirdi. 186 can hayata veda etti.

Çok iyi hatırlıyorum; Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ilk sağlık çalışanın can kaybı vakasını televizyon ekranından gözleri dolu dolu açıklamıştı. Artık her gün bir uçak dolusu insanı yitiriyoruz. Hastalık geçirenlerin daha sonraki komplikasyonlar özellikle kalp krizi nedeniyle ölüm oranlarını ise hiç bilmiyoruz.

Aşı konusunda ise tam bir kafa karışıklığı söz konusu. İnanın son günlerde sosyal medyada aşı karşıtlarının sesi, bu konuda uyarı yapan doktorlardan daha fazla çıkıyor. Türkiye genelinde 18 yaş üstü ikinci doz aşı uygulananların oranı yüzde 76,21, birinci doz aşı yapılanların oranı yüzde 88,38.

Bursa ise bir türlü mavi bölgeye geçemiyor. Hala yüzde 73'lü rakamlarda duruyoruz.

Sonunda sanırım Prof. Dr. Mehmet Ceyhan'ın söylediğine doğru gidiyoruz; Bu tür salgınların yayılmasında aşı etkili olur ama tamamen bitmesi iki yıldan fazla zaman alır. 6 ay sonra salgının üzerinden iki yıl geçmiş olacak.

Ancak bu kadar yüksek vaka sayısı ve ölüm oranları geçen yıl sonbahar aylarını çağrıştırdığı için korkmamak mümkün değil. O günlerde Bursa'da günlük vaka sayısı 5 binin üzerine çıkmış, hastanelerin yoğun bakım servislerinde yer kalmamıştı. Sosyal medya hesapları ise ölüm duyurularıyla doluydu.

Bursa'da günlük vaka sayısının 2 binde seyretmesi ve artış eğiliminde olmasının en önemli nedeni aşı tereddüdü ve ilk günlerdeki maske, mesafe ve hijyen kurallarına uyulmaması. Aslında iki yıldan beri doktorlar ve sağlık yetkililerinin her platformda dile getirdiği için bu kuralları bilmeyen kalmadı ama gençlerde 'bana bir şey olmaz' yaşlılarda ise 'Bir doz yaptırdık' yeter anlayışı hakim.

Sadece Bursa için de geçerli bir durum değil. Geçen hafta 4 günde Diyarbakır, Mardin, Batman, Siirt, Bitlis, Van, Muş ve Bingöl'ü ziyaret etmiştik. O bölgelerde de maske takanı nadir olarak gördük.

Sanırım artık resmi daire ve AVM girişleri hariç hiçbir yerde maske ve HES kontrolü yapılmıyor.

BURSA'DA GÜNLÜK AŞI SAYISI 10 BİNE DÜŞTÜ

Türkiye'de bugüne kadar uygulanan aşı sayısı 113 milyon 971 bin 512'ye yükseldi. Kovid-19 salgınıyla mücadele kapsamında son 24 saatte 109 bin 276 doz aşı uygulandı. En az iki doz aşı uygulananların oranının en yüksek olduğu 10 il, Kırklareli, Muğla, Ordu, Amasya, Çanakkale, Eskişehir, Osmaniye, Edirne, Balıkesir ve Burdur oldu. Bursa ise hala sarı bölgede.

En az iki doz aşı yapılanların oranının en düşük olduğu iller ise Şanlıurfa, Batman, Diyarbakır, Muş, Siirt, Mardin, Bitlis, Bingöl, Ağrı ve Bayburt olarak sıralandı.

Sağlık Bakanı Koca da, gençlerdeki aşı tereddüdünün farkında olduğu için rakamları açıkladıktan sonra çağrısını da onlara yaptı: "Herkesin huzurunda gençlerimize çağrıda bulunmak istiyorum, yarın yeni bir hafta başlıyor. Sizleri, aşılarınızı olmak üzere sağlık kurumlarımıza bekliyoruz. Aşı olmaya kararlı gelmeniz şart değil, bir sorunuz varsa cevap vermeye hazırız. Ne olursa olsun, yeter ki ihmal etmeyin.

Peki, Bursa'da salgının seyri ne durumda?

Yakın çevremizden sıkça pozitif vaka haberleri alıyoruz. Son üç günde, 10 yakın tanıdığımın testinin pozitif çıktığını öğrendim. Vaka sayısı ise günlük 2 bin civarında.

Bursa Sağlık Müdürü Dr. Fevzi Yavuzyılmaz ile Bursa'nın son durumunu konuştuk. Sözleri sitem yüklüydü: Diyecek yeni bir şey yok. İki yıllık hadise herkes her şeyi biliyor. Maske mesafe temizlik demenin bir anlamı kalmadı. Artık bunların bir yaşam tarzı haline gelmesi lazım.

Bursa'da toplam 4 milyon doz aşı yapıldığını ve aşı konusunda başta gençler olmak üzere tüm yaş gruplarında tereddütler yaşandığını vurgulayan Dr. Yavuzyılmaz, 'Maviye hasret kaldık. İlk aşılama başladığında günde 70-80 bin doz uyguluyorduk. Bu günlerde 10 bine düştük' dedi.

GENÇLERE ÖRNEK OLSUN; 87 YAŞINDA AŞI OLMAYA GELDİ

Aşı konusunda gençlerde tereddüt varken, yaşlılar ise bu konuda en çok duyarlı olanlar. Geçen ağustos ayında Sağlık Müdürü Yavuzyılmaz, bunu rakamsal oranlarını açıklamıştı. Bursa'da, 65 yaş üstü birinci doz aşı oranı yüzde 91, ikinci doz yüzde 88. Bunun anlamı şu aslında yaşlılar dikkate alınsa Bursa çoktan maviye geçmiş durumda.

Yaşlıların aşı duyarlığının somut örneğini ise dün Yıldırım İlçe Sağlık Müdürü Ferhat Ekinci sosyal medya hesabından paylaştı. İkinci doz aşısını olmaya gelen 87 yaşındaki Burhanettin Amca ile Sağlık İlçe Müdürlüğü önünde fotoğraf çektiren Ekinci, bunu sosyal medya hesabından 'Kendisi talep etse biz gidebilirdik ama gelerek olmak istedi. Gençlere örnek olması dileğiyle' sözleriyle paylaştı.

Yatırımcı çıkmayınca Büyükşehir yapacak

  27 Ekim 2021 Çarşamba, 07:56     Bursa'da yerel gündem son aylarda oldukça hareketlendi. Emek-Şehir hastanesi metro hattından T2'y...