Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve dalga dalga tüm ülkeye
yayılan protestolar ve yeni kuşağın özelliklerini anlamak için her gün onlarca
uzman televizyonlarda boy gösterip derin sosyolojik analizler yapıp duruyorlar.
”Oysa en karmaşık sorunların dahi temeli oldukça basittir” önermesinden yola çıkarak, 1990’lı yılların başında dünyaya gelen biri geçen yıl üniversiteyi bitiren, diğeri de halen eğitimine devam eden iki gencin babası olarak, birkaç değerlendirme yapmak istiyorum.
12 Eylül darbesinin silindir gibi geçtiği kuşağın yetiştirdiği çocuklar bunlar.
Onları öğretmenleriyle birlikte farklı yetiştirdik.
Bizim kuşağa kadar hoyratça kullanılan doğa bilincini aşılamaya çalıştık. İlk öğrettiğimiz şarkılar da hep doğa üzerine oldu.
Tohumlar
fidana/Fidanlar ağaca/Ağaçlar ormana/Dönmeli yurdumda/Yuvadır kuşlara/Örtüdür
toprağa /Can verir doğaya/Ormanlar yurdumda/Bir tek dal kırmadan/Ormansız
kalmadan/Her insan bir fidan/Dikmeli yurdumda.
Şarkısıyla büyüttüğümüz yeni nesil, en küçük bir çöpü bile
dışarıya atmamıza aşırı tepki gösterdiler.
Onlardan beklentilerimizin çok çok üzerinde, belki aktif olarak çevre eylemlerine katılmasalar bile birer çevre gönüllüsü olup çıktılar.
Bir ağacın kesilmesi bir yana bir dalının koparılmasına bile içleri yandı.
Sonra bunu çok iyi kullandıkları sosyal medya üzerine taşımaya başladılar.
Doğa sevgisi ağaçlarla da sınırlı değildi. Doğanın tüm güzelliklerini seviyorlardı.
Sosyal medyada kedi videolarının bu kadar yaygın hale gelmesini de onlar sağladılar. Kutup ayıları için yürütülen kampanyalara bile katıldılar, Hasankeyf için hayranı oldukları Tarkan ile birlikte üzüldüler.
Onların doğdukları yıllarda bizler, Körfez Savaşı’nda petrole bulanmış karabataklar yerine Orta Doğu haritalarını tartışırken, onlar bugün hem Büyük Orta Doğu Projesi’ne eleştiriler getirirken, aynı zamanda çevre felaketlerine de karşı durdular.
Hep doğayla buluşma özlemi içindeki gençlerin, betonlaşmış şehirlerdeki bir avuç yeşili koruma ve sahiplenme duygunu analiz etmemize gerek yok. Çünkü doğayı koruma artık onların temel içgüdüsü. En önemlisi de kendine güvenle birlikte oluşan özgürlük duyguları.
O yüzden hepsi birden koştu gezi parkına, tüm siyasi yelpazeden, ayrı renklere gönül vermiş takım taraftarlarına kadar.
Çünkü onları çağıran temel içgüdüleriydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder