Bursa’nın
hava kirliği ve koku sorununu son iki yazım için araştırırken, kentin yine
çevreyi ilgilendiren en önemli sorunlarından biri daha karşıma çıktı.
Aslında Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin
bu konuda yaptığı çalışmalar ve denetimlerle konunun sorun olmaktan çıktığını
sanıyordum, Doğader Başkanı Murat Demir’in uyarısı üzerine aslında ne kadar
önemli bir sorunu atladığımızın farkına vardım.
Hafriyat ve molozların gelişi güzel dökülmesi Bursa’nın en önemli çevre sorunlarından biri.
Büyükşehir Belediyesi en son 30 Haziran’da yaptığı açıklamada, uydudan yapılan takip ve mesai saatleri dışında da denetimlerin sürdüğüne dikkat çekilerek, yapılan kontrollerde, kurallara uymayanlara, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği yetki ile 68 idari işlem yapılarak 4 milyon 803 bin 492 lira para cezası uygulandığı belirtiliyordu.
Yine bu açıklamadan edindiğimiz bilgiye göre, Bursa’da 28 adet hafriyat depolama, 4 adet tarımsal amaçlı depolama ve 4 adet de geri kazanım tesisi bulunuyor.
Doğader Başkanı Murat Demir, tüm bu denetimlere ve katı kurallara rağmen Bursa’daki hafriyat ve molozun yüzde 60’a yakınının gelişigüzel tarım alanlarına, dere kenarlarına ve hazine arazilerine döküldüğünü söylüyor.
Çok iddialı bir rakam ama gelen şikâyetler ve kendi izlenimlerinin fotoğraflarını gönderince işin vahameti ortaya çıkıyor.
Bir örnekle başlayalım. Bursa’nın yanı başındaki Başköy’den gelen bir şikayet. Hafriyat yapan firma aldığı tarım arazisi üzerine yüzlerce belki binlerce kamyon hafriyat yığınca, oluşan tepe yüzünden çiftçiler kendi tarlalarına gidemez hale gelmişler.
Bu sadece bir örnek.
Daha onlarcası var. Dere yatakları, mesire alanları, dağ yollarının kenarları. Neresi bulunursa oraya dökülmüş…
Demir, denetimlerden nasıl kaçıldığını da anlatıyor.
GPS takılan hafriyat kamyonu sayısı daha 1015’te oysa 3 milyona yaklaşan nüfusu olan bir kent için çok az bir rakam. Firmalar ellerindeki kamyonların sadece bir bölümünü GPS’li hale getirirken, diğerleriyle çevreyi kirlettiğini söylüyor.
Bunun nedeni de hafriyattan daha ucuza kurtulmak. Çünkü 20 kilometre uzaklıktaki depolama alanına dökerken, hem mazot yakılıyor hem de depolama için para ödeniyor.
Üstelik bu atıkların zehirli olduğuna da dikkat çeken Demir, “Eski bina veya asfalt atıkları zehirli maddelerle dolu. Evlerde eskiden aspestli malzeme kullanılmış. Bunlar tarım alanlarına veya dere yataklarına atılınca doğayı zehirliyor” uyarısında bulunuyor.
Peki, çözüm ne?
Demir, buna da yanıt veriyor.
Örneğin bir bina yıkılacağı zaman bundan çıkacak hafriyat miktarını ton veya metreküp olarak hesaplamak mümkün. Belediyenin yıkım sonrası inşaatı yapanlara dönüp sorması gerekiyor. Bu hafriyatı nereye döktün? GSP belgeleri veya depolama kâğıtları nerede?
Hafriyat ve molozların gelişi güzel dökülmesi Bursa’nın en önemli çevre sorunlarından biri.
Büyükşehir Belediyesi en son 30 Haziran’da yaptığı açıklamada, uydudan yapılan takip ve mesai saatleri dışında da denetimlerin sürdüğüne dikkat çekilerek, yapılan kontrollerde, kurallara uymayanlara, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verdiği yetki ile 68 idari işlem yapılarak 4 milyon 803 bin 492 lira para cezası uygulandığı belirtiliyordu.
Yine bu açıklamadan edindiğimiz bilgiye göre, Bursa’da 28 adet hafriyat depolama, 4 adet tarımsal amaçlı depolama ve 4 adet de geri kazanım tesisi bulunuyor.
Doğader Başkanı Murat Demir, tüm bu denetimlere ve katı kurallara rağmen Bursa’daki hafriyat ve molozun yüzde 60’a yakınının gelişigüzel tarım alanlarına, dere kenarlarına ve hazine arazilerine döküldüğünü söylüyor.
Çok iddialı bir rakam ama gelen şikâyetler ve kendi izlenimlerinin fotoğraflarını gönderince işin vahameti ortaya çıkıyor.
Bir örnekle başlayalım. Bursa’nın yanı başındaki Başköy’den gelen bir şikayet. Hafriyat yapan firma aldığı tarım arazisi üzerine yüzlerce belki binlerce kamyon hafriyat yığınca, oluşan tepe yüzünden çiftçiler kendi tarlalarına gidemez hale gelmişler.
Bu sadece bir örnek.
Daha onlarcası var. Dere yatakları, mesire alanları, dağ yollarının kenarları. Neresi bulunursa oraya dökülmüş…
Demir, denetimlerden nasıl kaçıldığını da anlatıyor.
GPS takılan hafriyat kamyonu sayısı daha 1015’te oysa 3 milyona yaklaşan nüfusu olan bir kent için çok az bir rakam. Firmalar ellerindeki kamyonların sadece bir bölümünü GPS’li hale getirirken, diğerleriyle çevreyi kirlettiğini söylüyor.
Bunun nedeni de hafriyattan daha ucuza kurtulmak. Çünkü 20 kilometre uzaklıktaki depolama alanına dökerken, hem mazot yakılıyor hem de depolama için para ödeniyor.
Üstelik bu atıkların zehirli olduğuna da dikkat çeken Demir, “Eski bina veya asfalt atıkları zehirli maddelerle dolu. Evlerde eskiden aspestli malzeme kullanılmış. Bunlar tarım alanlarına veya dere yataklarına atılınca doğayı zehirliyor” uyarısında bulunuyor.
Peki, çözüm ne?
Demir, buna da yanıt veriyor.
Örneğin bir bina yıkılacağı zaman bundan çıkacak hafriyat miktarını ton veya metreküp olarak hesaplamak mümkün. Belediyenin yıkım sonrası inşaatı yapanlara dönüp sorması gerekiyor. Bu hafriyatı nereye döktün? GSP belgeleri veya depolama kâğıtları nerede?
Bu uygulama
getirilirse kaçak hafriyatın önüne geçilebilir. Yoksa uydudan takiple ancak
GPS’li araçları izleyebilirsiniz.
Demir’in söyledikleri çok önemli.
Zaten havası ve suyu her geçen gün kirletilen kentin bir de üstüne hafriyatla zehirlenmesine izin verilmemeli.
Belediye yetkililerinin Demir’in hafriyat hesaplama yöntemini kullanmasında fayda olduğuna inanıyorum. Yoksa daha ucuz maliyet peşinde olanlar doğayı kirletmeye devam eder.
Demir’in söyledikleri çok önemli.
Zaten havası ve suyu her geçen gün kirletilen kentin bir de üstüne hafriyatla zehirlenmesine izin verilmemeli.
Belediye yetkililerinin Demir’in hafriyat hesaplama yöntemini kullanmasında fayda olduğuna inanıyorum. Yoksa daha ucuz maliyet peşinde olanlar doğayı kirletmeye devam eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder