Efes'de yaşamış olan filozof Herakleitos günümüzden 2500 yıl
önce söylemiş;
”Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” diye.
”Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” diye.
Elbette ki her şey gibi kimilerince yaşayan organizmalar
olarak nitelendirilen kentler de değişecek.
Ama nasıl?
Tıpkı insanlar gibi hafızasını ve değerlerini koruyarak mı? Yoksa her seferinde sil baştan yaşayarak mı?
Ama nasıl?
Tıpkı insanlar gibi hafızasını ve değerlerini koruyarak mı? Yoksa her seferinde sil baştan yaşayarak mı?
AA’da çalıştığım yıllarda 21 ülkeyi görme fırsatım oldu.
Dünyanın dört bir ucundan üstelik. Sevilla’dan Tampera’ya, Teksas Houston’dan
Bişkek’e, Roma’dan Taşkent’e, Minsk’ten Erbil’e hepsi birbirinden değişik
farklı kültürlerin izlerini taşıyan şehirler.
Yaşadığı depremle yerle bir olmuş ve yeniden yapılmış Taşkent düzenli kentin nasıl olması gerektiğine en güzel örneklerden biri olurken, Roma ve Sevilla bir kentin yaşadığı tarihin izlerini nasıl taşıması gerektiğini anlatan en güzel örneklerden.
Her bir kentin özelliklerini ayrı ayrı anlatmaya kalksam yazı dizisi olur. O yüzden iki örnekle yetinip, konuyu Bursa’ya getirmek istiyorum.
Bursa’da tarihi zenginlikleri barındıran 600 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, bir şehir. Üstelik kurucu hükümdarların mezarlarına ev sahipliği yapıyor.
İlk yerleşik hayata geçiş izlerini taşıyan Anadolu’da önemli merkezlerden biri olmasının yanı sıra doğal güzellikleri ile bir çok kenti kıskandıran bir şehir.
Aynı zamanda son 30 yıldır köyden kentlere göç nedeniyle hızlı büyümenin en çok yaraladığı şehir.
Şimdi Bursa için tarihi dokusunu ve belleğini kaybetmeden değişme zamanı.
Yaşadığı depremle yerle bir olmuş ve yeniden yapılmış Taşkent düzenli kentin nasıl olması gerektiğine en güzel örneklerden biri olurken, Roma ve Sevilla bir kentin yaşadığı tarihin izlerini nasıl taşıması gerektiğini anlatan en güzel örneklerden.
Her bir kentin özelliklerini ayrı ayrı anlatmaya kalksam yazı dizisi olur. O yüzden iki örnekle yetinip, konuyu Bursa’ya getirmek istiyorum.
Bursa’da tarihi zenginlikleri barındıran 600 yıl hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış, bir şehir. Üstelik kurucu hükümdarların mezarlarına ev sahipliği yapıyor.
İlk yerleşik hayata geçiş izlerini taşıyan Anadolu’da önemli merkezlerden biri olmasının yanı sıra doğal güzellikleri ile bir çok kenti kıskandıran bir şehir.
Aynı zamanda son 30 yıldır köyden kentlere göç nedeniyle hızlı büyümenin en çok yaraladığı şehir.
Şimdi Bursa için tarihi dokusunu ve belleğini kaybetmeden değişme zamanı.
Hükümetin çıkardığı kentsel dönüşümün ilk uygulanacağı iller
arasında yer alması da Bursa için ayrı bir şans ancak Doğanbey gibi bir örnek
Bursa’nın elini kolunu bağlıyor.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali kimse kentsel dönüşüm konusunu gündeminin birinci sırasına taşıyamıyor.
Somut olan kimleri tarafından ağır şekilde eleştirilse de bir tek Yıldırım Belediyesi’nin 6 mahallede 29 bin 900 konutun yıkılarak yeniden yapılmasını öngören proje var.
Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin bu konuda iddialı. Projenin Başbakan Erdoğan’ın imzasına kaldığını söylüyor ve ekliyor: Ağustos’ta temeli atarız.
Osmangazi Belediyesi’nin işi en az Yıldırım Belediyesi kadar zor. Hem Doğanbey handikabı hem de projeler Çarşamba, Altıparmak, Alacahırka gibi eski kent dokusuyla iç içe bölgelere sahip.
Bir yandan tarihi dokuyu koruyup, diğer yandan çöküntü bölgelerini ıslah edeceksiniz. Bu projeler bir değil birkaç başkan eskitir.
Madalyonun öbür yüzünden ise vatandaş var. Dönüşüm yapılacağı telaffuz edilen bölgelerde vatandaş evine bir çivi dahi çakmıyor.
Ne olacağını bilmiyor ve endişe ile bekliyor. “Yoksa sonumuz Doğanbey gibi mi olacak” diye.
Aslında çözümü kolay, Doğanbey’de olan olmuş artık. İleriye bakmak lazım. Projeyi hazırlayın ve vatandaşa sunun.
Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer misali kimse kentsel dönüşüm konusunu gündeminin birinci sırasına taşıyamıyor.
Somut olan kimleri tarafından ağır şekilde eleştirilse de bir tek Yıldırım Belediyesi’nin 6 mahallede 29 bin 900 konutun yıkılarak yeniden yapılmasını öngören proje var.
Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin bu konuda iddialı. Projenin Başbakan Erdoğan’ın imzasına kaldığını söylüyor ve ekliyor: Ağustos’ta temeli atarız.
Osmangazi Belediyesi’nin işi en az Yıldırım Belediyesi kadar zor. Hem Doğanbey handikabı hem de projeler Çarşamba, Altıparmak, Alacahırka gibi eski kent dokusuyla iç içe bölgelere sahip.
Bir yandan tarihi dokuyu koruyup, diğer yandan çöküntü bölgelerini ıslah edeceksiniz. Bu projeler bir değil birkaç başkan eskitir.
Madalyonun öbür yüzünden ise vatandaş var. Dönüşüm yapılacağı telaffuz edilen bölgelerde vatandaş evine bir çivi dahi çakmıyor.
Ne olacağını bilmiyor ve endişe ile bekliyor. “Yoksa sonumuz Doğanbey gibi mi olacak” diye.
Aslında çözümü kolay, Doğanbey’de olan olmuş artık. İleriye bakmak lazım. Projeyi hazırlayın ve vatandaşa sunun.
Bizim vatandaşımız gözüyle görmediğine inanmıyor. Gerekirse
örnek daireyi bile yapılsın.
Vatandaş ikna olunca projelerin nasıl yürüdüğünü göreceksiniz.
Biraz cesur ve öncü başkanlara ihtiyacımız var.
Vatandaş ikna olunca projelerin nasıl yürüdüğünü göreceksiniz.
Biraz cesur ve öncü başkanlara ihtiyacımız var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder