Korkulan haber sonunda
Ankara’dan geldi.
Artık Bursa kent merkezi sayılan şehirlerarası otobüs terminalinin hemen karşısında yer alan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (DOSAB) kurulacak 49 megawatt gücündeki Buhar ve Elektrik Üretim Santrali'ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin çıktı.
14 Ocak 2013’ta “Şehrin göbeğinde termik santral olmamalı” başlıklı yazımda, yaşanacak sıkıntıları anlatmıştım.
Aradan neredeyse bir buçuk yıl geçti ve bakanlık şehir içinde termik santrale izin verdi. Bursa, Keles’in 23 köyünü nerdeyse ortadan kaldıracak termik santrali tartışırken, asıl sürpriz DOSAB santrali oldu.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesine konulan ÇED raporundan alıntılar yaparak, bu santral hakkında biraz bilgi vereyim.
DOSAB, Bursa’nın planlı kurulmayan OSB’lerinden biri olmasına rağmen sonradan yapılan planlarla büyüyerek, Türkiye’nin en büyük organize sanayilerinden biri oldu. 300 firmanın üretim yaptığı DOSAB’ta yaklaşık 30 bin kişi istihdam ediliyor. İçerisinde ağırlıklı olarak tekstil sektörü, otomotiv ana ve yan sanayinde faaliyet gösteren firmaların yer aldığı bölgede kurulmasına onay verilen tesis 49 megawatt güç kapasitesi ile faaliyet gösterecek.
Yıllık cirosu, 2 milyar doları ihracattan olmak üzere, toplam 4 milyar dolar olan DOSAB içerisinde yer alan firmaların ihtiyaç duyduğu buharın tamamı ve elektriğin bir kısmının karşılanması için planlanan ve kömürle çalışacak santral sayesinde doğalgaz tüketiminde yüzde 65 tasarruf sağlanacak.
Artık Bursa kent merkezi sayılan şehirlerarası otobüs terminalinin hemen karşısında yer alan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’nde (DOSAB) kurulacak 49 megawatt gücündeki Buhar ve Elektrik Üretim Santrali'ne Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin çıktı.
14 Ocak 2013’ta “Şehrin göbeğinde termik santral olmamalı” başlıklı yazımda, yaşanacak sıkıntıları anlatmıştım.
Aradan neredeyse bir buçuk yıl geçti ve bakanlık şehir içinde termik santrale izin verdi. Bursa, Keles’in 23 köyünü nerdeyse ortadan kaldıracak termik santrali tartışırken, asıl sürpriz DOSAB santrali oldu.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü sitesine konulan ÇED raporundan alıntılar yaparak, bu santral hakkında biraz bilgi vereyim.
DOSAB, Bursa’nın planlı kurulmayan OSB’lerinden biri olmasına rağmen sonradan yapılan planlarla büyüyerek, Türkiye’nin en büyük organize sanayilerinden biri oldu. 300 firmanın üretim yaptığı DOSAB’ta yaklaşık 30 bin kişi istihdam ediliyor. İçerisinde ağırlıklı olarak tekstil sektörü, otomotiv ana ve yan sanayinde faaliyet gösteren firmaların yer aldığı bölgede kurulmasına onay verilen tesis 49 megawatt güç kapasitesi ile faaliyet gösterecek.
Yıllık cirosu, 2 milyar doları ihracattan olmak üzere, toplam 4 milyar dolar olan DOSAB içerisinde yer alan firmaların ihtiyaç duyduğu buharın tamamı ve elektriğin bir kısmının karşılanması için planlanan ve kömürle çalışacak santral sayesinde doğalgaz tüketiminde yüzde 65 tasarruf sağlanacak.
GÜNDE 600 TIR KÖMÜR KENT
MERKEZİNE TAŞINACAK
DOSAB içerisinde yaklaşık 52 bin metrekare alan üzerine kurulması planlanan tesisin 30 ayda bitmesi hedefleniyor. Santralin çalışma süresi 8 bin 250 saat/yıl ve projenin ekonomik ömrü ise 30 yıl.
Şimdi gelelim asıl konuya...
DOSAB içerisinde yaklaşık 52 bin metrekare alan üzerine kurulması planlanan tesisin 30 ayda bitmesi hedefleniyor. Santralin çalışma süresi 8 bin 250 saat/yıl ve projenin ekonomik ömrü ise 30 yıl.
Şimdi gelelim asıl konuya...
Proje kapsamında ihtiyaç
duyulan kömür ise Polat Madencilik Sanayi ve Ticaret Limited şirketinden
tedarik edilecek. Ön anlaşma ÇED raporunun içinde yer alıyor. Küller de Bursa
Çimento’ya verilecek.
Santral, yılda 500 bin ton ve günde bin 200 ton linyit kömürünü yakıt olarak kullanacak. Ve bu kömür, Gönen, Kepsut, İsaalanı, Dursunbey, Alpagut’tan karayoluyla getirilecek. Rakamla yazınca belki size bir anlam ifade etmiyor olabilir.
Günde bin 200 ton kömür demek, her gün 600 TIR yada kamyonun kömür getirmek için şehre girmesi anlamına geliyor.
Santral sıfır kirlilik yaratsa bile günde 600 kamyonun kente girmesi bile kirlilik için yeterli değil mi?
SIFIR KİRLİLİK SÖZ KONUSU DEĞİL
Santral, yılda 500 bin ton ve günde bin 200 ton linyit kömürünü yakıt olarak kullanacak. Ve bu kömür, Gönen, Kepsut, İsaalanı, Dursunbey, Alpagut’tan karayoluyla getirilecek. Rakamla yazınca belki size bir anlam ifade etmiyor olabilir.
Günde bin 200 ton kömür demek, her gün 600 TIR yada kamyonun kömür getirmek için şehre girmesi anlamına geliyor.
Santral sıfır kirlilik yaratsa bile günde 600 kamyonun kente girmesi bile kirlilik için yeterli değil mi?
SIFIR KİRLİLİK SÖZ KONUSU DEĞİL
En
büyük tepkiyi santrale onayı öğrenen çevreciler veriyor. DOĞADER Başkanı Murat Demir’e göre, şehir içinde
düşük kalorili kömürle termik santral, kirlilikte son nokta anlamına gelen
altın vuruştan başka bir şey değil.
Demir’e göre, Bursa zaten aşırı derecede kirli bir havaya sahip. Bunun üzerine kömürle çalışan santralin yaratacağı kirliliği koyarsanız, bu olumsuzluğun tuzu biberi olacak. Zaten sağı-solu sanayi ile çevrili Bursa’da fabrika bacalarından zehir saçılmakta. Hangi teknoloji olursa olsun, yanan kömürün sıfır atığı söz konusu olamaz.
Demir’e göre, Bursa zaten aşırı derecede kirli bir havaya sahip. Bunun üzerine kömürle çalışan santralin yaratacağı kirliliği koyarsanız, bu olumsuzluğun tuzu biberi olacak. Zaten sağı-solu sanayi ile çevrili Bursa’da fabrika bacalarından zehir saçılmakta. Hangi teknoloji olursa olsun, yanan kömürün sıfır atığı söz konusu olamaz.
Demir, santralin yapılmaması
için yasal girişimlere başlayacaklarını söylüyor.
Aslında benim gibi çoğu kişinin umudu Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin bu konudaki görüşüydü.
Aslında benim gibi çoğu kişinin umudu Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’nin bu konudaki görüşüydü.
BURSA’YI KİRLETENLER JAPON
VEYA ÇİNLİ DEĞİL
Çünkü, Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde kentte kirliliğe yol açan tesislerden 10 yıl için kurtulma planları yapıyor. Kentin anayasası olan imar planlarına da bunlar işleniyor ve Bursa artık kirlilik yaratacak fabrika istemiyor.
Çünkü, Bursa Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde kentte kirliliğe yol açan tesislerden 10 yıl için kurtulma planları yapıyor. Kentin anayasası olan imar planlarına da bunlar işleniyor ve Bursa artık kirlilik yaratacak fabrika istemiyor.
2 yıl önce Gemlik Serbest
Bölgesi’nin hemen yakınındaki Azot sanayi de termik santral kurmak için
girişimlerde bulunmuş, önce Gemlik halkı ve Belediye Başkan Vekili Refik
Yılmaz, ardından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe karşı çıkınca
proje rafa kaldırılmıştı.
Aynı tavrı DOSAB santrali için beklerken, Altepe yaptığı açıklamada, gerekli bilgiyi alacaklarını ve çevre için olumsuz bir durumun olma şansı bulunmadığını söyleyerek ekliyor; ‘Avrupa standartlarına uyulduktan sonra şehir içinde tesis olur. Özellikle Almanya’nın her yerinde şehir içinde termik santral var. Çevreye zarar vermeden çalışabiliyor. Avrupa’daki standartlara uyduktan sonra şehir içine tesis olur. Bölgedeki sanayicilerin hepsi Bursalı. Yanlış bir şey olmaz. Yanlış bir şey olsa durur, çalışmaz zaten’
Altepe’nin bu konudaki görüşüne maalesef katılmıyorum.
Gelişmiş ülkeler, kent merkezlerinde bu tesisleri kurmuyor. Altepe’nin ayrıca sanayicilerle ilgili görüşleri de Bursa’nın mevcut durumuyla maalesef örtüşmüyor.
Nilüfer’in simsiyah akmasına, kentin artık dört mevsim kokmasına neden olanlar Japon veya Çinli değil!
Aynı tavrı DOSAB santrali için beklerken, Altepe yaptığı açıklamada, gerekli bilgiyi alacaklarını ve çevre için olumsuz bir durumun olma şansı bulunmadığını söyleyerek ekliyor; ‘Avrupa standartlarına uyulduktan sonra şehir içinde tesis olur. Özellikle Almanya’nın her yerinde şehir içinde termik santral var. Çevreye zarar vermeden çalışabiliyor. Avrupa’daki standartlara uyduktan sonra şehir içine tesis olur. Bölgedeki sanayicilerin hepsi Bursalı. Yanlış bir şey olmaz. Yanlış bir şey olsa durur, çalışmaz zaten’
Altepe’nin bu konudaki görüşüne maalesef katılmıyorum.
Gelişmiş ülkeler, kent merkezlerinde bu tesisleri kurmuyor. Altepe’nin ayrıca sanayicilerle ilgili görüşleri de Bursa’nın mevcut durumuyla maalesef örtüşmüyor.
Nilüfer’in simsiyah akmasına, kentin artık dört mevsim kokmasına neden olanlar Japon veya Çinli değil!
Kentin geleceğini
etkileyecek olan bu konuda iş, yine çevrecilerin hukuksal zeminlerdeki
mücadelesiyle sonuçlanacak sanırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder